Bir Yıllık Sevinç -1-

Köylerimizde erkeklerin geleneksel yaptığı spor karakucak güreşleridir. Daha eski yıllarda güreşle birlikte cirit oyunu oynanırmış. Atlarla oynanan cirit oyununa maalesef ben yetişemedim. Bir kez köyün erkeklerinin cirit oyunu oynadıklarını hayal meyal anımsıyorum. Düğünlere davet edilen erkekler düğüne atlarıyla iştirak eder. Gelini almaya giderken ve dönüş yolunda kıyasıya atlarla yarışlar yapılırdı. Bu öykümün 1960'lı yıllarda köyüm ve çevre köylerde yaşanan olaylardan hafızamda yer etmiş güzel anıları kapsadığını belirtmeliyim.

İlkokul yıllarımda düğünlere katılan atlıların sayısı giderek azaldı. At besleme tarih oldu. Fakat özellikle düğünlerimizde, dini bayramlarda ve bugünkü yayla festivallerinin bir benzeri yapılan pancarcılarda kıyasıya güreşler yapılırdı. Güreşsiz düğün anımsamıyorum dersem abartmamış olurum.

Zurnacı, zurnasını iyi öttürmek için dudaklarını şişirir davulcu davuluna daha bir sert dokunarak güreş kaydesi çalmaya başlar. Güreş kaydesi çalınınca özellikle güreş sever gençler yerinde duramaz olur. Ortaya köyün saygın güreş hakemleri çıkar, halk halka olur, güreşleri izlemeye başlar. Hakemler çocuklardan başlayıp, ilk gençlik çağını yaşayan gençler ve daha büyük delikanlılar ortaya çıkarılıp güreştirilir.

Taraf tutma, taşkınlık gibi spor ahlakına uymayan davranışlara müsaade edilmez. Nihayet köyün başpehlivanı ve başpehlivan adayları ortaya çıkar. Halk heyecanla güreşleri izler. Kış mevsiminde kar üstünde de aynı usullerle güreşler yapılır. Güreşler sadece bir köye has değildir. Yine daha çok ulusal bayramlarda ilçe ve nahiye merkezlerinde de yılda en az bir kez tertiplenir. Bu kez köylerden kendine güvenen, güreş sever gençler ortaya çıkıp, kıyasıya güreşirler.

İlkokul yıllarında köyümüzde yapılan güreşlerde daha çok köyün başpehlivanlığı için yapılan güreşleri heyecanla izlerdik. Anımsadığım köyümüzün başpehlivanı Fahrettin Gülcan adlı bir amcamızdı. Ona rakip olarak ondan daha genç Ayhan Tokdemir ve Ekrem Gültekin adlı ağabeylerimiz ortaya çıkardı. İşin garip tarafı bu iki genç ağabeyimiz bir türlü yenişemezdi.

Böyle çekişmeli bir güreşi dün gibi anımsıyorum. Başpehlivan amcamız ben karşımda tek rakip isterim diye diretirdi. Halk daha fazla güreş seyretmek için Fahrettin amcamızın gençlerle ayrı güreşmesini isterdi. Bu istek rağbet gördü. Ayhan ağabeyimiz başpehlivanımıza yenildi. Bu kez Ekrem ağabeyle Fahrettin amca yenişemedi. Başpehlivanımız böylece değişmedi.

7 Mart Artvin ilinin kurtuluş günüdür. İlkokul beşinci sınıfta okuyordum.7 Mart günü ilçemizdeki Veliköy nahiyesinde yapılan güreşleri izlemekten köyümüze dönüyoruz. Tarifsiz üzgünüz! Hiç birimizin ağzını bıçak açmıyor! Bir Allah kelamı edenimiz yok! Nasıl üzülmeyelim! Güreşe çıkan köyümüzün bütün gençleri ilk ya da ikinci turlarda yenildiler. Nihayet Deli Rahmi ünvanlı bir ağabeyimiz konuşmaya başladı:

'O i...oğlit eğer yenilmeseydi hırsımdan patlar, köye dönmek için yola çıkamazdım.'

İlçenin başpehlivanlığını sürekli Pınarlı, Yoncalı ve Koyunlu köylerinin güreşçileri kazanırlardı. Köyümüzün başpehlivanı Fahrettin amcamız Pınarlı Köyü'nden henüz askerlik yapmamış bir genç delikanlıya yenildi. Nuri Cemal adlı o genci de Koyunlu Köyü'nden başpehlivan adayı bir pehlivan yendi. Köylümüzü yenen güreşçinin yenilmesi en azından Rahim ağabeyi ve bizleri mutlu etmişti.

