Bir Gün Anlayacaksın 4 -son-

Leman uyandığında inanılmaz bir ağrı hissetti başında, bedeninde de yorgunluk...'Annem nerede? Abla, annem neden yanıma gelmiyor?' diye ağlıyordu Arda. Çıplaktı Leman ve hiçbir şey hatırlamıyordu kocasının, o bayılmadan söylediği son sözden başka. Yalnızdı odada ve ürkekti. Ne olduğunu bilmiyordu ama sezgileri çok kötü şeyler olduğuna işaret ediyordu. Üzerine bir şeyler giydi, oğlunun yanına gitti. ' Buradayım benim güzel oğlum' dedi onu kucaklarken. ' Anneciğim, ben çok korktum' dedi Arda, annesine sarılıp. O sırada oğlunun bakıcısı Selin'in gözlerinden akan yaşları fark etti Leman. ' Ne oldu Selin? Neden ağlıyorsun?' diye sordu şaşırarak. Arda'ya döndü Selin: ' Hadi bakalım ufaklık, doğru odana git. Bu arada resmini tamamlarsan sana en sevdiğin fındıklı çikolatalardan vereceğim.' dedi göz kırparak.




Arda gittikten sonra Leman'ın şaşkın bakışlarına aldırmayarak ayaklarına kapandı. Hıçkırıklarını tutamadı konuşurken. ' Ablacığım, ne olursun kurtar kendini. Kaç, git buradan Arda'yı da alıp. Bunlar insan değil, çok kötü şeyler gelecek başına. Bana yaptıklarını sana da yapacaklar. Benim gençliğimi harcadılar, sen kurtar kendini, geleceğini, oğlunu...'




Şaşkındı Leman, kolundan tutup kaldırdı Selin'i, yanına oturttu. ' Dün gece sana yapılanları gördükçe lanet ettim hayata. Bu kadar mı ucuzdu insanın kaderiyle oynamak, böylesine kolay mıydı?' Leman titreyerek, duyacaklarından korktuğu halde sordu: ' Dün gece..., ben hatırlamıyorum.' ' Ablacığım kocam dediğin adam dün gece para aldı yanında getirdiği adamdan ve o adam dün geceyi seninle geçirdi.' Dedi Leman'ın yüzüne bakamayarak, sonra devam etti. ' Henüz liseye gidiyordum. Ailemde mutlu değildim, sonra biri çıktı karşıma, uğruna her şeyi verebilecek kadar çok sevdiğim biri. Küçüktüm daha, bulutların üzerindeydim sanki, toz pembe görüyordum hayatı ve aşkı. Hayaller kuruyordum kendimce ve bir gün kaç benimle dedi, kaçtım. Evleneceğimizi sanıyordum ama nikah yapmayı hep erteledi. Ailemin yanına dönemiyordum ki babam bulsa öldürecekti beni, o kadar sinirlenmişti duyduğuma göre. Sonra uyuşturucuya alıştırdı beni ve satmaya başladı... İşte bu lanet topluluğa karıştım, uyuşturucusuz yaşayamaz hale geldim, ona ulaşmak için her şeyi yapmaya hazırdım. Sonra bir gün, cinayet işlendi genelevde, gözlerimin önünde bir kadını on yerinden bıçakladı şerefsizin biri. Dilim lâl oldu, konuşamadım aylarca. Kaçtım oradan, hastaneye gidip tedavi gördüm ama yine buldular beni. Bu batağa bir saplanan, çıkamıyor bir türlü ablacığım. Başları 'Kara Ağa' denilen biri. O buldu beni, ama yalvar yakar ikna ettim çalışmama konusunda. Her gün değil de haftada bir gün gidecektim ve tam o sırada Emre Bey dahil oldu gruba ve beni buraya yerleştirdiler. Şimdi olan biteni anlıyorsun değil mi ablam?'





