Bir Yudum Gözyaşı

Orta yaşın üzerindeydi. Hatta görünüşü onu mezardan kalkmış biri gibi yansıtıyordu. Hareketleri yaşına göre hızlıydı. Mahallenin çocuklarının gitmeye korktukları küçük bir barakada yaşıyordu. Zaman zaman dumanların içinden öksürerek dışarı kaçardı. Boynu bükük dolaşır, kimseyle göz göze gelmemeye çalışırdı. Her gören ona selam verir, fakat o diliyle dişinin arasında birşeyler söyler, ama kimse anlamazdı.
Söylenilenlere göre çocuğu yoktu, ya da vardı. Her ay genç bir kadın kapı görevi gören ağaçtan tentenin altından bir zarf atardı ona. O da her ay meydandaki caminin orda bir iki saat süreyle güvercinleri izler ve onlara yem atardı.
Her hareketi aceleci ve hiçbir konuşması anlaşılmazdı. Birden kükrer, bağırır, çağırır ve bir süre sonra bu kızgınlık yerini masum bir çocuğun gözyaşlarına bırakırdı. Üstündeki paltosunu yaz kış çıkarmazdı. Bazı günler hiç dışarı çıkmaz cızırtıyla bağırtı arası sesler çıkaran küçük radyosunu dinlerdi.
Bir gün yine onu güvercinleri beslerken seyretmeye başladım. Elindeki yemleri kızgınca atıyordu kuşlara. Kuşlar önce korkup uçuyorlar, sonra ürkek adımlarla yeniden sessizce yemlerini yiyorlardı. Birden bağırarak caddeye koştu. Arabaların önüne attı kendini. Biraz sendelendi ama dengesini sağladı. Bir belediye otobüsüne binme girişimi de şöförün kapıyı yüzüne kapatmasıyla son buldu. Akmayan çeşmeye birkaç tekme salladı. Ve herkesin duyabileceği ve anlayabileceği bir ses tonuyla `su` diye bağırmaya başladı. Sanki bütün kainat inledi onun sesiyle. Kimse yanına yaklaşmıyordu, çevre esnaf kapılarını çoktan içerden kitlemişti bile. Artık vücudu bitkin düşmüştü ve büyük bir gürültüyle yere yıkıldı. Bütün yeryüzü ölümüne sustu, bütün gökyüzü ölümüne haykırdı. Sanki herkes bunu bekliyormuş gibi gök yarıldı ve bardaktan boşanırcasına bir yağmur başladı. Yavaşça yanına yaklaştım ve sessizce eğildim. Yüzünde buruşuk bir tebessümle öylece uzanıyordu. Bu mutlu görüntüsü onun suya olan hasretinin biraz dindiğinin göstergesi olabilirdi. Ama bu buruşuk ifade görenlerin içini sızlatmaya yeterdi. Dudağının kıvrımında gözlerinden yol etmiş bir damla gözyaşı duruyordu.
Ölmüştü...

06 Mart 2009 2-3 dakika 1 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 6 yıl önce

    Hüzünlü bir öyküydü

    Yazarımızı kutlarızud83eudd20