Ortaokula başlayacağım yaz, yaylada pancarcı şenlikleri yapılıyor. Yayla düzlüklerinde yine güreş kuruldu. Askerlik görevinden izne dönen Niyazi Genç adlı bir ağabeyimizi köyümüzün başpehlivanı Fahrettin amcanın karşısına çıkardılar. Büyüklerimiz anlatırdı. Niyazi ağabeyin dedesi yaşadığı yıllarda sırtı yere gelmemiş bir pehlivanmış.

Niyazi ağabey köyümüzün aşağı mahallesinde oturuyordu. Onun güreş yaptığının farkında değildim. Askerde güreş kulübüne katılmış, çeşitli güreş oyunları öğrenmiş. Bir seksen beşi geçen boyu, seksen kilonun üzerinde ağırlığıyla tam bir sporcu vücuda sahipti. Daha güreşe başlar başlamaz Fahrettin amcamıza çift dalıp ayaklarını yerden kesti. Sessizce yere indirdi. Hakemlik yapan amcalar güreşi daha fazla sürdürmediler. Başpehlivanın sırtının yere yapışmasını görmek istemediler.

Niyazi Genç ağabeyimizin gerek fiziki görünüşü gerekse güçlü hali gözlerimizi ışıttı. Artık ilçede yüzümüzü güldürecek bir pehlivanımız ortaya çıkıyordu. Niyazi ağabeyimiz askerlik görevini tamamlamak için kışlasına döndü. Aynı yılın sonbaharında bende ilçemiz ortaokuluna başladım.

Ortaokulda okurken hafta içi ilçede kalıyorum. Ancak hafta sonları köye dönebiliyorum. Biricik kaygım derslerimde başarı sağlayıp karne tatilinde sınıfta iftihar listesine ayrılacak iki öğrenciden bir olmak. Bu arada köyle de sürekli iletişim içindeyim. Köyde ne olup bittiğinden haberdar oluyorum. Beni en çok ilgilendiren ve heyecanlandıran olay askerlik görevini bitiren Niyazi ağabeyimizin ilçede yapılacak güreşlerde nasıl bir netice alacağıydı.

Kış mevsimine girdik. Köyde hayvanları beslemekten öte yapılacak başkada bir iş yok. Köyümüzün dokusu henüz bozulmamış. Beş sınıflı okulumuzda sınıflar öğrencilerle dolup taşıyor. Üç yüz haneye yaklaşan köyümüzde her zaman eli güreş tutan otuza yakın genç var. O kış köyümüzde askerde de güreş yapan Niyazi ağabeyiz köydeki gençleri organize ederek adeta bir güreş kulübü kurduğunun haberlerini alıyorum.

Her Cuma günü Cuma namazı çıkışı erkekler köy bakkallarının önünde toplanıp kıyasıya güreşler yapıyorlar. Köyümüzün zurnacısı İspir mahallesinden Sabit Usta ve davulcumuz Necip amcamızın güreş kaydesi ezgileri eşliğinde kar üstünde kıran kırana güreşler yapılıyor. Tüm çalışmalar yaklaşan ulusal bayramlarda yapılacak güreşlere iyi hazırlanmak, bu kez ilçe başpehlivanlığını köyümüze getirmek. O yıllarda Kurban Bayramı kış ayları içindeydi. Güreş sever Asım amcamızın eşgüdümüyle köyden çokça et toplanıp Niyazi ağabeyin daha iyi beslenmesinin sağlandığını duyuyordum.

İlçemizde güreşlerin 24 Nisan günü yapılacağı haberini aldık. Nihayet beklenen gün geldi. İlçedeyim. Güneşli bir güne gözlerimi açtım. Daha o saatlerde tüm vücudumu tatlı bir heyecan sardı. Yavaş yavaş ilçenin merkezine doğru yürümeye başladım. Az ileride davul-zurna eşliğinde bizim köylüler kalabalık bir topluluk halinde yürüyerek ilçeye giriyorlardı.