Selin konuşurken titremesi artmıştı Leman'ın, nasıl bir yola girmişti farkında olmadan? Nasıl kurtulacaktı? Ayakta uyumuştu, daha önce takip etseydi keşke kocasını. 'Keşke' ler faydasızdı artık, kurtulma yollarını aramalıydı. Başına ağrı girmişti Leman'ın, balyozla vuruyordu sanki birileri kafasına. Selin endişeli gözlerle Leman'ın tuhaf hallerini izlerken hemen kolundaki morluk çekti dikkatini. 'Damardan da uyuşturucu enjekte etmişler lanetler!' dedi. Gerçekten de kolu mosmordu, canı yanıyordu ve uyuşmuş gibiydi beyni. Sonra sokak kapısı açıldı birden. Leman sıçrayarak kalktı yerinden. Gelen Emre'ydi. Leman şuursuzca koştu yanına ve yumruklamaya başladı. 'Lanet olsun sana! Sen hayatımda gördüğüm en iğrenç adamsın! Git buradan, bizi rahat bırak!' diye bağırıyordu bir yandan da. Emre daha fazla dayanamadı, bir tokat atarak bayılttı Leman'ı. Sonra yine uyuşturucu enjekte etti damarlarına. Selin, kapı eşiğinden olanları izlerken için için ağlıyordu. Durdurmak istedi ama bunu canıyla ödeyeceğini çok iyi biliyordu. Sonra çıktı Emre evden.




Birkaç saat sonra kendisine geldi Leman, garip bir hal vardı üzerinde. Düşünemiyordu, ağlayamıyordu, utanamıyordu... Ruhu alınmıştı sanki elinden ve hisleri bırakmıştı onu dönmemek üzere.



Sonra Selin geldi yanına: ' Arda nasıl?'


' İyi, uyuyor şimdi'


' Bana ne yaptığını gördün mü?'


' Damardan uyuşturucu verdi. Bu, en zararlı olanıdır, çabuk bağımlı yapar. Dozajı fazla kaçarsa da öldürür.


' Ben, düşünemiyorum Selin.'


' Düşünceleri, duyguları kör eder bu uyuşturucu illeti. Sadece ona ulaşmak istersin, gözün kararır, zavallıya dönüştürür insanı. Ben bu duyguları çok yaşadım.'


' Hiç gücüm kalmadı, ne yapayım, nereye gideyim bilmiyorum. Şu 'Kara Ağa' dediğin adam, çok mu acımasız biri?'

' Hem de çok... Saçlarını başlarını yolarak, türlü işkenceler ederek getiriyor yeni kızları eve. Para için her şeyi yapar namussuz.'


' Beni o eve götür. Görmek istiyorum o adamı ve yüzüne tükürmek.'


'Ablacığım öldürürler seni, sakın gitme oraya, sakın.'


' Gideceğim Selin, zaten öldüm ben...'



Gecenin geç vaktinde, Arda'yı uyutup yola koyuldular. Selin'in içinde korku, Leman'da ise sebebini bilmediği bir cesaret vardı. Elleri titriyordu ama nedeni korkusu değildi. Uyuşturucu krizine girmiş olmalıydı. Bu durum ona ayrı bir cesaret vermişti, oraya gidip ortalığı birbirine katacak ve 'Kara Ağa' denilen adamın yüzüne tükürecekti.



'Geldik' dedi Selin fısıldayarak, indiler taksiden. ' Ben içeriye girmem ablam, burada bekleyeyim seni. Ama istersen, dönebiliriz. Sana kötü bir şey yapmalarını istemiyorum, çok pisliktir bu adamlar.



' Gideceğim Selin, ne olursa olsun...'



