Boşluk

Boşluk


Amel Defteri’nden

Bölüm 15

Arkadaşımın geçmişinin sudan sebeplerle başlattığı kavgalarla dolu olduğunu biliyordum..”Çirkef!” denilen tiplerin ilerideki “en çirkefi” denilene evrileceği bir potansiyele sahip olduğunu da herkes gibi ben de tahmin ediyordum.Bu da beni gerçekten korkutuyordu!Belli etmesem de titriyordum!.Biliyordum ki titremek beni kurtarmayacaktı! Ne yapacağıma dair ondan önce karar vermem gerekiyordu..

O an her iki taraf için de bütün kararların alınacağı o duraksama anı, öngörülemez o “boşluk”aslında yaşamımızın tüm kodlarını içinde barındıran muhteşem anlardan birinin özeti gibiydi. Sonsuz olasılıklar ve varılacak tek bir sonuç! Tıpkı “Big Bang “‘in İlk anı gibi bir noktaya ulaşılmış,balon her an patlayacak ve bu patlama ya bizi var edecek ya da yok olmamızı sağlayacak geri dönüşü olmayan bir sessizliğin en son anıydı.Geçmişin aniden durduğu geleceğin her an yazılabileceği an..Her şeye gebe,her şeyin belirsiz olduğu o “nefes alma”anı.

Birden mahalleden bizden yaşça büyük bir abi ikimizin arasında belirdi.Kolları ile bizi farklı yönlere iterek “ne yapıyorsunuz lan siz? Kavga edeceksiniz gidin şu karşı boş arazide erkek erkeğe kozlarınızı paylaşın!.. utanmıyor musunuz burada o kadar insanın içerisinde..” diye sinirli ve gür bir sesle bağırdı bize.Bir kez daha bir bizi iterek farklı yönlere savurdu. Şimdi “siktirin gidin!” dedi.

Bu abi mahallenin korkulan ama saygı duyulan “abi”lerindendi.Herkes onun geçmişte ne kadar “deli” olduğunu biliyordu.Bir keresinde mahallede küçük bir hırsızlık girişimde bulunan birisini yakalamak için canını bile hiçe saydığı herkes tarafından gururla ve çoğu zaman da tahminimce abartılarak anlatılırdı.

O bir yöne , ben diğer bir yöne yavaşça yürümeye başlamıştık. Abi işi ağırdan aldığımızı anlamış olacak ki “ yürüyün beni oraya getirtmeyin!..”diye hiddetle seslenerek büyük bir tehdit savurarak bizi yeniden uyarmıştı. Adamlarımızı daha da sıkılaştırıp,o bir ben diğer yöne giderek uzaklaştık oradan.Gelişigüzel nereye doğru gittiğimi bilmeden epeyce uzaklaşmaya başlamıştım oradan.Giderken dönüp ardıma baktım gelen giden de yoktu.Sokak lambalarının loş ışığından başka hiç kimse gözükmüyordu.

Sonradan o anı çok düşündüm kendimce çok analiz ettim. İnsan hayatında “boşluk” denilen o anının ne kadar öngörülmez olduğunu anladım.

Herkesin böyle”boşluk” denilen o anları kendi hayatlarında defalarca olmuştur. Önceden öngörülemeyen, hiç hesapta olmayan diye tanımladığınız ama karşı karşıya bir başına kaldığımız o an kader değil de kaderin kendi ellerimizle yazıldığı an olabiliyor.Hayat boyu belki de hep böyle anlarla karşı karşıya kalıyoruz ama bazı anların diğerlerinden daha öncelikli olduğunu çoğu zaman algılayamadan sonuçlarını bir ömür taşıyoruz.”Dönüm noktaları” denilen anlar işte bu anlar gibi öngörülemez zamanlarda olabiliyor!

Bizde durum dış bir destekle belirlenmişti gerçi ama olsun.O da bizim toy şansımıza sayılsın.”Olası “savaş yada kaç” zarureti bizim irademizden bağımsız olarak o abi tarafından üstlenilmişti

Allah’tan o abi tam zamanında gelmişti!

Eğer o an gelmemiş olsaydı ergenliğin toyluğu ile seçenekler arasında yapılacak rast gele bilinç dışı bir seçenek beni seçime zorlayan o boşluğun ne kadar önemli olduğunu fark edememe neden olacaktı.

Bu “boşluk” anını hayatımın bir çok noktasında elimden geldiğince referans olarak kullanmaya çalıştım.Hep aklıma getirip unutmamaya gayret ettim .”Nefes alma,soluklanma” zamanlarının çoğunlukla fırsatlar taşıdığını kendime hep hatırlattım. Hala da tam olarak anlamlaştırmasam da bana gerçekten çok faydası oldu diyebilirim..Yüzde yüz isabet diye bir şey tabi ki yok!

Devam edecek..

03 Ekim 2025 3-4 dakika 38 öyküsü var.
Yorumlar