Cesaret

Bilmem niyedir ama içimden böyle geldi ,diyebilseydim ki kapalı gişe mutluyum, fakat hayır yinede dünde kalmalıydı sana özel seçtiğim küfürler, ana avrat misali her bir okkalı stem zülmüm dü bu katti evet felsefeye dalışım iğneli ,bocalayıp dururdun anlamsızlık yaşardık bu yüzden evlenmedik anlaşamadık more,.

Dinle bak bilki niye istemiyorum,en basit dün ki örnek ,sabaha karşı dört yada beş,lakin bu son paylaşım bir daha ki sefer yok sen ve ben diye bir şey yok resmen istemiyorum,..

Son zamanlar özellikle telofonumu açmıyordun aramıyordun beni bi'haberdik ikimiz,bu şartlarda umrum'muydu öylesine yaşamak,bi çare nefes almak, çok seviyordum more çok,,, neyse dedim ya dün sabaha karşı dört yada beş bardan çıktığım gibi sahile ulaşmıştım,yanıp sönen lambalar yolun boş tenhalığı beni kamçılıyordu hızlandıkça hızlandım,şehri terk eder gibi kaçıyor gibi belki niyetler taşıyordum,hep olumsuz ,umutsuz sebeptin sebep ana avrat benzeri küfürlerim sana az,,, Giderken düşündüm, düşünüyordum dahada kızıyordum yanımda olsaydın ki dizlerimin üstüne yatırıp dövmezmiydim moral bozukluğum bu denli çok yüksekti farkında olabilirmiydim deniz hoş kokuluymuş sağımda solumda yanından geçtiğim orman o denli serin yavaşlasam hissederdim tam tersi çok hızlanmıştım'ki gözlerim kapanıyor oldu ve gizli bir güç geminin terki gibi zannedersem ruhum canımdan çıkıyordu ölüm anını hissedebilmekti bu duygu,, ne olduysa ama;;; başımı nasıl kaldırdım gözlerimi nasıl açtım bilmiyorum sen yolun tam ortasında el ederek beni aniden durdurmuştun şaşkındım ki hem nasıl kendime geldiğimde tüylerim diken diken ürperti içindeydim,şehrin kilometrelerce dışı yanan bir ışık yok köy yok kasaba yok,fakat sen orada sağı solu orman kaplı yolun tam ortasında' söyle bana ey kadın'' hesap ver..! hırsızın eşkiyanın korkup kaçacağı bir yer ve sen orada inanmıyordum...

''Tanrıma şükreder erken yatarım' derdin işte bak yalanmış bir fahişe bu denli cesur olabilirdi görünümün parlak simli güneş renkli bir elbise giymiştin kocamandı her yanın imrendiğim dudağın dahada çok büyüktü,gözlerin ona keza fakat ilk defa seni sanki canı gönülden tebessüm eder gördüm ,oysa asık yüzlüydün belki bu bir etkiydi 'ki evlenmedik anlaşma uzlaşma bize göre değildi,,.

Lafı saptırmayayım,, durduğumu görünce ben arabadan inerken,aniden ormana koşmaya başlamıştın parlak simler etrafa ışıklar saçıyordu, kocaman ağaçların üstünden aşıp gitmen buda imkansızlıktı her yanım çizlmiş yara bere almıştım ki bir tek sim tanesine dokunayım istedim demir kor sıcaklığıydı elim dağlamıştı elim,, bilinçsizce, acıyla ''tanrım'' dedim işte o an yine tuaflık yaşıyordum ne bir tek sim tanesi nede sen alev yumağı kaplı halin ,, orman yeniden karanlığa büründü aydınlıktan eser yoktu sen yoktun sabaha kadar yolumu bulamadım galiba sesimi duyunca pustun sinip kalmıştın belkide utanmıştın oto stop'mu çekiyordun alkollümüydün kadın söyle bana hadi söyle orada ne arıyordun...

Bu olayı anlattığım dostlar mucize dedi sözde tanrım beni sana ,aşkıma bağışlamış, herkes dua okuyor ve dürüst dindar kişiliğine övgüler yağdırıyordu mübarek'tir diyenler , bir melek varlığında, benzerliğinde ölmemi engellemiş'sin beni seviyormuşsun ' İnanmıyorum more inanmadımda arayıp sormuyorsun ve en bildiğim gerçek bana karşı bu aşkı hiç hissetirmedin ki.......

16 Temmuz 2012 3-4 dakika 26 öyküsü var.
Yorumlar