İçeriye girdiğinde birçok kadın ve adamla karşılaştı. Şen kahkahalar atılıyordu ve sigara dumanı sarmıştı her yeri. Onu fark eden bir adam yaklaştı yanına: ' Hayırdır bacım, yolunu şaşırdın galiba' dedi, diğerleri kahkaha atarken. ' Kara Ağa'yı çağırın bana, onunla görüşecek bir hesabım var' dedi Leman. O sırada Emre ile göz göze geldi. Kucağında bir kadın vardı. Hemen kadını attı üzerinden, eli havada koştu Leman'ın yanına. ' Ne işin var senin burada? Manyak kadın, çabuk eve gidiyoruz' dedi yaka paça çıkarmaya çalışırken. O sırada haykırışını çoğalttı Leman: ' Kara Ağa, erkeksen çık karşıma, günahsız insanların kanına girmek ne demek, hesabını vereceksin. Ahirete kalmadan, bu dünyada vereceksin hesabını. Polise de gideceğim, merak etme, hepiniz boylayacaksınız kodesi!' diye bağırıyordu, şuursuzca. Emre bir tokat attı, canı yanmadı Leman'ın, bedensel hiçbir darbe yıkamazdı onu, yıkmadı. Sonra bir ses duydu arkası dönükken: ' Bana meydan okumak ha! Evet, karşınızdayım küçük hanım, hesaplaşmaya hazırım' dedi kahkahalar atarken. Emre gitti yanına, ayaklarına kapandı: 'Affet ağabey, benim hanım görgüsüzlük etti, ben sorarım ona, bırak gitsin.'



Leman 'Kara Ağa' ile yüz yüze geldiğinde, mıhlandı olduğu yere, gördüğü kabus muydu acaba? O an ölmek istedi, hemen, derhal... Gözlerini ayıramadı gözlerinden uzun bir süre... O gözler ki yılar boyunca unutamamıştı, rüyalarında yaşatmıştı. Şimdi ise hayatta en çok nefret ettiği adama bakarken, hayatının şokunu yaşıyordu. Yanılmamıştı, oydu ve karanlıktı her yer, ışığı sönmüş, zifiriye boğulmuştu.



' Sen...' dedi Leman, boğuk bir sesle.



O da tanımıştı Leman'ı, saldırgan bir hayvan gibi tuhaf bakışları yumuşamış, kedere boğulmuştu.



' Leman...' dedi sesi titreyerek.



' Olamaz, hayır, sen olamazsın, bu iğrençliklere sebep olan, kocamı bataklığa sürükleyen, beni başkasına sattıran, uyuşturucuya alıştıran sen olamazsın! Hayır, hayır!' diye bağırarak çıkarken dışarı, iki el silah sesi duydu. Koşarak içeri girdiğinde ise yerde kanlar içinde yatan iki kişiye takıldı gözü.



Ölü bedenlerden birisi kocasına, diğeri BABAsına aitti...



Emre'yi tek kurşunla vurup, silahı şakaklarına dayayıp intihar etmişti...



Olay yerine gelen polis, birçok kişiyi tutukladı, Leman'ı ise sorguya çekmek istedi ama konuşmuyordu Leman. Bir noktaya dalıp, bakıyordu sadece. Delirdiğini sandı herkes, gözlerine yerleştirdiği keder, hiç değişmiyordu. Arda'yı getirdiler, onunla da konuşmadı. Bakmadı bile yüzüne, donuktu ifadesi. Ağlayarak boynuna sarıldı Arda, öptü, öptü... Karşılık vermedi annesi, daldığı o nokta, bütün benliğini ele geçirmişti. Yaşadığı şok, onu bitirmişti...



Leman'ın Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde tedavi görmesi kararlaştırıldı. Arda ise annesi iyileşinceye kadar Çocuk Esirgeme Kurumu'na verildi, yurtta kalacaktı. Jandarma arabasıyla götüreceklerdi Leman'ı hastaneye. İlk kez o zaman ağladı, titriyordu bedeni ve araç hareket etmeden son kez baktı parmaklıkların ardından oğluna. ' Bir gün anlayacaksın oğlum, büyümek denilen kara olgunluğa eriştiğin zaman' diye mırıldandı.


Arda ise bağırıyordu:


' Anne, bırakma beni...'

28 Şubat 2013 8-9 dakika 20 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar