Çamurdan Bebekler

Bahçenin aşağısında çocuk sesleri..Derenin kenarına halka kurmuşlar..Güneş, toprakla karışınca, derenin suyu eşlik etmiş bu oyuna..Çocuklar çok sevinçli şimdi..Kırmızı topraktan hamurlarla, en güzel bebeği yapmak tüm telaşları..

Sadece bebek olsa..Çanaklar, çömlekler, çamurdan ocak taşları ve daha neler..Geleceğin mesleklerini seçmiş gibiler şimdiden..Kimisi anne, kimisi sanatta usta olacak belki de..Birisi var ki, en kenarda filozof edasıyla arkadaşlarına bakmakta..

Önce çamurdan minik bir top..Sonra gövde..Ve içine ince çubuklar yerleştirilmiş iki adet çamurdan bacak..Tabi tüm vücut ayakta dursun diye kafaya ve gövdeye de çubuk yerleştiriliyor..Ortaya bir oyuncak bebek çıkıyor kırmızı hamurdan..Gözleri kömürden, ağzı minicik taşlardan..Burnuna da ince bir çubuk yetişiyor..Ve düşünemese de, yürüyemese de çamurdan bebek, herşeye rağmen gülümsüyor..(:

Bir ara bir patırtı kopuyor çocukların arasından..Kimse şaşırmıyor bu patırtıya..Bağıran, amca kızı Feride..Çamur deryası içinde, çamurlarının alınmasından şikayetçi..Kimse almadı hamurlarını diyor, diğer çocuklar ısrarla..Lakin laf mı yetişir Feride'ye?..

Kimse yaklaşmasın diyor mıntıkama..Bir çubukla çiziyor çamurdan sınırlarını..Amaaann, kimin umurunda..Nazife ocağını kurmuş..Yerlere dökülmüş ince dalları toplamakta..Bir de tencere ayarladı mı tamam..Değmeyin keyfine..Annesinden daha mutlu şimdi Nazife..Arkadaşları onun ocağından bakıyor, şimdi dünyaya..Derenin şırıltısı olmasa, ateşin kıvılcımlarını duyabilirsiniz siz de..Feride'nin mızıkçılıkları olmasa, masal dünyası sanırsınız bahçede olanları..
...

Bahçenin yukarısından babaanne bağırıyor şimdi de..Yanında sürekli onu takip eden çiftiliğin sevimli köpeği floryan..Çok sevimli oluşuna aldanmayın sakın..Elinizi ısırması an meselesi..Yine de sessiz ve saf köpek gücükten daha çok seviliyor bu çiftlikte..Bunu çocuklar da izah edemiyor birbirine.Herkesin derdi onu bir kez okşamakta..Isırılmadan atlatılmışsa bu sevme eylemi, en şanslı çocuktur o elin sahibi..

Babaanne, önünde önlüğüyle, telaşlı telaşlı çocuklara seslenmekte..Bu sesleniş aslında yemeğin hazır olduğunun habercisi..Çocuklar yemeden doymuş gibi oysa..Oyunun güzelliğinden, dışardaki dünyaya isteyerek küsmüş gibiler şimdi..Bir kaçını kaçırmayı başarıyor büyükler..Hayallerinde çamurdan bebekleriyle, sofraya diziliyor bir bir minikler..

Büyük hala bir hamle yapıyor .. Ve yemeğe gelmemekte ısrar eden minikler onun sesiyle yerlerinden fırlıyor..Artık dere kenarı sessiz..Şırıltılardan başka herşey mola vermiş gibi, bu derinlikte..Çocuklara bakalım o halde biz de..Kaşıklar yarışıyor evin önüne kurulmuş sofrada..Biri inerken diğeri kalkıyor, çocuklar oyun için acele ederken..Kimler çekip almış, çocukları bu mutluluktan?..Bir yolu yok mu kurtulmanın, adına öğün denilen bu zorunluluktan?..

İlk kalkan Feride oluyor yine..Feride bu.. Kaptırır mı mıntıkasını kimseye?..Erkek kardeşine bulaşmadan edemiyor lakin..Terliği fırlatmasıyla, yalın ayak dereye koşması bir oluyor işte yine..
Çocukların yaramazlıklarına kavga denmez aslında..Erkek kardeş de az sonra oyunun içinde..
...


"Büyüdüğümüzde, bizi saran kederlerimiz hiç olmadı küçüklüğümüzde..Bu kadar uzun dalmadık hayallerimize..Gelecek, gelmeden sarmadı bizi kaygılarıyla..Ve kimse bizi çekip almayı başaramadı çocuksu mutluluklarımızdan"..



Nazife ocağını dünyanın bir ucuna kurdu ve anne oldu şimdilerde..Feride artık mıntıka çizemiyor..Çünkü o da ayrı artık delice oyunlar oynadığı arkadaşlarından..İsimleri bilinmese de diğer çocuklar da kendi derdinde şimdilerde..Dere, sessiz sessiz akıyor hala..Çocuk sesleri gizlenmiş, o ahenkli şırıltıya..Kuş sesleri süslüyor artık çocuklardan kalan boşluğu..Kavga sesleri duyulmuyor bu bahçede..Oysa nasıl da neşeyle koşardı çocuklar bir baştan bir başa..Alıcısını bekleyen çanaklar, çömlekler dizilirdi yanyana..Floryan yaşamıyor artık..Gücük zaten hastaydı uzun zamandır..Babaanne ve kuzular çoktan rahmetli olmuş..Anlayacağınız çamurdan bebekler de tarihin gizli sayfalarına hapsolmuş..

"Ne kadar tasvir edilse mazi, tutmaz ilk yaşandığı hali..Geriye gelmez istemekle geçmiş zaman..Belki şimdilerde, geleceğin tatlı mazisi..Düşünerek yaşamak gerek bu yüzden..Satır atlamadan yürümek bu yolda"..

Taraması kolay olsun diye kısaltılmış saçlarımızın tepesine koyduğumuz papatya taçları özlüyoruz şimdi..Gelincik tarlalarında, rengarenk yosunlu kayalarda ellerimize yaktığımız kınaları..Masalsı dünya değildi o anılar..Dünyanın çocuklara sunulmuş güzel yanları..Şimdi yeniden istiyoruz çocukluğumuzdaki baharı..Çamurdan bebekler kadar, mutlu olmayı..Onlar ki ruh olmadan gülümsüyorlar hayata..Ruhları olan bizler, neyi kaybettik bunca zaman sonra?..

Çamurdan bebekler, kemikten bedenler..Aslolan gülümsemek..İşte şimdi...

29 Haziran 2011 4-5 dakika 74 öyküsü var.
Yorumlar