Ön sırada Niyazi ağabey ve köyümüzün gelmiş geçmiş başpehlivanları, onların arkasından da köyümün diğer insanları yürüyordu. Ben de aralarına katıldım. Genç delikanlılar hep bir ağızdan otantik derişle ura (birlikte hey hey u hu hu diye nara atma) çekiyorlardı. Yürüyüş ilçe hükümet konağının önünde sona erdi. Amaç gövde gösterisi yaparak, köydeki birlik ve dayanışmayı göstermek hem de diğer köylerin güreşçilerinin kalbine korku salmaktı.

Nihayet güreş meydanı düzenlendi. Güreşler başladı. Güreşleri yakından ancak para ödenerek izleniyordu. Güreşleri yakından izlemek için yeterli param yoktu. Parası olmayanlar evlerin çatılarına çıkarak ya da güreş alanını görecek meyve ağaçlarına tırmanarak güreşleri izleme olanağı buluyordu. Ben de bir çatıya çıkarak güreşleri izlemeye başladım.

İlçemizde karakucak güreşleri dört kategori üzerinden tertiplenir. Ayak, orta, başaltı ve başpehlivanlık. Güreşler kıran kırana geçer. Güreşi kazanmak için rakibin sırtını tamamen yere getirmek, tuş etmek tek koşuldur. Sonraki yıllarda yağlı güreşleri izledim. Yağlı güreşçilerin yağlanmaları ve yavaş yavaş sahaya çıkmaları, ağır ağır güreşmeleri bana çok sıkıcı geldi. Karakucak güreşleri hızlı geçer, güreşçiler birbirlerine çeşitli oyunlar uygular. İzleyiciler güreşten büyük haz alırlar...

Kış boyu köylülerimizin kar üstünde yaptığı çalışmalar semeresini vermeye başladı. Ayak kategorisini köyümüzden ilhan Tokdemir ağabeyimiz kazandı. Biz heyecanla başpehlivanlık güreşlerini bekliyorduk. Çünkü Niyazi ağabeyimiz başa soyunacaktı. İlçemizin başpehlivanı Pınarlı Köyü'nden Halit Alagöz adlı bir pehlivandı. Pınarlılar bizim güreşçimizin kendilerinin çıkaracağı birkaç güreşçiyle güreştikten sonra ancak Halit pehlivanla güreşmeye hak kazanacağını iddia ediyorlardı. Bizim köylüler bu öneriye yanaşmıyordu.

Niyazi ağabeyimiz köyümüzün daha eski başpehlivanıyla güreş tuttu. Amaç Halit pehlivana gözdağı vermekti. Güreşi kısa sürede, kolayca kazandı. Halit pehlivan da kendi köyünden birisini kısa sürede yendi. İtirazlar devam ederken Halit pehlivan ortaya çıktı. Hâlâ anımsarım, ilçemizde konuşulan ağızla:

'Arkadaş benimla güraşmağ istiyor. Galsın güraşalım!' sözlerini söyledi. Ortaokul öğretmenimiz mikrofonla güreşçileri sundu:

'Pınarlı Köyü'nden ilçemizin başpehlivanı Halit Alagöz pehlivan ile Kocabey Köyü 'ünden Niyazi Genç güreşeceklerdir. Güreşi kazanan pehlivan ilçemizin başpehlivanı olacaktır...'

Gölgeler uzamış, ikindi vakti olmuştu. Zurnanın sesini mikrofona verildi. Bir vadi içinde kurulan ilçemizin yamaçlarında davul-zurna sesi iyice yankılanmaya başladı. Seyircide heyecan son raddeye varmıştı. Hele biz Kocabeyliler adeta nefes almıyorduk.

Güreşçiler meydanın ortasında güreşe tutuştular. Uzaktan hangi güreşçinin üstünlük kurduğunu tam anlamam mümkün değildi. Kısa süre içinde güreşçinin biri altta kaldı ve güreş bitti. Niyazi ağabeyin kazandığını fark etmemiz uzun sürmedi. Çatılardan, ağaçlardan inenler koşuşmaya başladı. Mutluluktanuçuyorduk. İlk kez ilçe başpehlivanlığını bir köylümüz kazanmıştı. Davul-zurna eşliğinde tüm köylüler bir arada köye döndük. Haberi duyan köyümüzün yediden yetmişe çocuk-büyük, kadın-erkek sevinmeyen yoktu.

14 Ağustos 2017 9-10 dakika 205 öyküsü var.
Yorumlar