Canımı Acıttığının Farkında mısın

uzak bir şehirden uzak bir ses,
" Canımı acıttığının farkında mısın?"

Ambulansın sesi yaklaşıyor. Caddedeyim. Kalabalık. Kırmızı ışıkta bekleşen araçlar sağa sola kaçıyor. Kural ihlali. Kurallar bu durumlarda bozuluyor. O ambulansın içinde hasta var kalp kirizi geçiriyor olmalı. Belki bizim çocuğumuz! Hamilesin ya...Bak gülesim geldi.

uzak bir şehirden uzak bir ses, hüzünlü,
" Neden böyle yapıyorsun? Çıldırdın mı?"

Küsmek denen dans bu. Küstüm tüm şehre. Ambulansa, yaşadığıma
sana kalabalığa hatta kalp kirizi geçiren hastaya. Yazık haberi de yoktur küstüğümden. Anneler böyle zamanlarda özlenir. Aksilik işte.
Annem de öleli çok oldu. Burnumun ucunda kırılgan bir sızı var.
Sana kırılgan. Bir yandanda kızgın.

uzak bir şehirden uzak bir ses, tanıdık, üstelik özlemle beklenen...
" Niçin ne yaptım ben sana? Çok mu işkence çekiyorsun? Konuşsana
alçak! Oro...çocuğu!"
Hoşuma gitti. Artık konuşmam lazım.
" Anlamıyorum...caddedeyim. Gürültü vaaar!"
" Maymunsun sen!"
" Hanfendi kimsiniz?"
" Asıl ihaneti sen yaptın bana. Pislik herif! Namussuz!"

Annemi özlüyorum önüne geçilmez bir istek var içimde. Gidip mezarını açıp kemiklerine sarılasım geliyor. Tam zamanı. Başımı
yaslarım kemiklerine. Omuzlarındakine omuz kemiği mi diyorlardı?
" Annemi tanımadın sen. Çok iyi bir insandı. Hiç düş kırıklığı yaşatmadı bana. Hep çubuk makarna isterdim...Biliyor musun
üşenmeden yapardı!"
" Yapma böyle. Yazdıkça batıyorsun. Yazmak iyi gelmiyor sana biliyorsun. Kaç kez söyledim..."
" Ama sen biriktirmişsin tüm yazdıklarımı. Neden?"
" Bilmiyorum. Yanıtım yok. Belki ölürsen hatıra kalır diyedir."
" Ölmemi çok mu özlüyorsun?
" Offf...şapşalsın sen koca bir şapşal. Kaç kez geldim. Sustun hep!"
" Sevişseydik belki eritirdik aramızdaki buz dağlarını! Demiştim sana anlamadın!"
" Çözümün bu mu? Sevişmek..."
" Felsefi açıdan baktığımda dünyanın kurtuluşu sevişmemize bağlıdır diye düşünmüştüm hayır öyle kesinlikle dünya düzelirdi...eğer sevişseydik!"

uzak bir şehirden gelen uzak bir ses ağlıyor mu?

" Keşke yanında olsaydım. Keşke sarılsaydım sana!"
" Ben kapatmak zorundayım. Birinci kapıya geldim. Annemi kucaklamaya az kaldı."
" Benim yerime de kucaklar mısın?"
" Düşünmem lazım."
" Düşünme salak kucakla!"
" Olur kucaklarım..."

uzak bir şehirden gelen uzak bir ses...

" Söz ver bana. Yazmayacaksın artık..."
" Bilmem düşünmem mi gerekiyor bu konu da?"
" Şiir yazsana!"
" Şiir yazmıyorum artık. Bana ne şairler yazsın şiirleri...!"
" Beni sevdiğini söyle!"
....
" Bekliyorum. Beni sevdiğini söyle!"
" Cenaze arabası geliyor. Ben içindeki ölüyü seviyorum!"

21 Mayıs 2011 2-3 dakika 57 öyküsü var.
Beğenenler (3)
Yorumlar