Bir Yudum Süt

Üç kız kardeş üçü de daha ana kuzusuydu ,aralarında ikişer yaş var veya yoktu ama onlar Dünya'ya kız çocuk olarak gelmişti .Annelerinin babalarına ve köylüye bir oğlan çocuğu vermesi gerekiyordu.ilk çocuğun kız doğmasına canı bir hayli sıkılmıştı babalarının halası ikinci çocuk doğduğu zaman yol üzerindeki halanın evine uğrayıp çocuk müjdelenmek için evinin önünde duran arabaya heyecanla koştu adamın Zeynep halası arabanın camından eğildi yine kız doğan çocuğa takmaktan vazgeçti yanında getirdiği çeyrek altını,
- bende evin önüne gelince oğlan doğdu zannetmiştim .dedi .tam iki ay sonra doğacak olan kardeşleri oğlan olmazsa yedikleri her lokmanın annelerine ve kendilerine zehir edileceğini anlayacak kadar ķüçücük bedenleri olgunlaşmıştı .Eve gelip gidenler üç çocukta kız olduğu için her fırsatta babalarını annelerine karşı dolduruyor laf sokup evi karıştırıp gidiyordu .Üç yaşına yeni girmişti,daha ağzı süt kokuyordu tam süt içme büyüme zamanıydı onun bedeni minicik ama yüreği kocamandı.
Kapıya gelen yabancı adamlar evdeki son iki ineği de borç yerine götürmek için dışarda pazarlık ediyordu.
-Anne dedi en küçük kız
-inekler giderse kardeşim doğduğu zaman ne içecek ?
Anne küçük kızına sarılarak ağladı inekler gitti giden ineklerle birlikte evdeki son umutta gitti .
Artık anne ve küçük kızları daha zor günler bekliyordu.
Sabah kahvaltısında ineklerden sağılan sütle yapılan peynir olmayacaktı artık öyle yemeğinde süzmüş yoğurtla yapılan yoğurt çorbası yapılamayacaktı.
iki ay geçti anne bir oğlan çocuğu verdi .
Anneden çok köylüler sevindi oğlan doğmasına annenin yanında kızı da oğlu da birdi hepside canından bir parçaydı onları kanıyla canıyla beslemişti .
Evde süt olmadığı için komşudan dayılarının verdiği üç beş kuruş süt parasıyla kardeşlerinin karnını doyuyor anne eve hiç bi şey alamıyordu .Evde yiyecek bi şey olmadığı için annenin sütü yoktu alınan süt tek bebeğe yetiyor diğerleri sütün etrafına diziliyor kokusunu içine çekiyor kardeşimiz içsin aç kalmasın diye bir yudum dahi içmiyorlar öylece seyrediyorlardı.
Kızlar artık yok kelimesini öğrenmiş annelerinden hiç bi şey istemiyolardı ama onlara yemek zamanı bişey yapamamak annelerini kahrediyordu .

Evde tüp gaz olmadığı için anne köyün altındaki dereden akan suyun getirdiği ince ıslak çitil parçalarını suyun içinden toplayıp eve getiriyor kurutup onunla yerden topladığı otlarla yemek yapıyordu .
Gece bir yaşına gelmiş oğlunu sırtına sararak karanlık evin önünde ateş yakıyor ateşi yakarken bir taraftan da diğer eliyle sırtındaki oğlunu tutuyor pişen sütü oğluna içiriyor onu uyuttuktan sonra gece boyu çıkan pazenden yapılmış bezleri yıkayıp uykusuz bir gece daha sabahı ederken yeni gün telaşı birbirini kovalayıp gidiyordu .
O günler gelip geçmesine rağmen annenin canı yanmaz ,yanmazdı da ahhh o kızların pişen süte bakışını anımsamasa ; Ve içine batan bir bardak sütte onların içmemesi olmasa ...

21 Aralık 2016 3-4 dakika 15 öyküsü var.
Yorumlar