Bir Bestsellerin Öyküsü

OCAK
Çok yoğun günler geçiriyorum. Olmak istediğim yer bu olmasa da yine de hoşuma gidiyor. Kapağımla, rengimle farklı ve yeni olduğum için tüm aile fertlerinin ilgisi üzerimde. Kimileri önsözümü okuyor sadece, kimileri son sayfamı açıp okuyor gizlice, kimileri de arka kapağımda yazılanları okuyor. Sadece evin annesi birkaç saat boyunca tuttu elinde. En son evin babası alıp tuvalete götürdü beni. Orada birkaç sayfamı okuduktan sonra günlük gazetenin magazin sayfasına daldı. Sonra da gazeteyi üzerime koydu. Ocak ayı boyunca tuvaletteki gazeteliğin üzerinde magazin gazetesinin altında bekledim.

ŞUBAT
Birikmiş gazeteler toparlanırken görüldüm evin annesi tarafından. Yerimden alınıp salondaki televizyon sehpasının üzerine konuldum. Bu ay sadece evin babası tarafından bir kez alındım ele. Bir konuğuna bir şey göstermek için aldı beni ve sayfalarımdan birkaç paragraf okudu. Bir konuda haklı olduğunu kanıtlamak için.

MART
Bahar temizliği var evde. Sehpanın üzerinden alındım, tozum silindi. Evin babası bir toplantıda yapacağı konuşmaya hazırlık için içimden birkaç bölümü üstünkörü okudu ve birkaç da not aldı.

NİSAN
Ailenin büyükbabası misafirdi bu ay. Çok sevdim onu. Kitaplıktan beni seçti ve okuma koltuğuna oturdu. Okuma şansı olmadı ne yazık ki. Uyuyup kaldı saatlerce. Hoşuma giden şey en azından saatlerce birinin sıcak elleri arasında ve dizinin üzerinde kalmış olmamdı.

MAYIS
Kimi yapraklarıma yeşil lekeler bulaştı. Evin genç kızı dışarıdan getirdiği çiçeği kuruması için yapraklarımın arasına sıkıştırdı ve benden daha kalınca olan kitapların altına koydu. Camlar artık açık tutuluyor ve bahar havasını soluyorum kalın kitapların altında ezilsem de.

HAZİRAN
Gazetelerden kestikleri kuponları içime doldurdular. Kuponlar birikip çoğaldıkça estetiğim de bozulmaya başladı. Hamileler gibi karnım şişmeye başladı. Şekilsiz bir hal aldım.

TEMMUZ
Beni kitaplıktan alıp bir valize koydular. Üç haftalığına tatile gidiyor tüm aile. Bir yandan seviniyorum nihayet baştan sona kadar okunacağım diye, diğer yandan üç hafta boyunca valizin içinde sıkışmış olarak karanlıkta bekletileceğim diye korkuyorum.

AĞUSTOS
Hâlâ valizin içerisindeyim.

EYLÜL
Nihayet yeniden olmam gereken yerdeyim. Kütüphanede rafın içerisindeyim. Sağımda solumda yeni birkaç kitap ve magazin-moda dergileri var. Keşke onlar kadar okunsaydım diye hayıflanıyorum, olanları gördükçe.

EKİM
Birkaç dakikalığına da olsa evin oğlu alıp okudu beni. İçimdeki bilgilerin bir kısmını beyaz kâğıda geçirdi yazarak. Okulda dersi varmış sanırım. Bu yazdıkları da ev ödeviymiş. Bu kez evin oğlunun çalışma masasında unutuldum.

KASIM
Ortalık ve evin oğlunun odası toparlanırken yeniden kütüphane rafına geri döndürüldüm. Ay boyunca sadece bir kez o da eve gelen bir bayan konuğun eline geçtim. Parmakları arasında sayfalarımı karıştırıp bu kitabın reklamını çok görmüştüm ama okumadım, nasıl güzel mi? Diye sordu evin hanımına.

ARALIK
Bu ayın ortalarında yerimden aldılar beni. Tozumu silip kıvrılmış yapraklarımı düzelttiler. Hatta çiçek yaprağının oluşturduğu lekeyi bile temizlediler yapraklarımın üzerinden. Sonra beni çok parlak ve süslü kâğıtlara sardılar. Yılbaşı yaklaşıyordu ve birilerine armağan edilecektim.
En azından gelecek ay hiç olmasa birkaç kişi tarafından yoğun bir şekilde okunacaktım.

Şimdi süslü kâğıtlara sarılmış halde geriye sayımı bekliyorum.

13 Nisan 2012 3-4 dakika 21 öyküsü var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (3)
  • 12 yıl önce

    Konu manidar. Hepimizce malum. Okuma alışkanlığı olmayan bir toplumuz, hemen hemen hepimizin evinde yıllarca üst üste,yan yana yığdığımız ve maalesef okumadığımız ne çok kitap var. Taksim de, İstiklal caddesinde uzatılan mikrofonlara hık mık yapılırken yada alakasız saçma cevaplar verilirken sıkıldığımı, yüzümün kızardığını hissediyorum. Duyarlılığınız böyle bir yazıyı kaleme aldırmış. Kutluyorum sizi. Saygılar, selamlar..

  • 12 yıl önce

    "Biz de okuma alışkanlığı yok!.."gibi basmakalıp aşina sözleri de aşmamız gerektiği niyetindeyim..Kurgu çok güzel..Beğendim öyküyü.."Günün Öyküsü"nü hak etmiş bence.. Selamlarımla..

  • 12 yıl önce

    Kitap okumak var bir de kitabı alıp da laf olsun diye ev de, sağda solda saklamak var. Haliyle sayfaları açılmayan kitaplarda raflarda tozlanıp duruyor. Kişi başına düşen kitap sayımız istatistiklerde avrupa ülkelerinin çok gerisinde. Onlarla bizim aramızdaki gelişmişlik farkını anlamamız için buna bakmak yeterli bence. Kutsal Kitabımız Kur'anı Kerim'de bize gelen emiri onlar uyguluyor aslında, dolayısı ile onlar koşarak gidiyor, biz de hâla emekleyerek. Kutlarım güzel ve bir o kadar da ilginç bir hikaye Hüseyin bey...👍