Dansın Kralı Salih

Yazlık bir disco'da Dj'lik yaparken tanıdım Salihi. Bizim müdavimlerimizdendi. Her akşam kesintisiz gelirdi discoya. Tek başına gelir bir masaya oturur, bir tane de bira alırdı kendisine. O masada tek başına oturur, birasını yudumlar ve dans edenleri seyrederdi. Gözlerini pistten hiç ayırmazdı. Müziği dinler arada başıyla ritm tuttururdu. Ama birasını bitirene kadar kalkmazdı dansa. Aslında anlardım uygun zamanı kolladığını. Pistin çok kalabalık olmadığı ve kendisine uygun parçanın çalacağı anı beklediğini. Biraz da içinde cesaret toplardı sanırım.

Salih bizim normal demeyeceğimiz insanlardandı. Konuşması tutuktu. Çocukken menenjit geçirmiş sanırım, aklı eksik çalışırdı. Bizim dünyamızda onlara deli derler. Bazen bize göre akıllıca cümleler de kurardı. O zaman gözleri parlardı, mutlu olurdu. Bunu bizim gibi gizleyemezdi.

Salih dansa kalksın diye onun sevdiği parçaları çalmaya başlardım birasını yarıladığında. İşte o zaman yerinde rahatsızca kıpırdanırdı.Cesaretini toplayamamıştı henüz. Sonunda cesaretini topladığında piste çıkardı. O dansın kralıydı. Bakışları değişirdi Salih'in. O sahneye çıkmış bir yıldızdı o anda. Pistteki herkes silinirdi, bir tek o kalırdı sahnede. Kendini yerlere atar, sırt üstü dönmeye çalışır, el ve kollarını oraya buraya atar, kendi dünyasında bir John Travolta gibi, bizim dünyamızda ise garip hareketler yapan bir deli gibi dans ederdi.
İnsanlar onu tanımışlardı ve o piste çıktığında herkes ona bakardı. Birbirlerini dürtüp, gülerlerdi. Salih ise en iyi figürlerini sergilerdi. Ona göre biz dans etmesini bilmiyorduk. Hatta hiç güzel dans edemiyorduk. O en iyi dansçı idi. Ondan daha mükemmeli yoktu.

Salih kan ter içinde kalana kadar dans ederdi. Dansı bittiğinde herkes onu çılgınca alkışlardı. Sonra bara gidip terini kurulamak için birkaç peçete alır masasına dönerdi. Bir süre daha pisti izlerdi teri kururken. Ve sonra bara doğru elini kaldırır selam eder ve giderdi.

Salih dans ederken hiç gülmedim ona. Bence de o dansın kralıydı. Sadece onun dünyasını göremiyorduk biz. Belki de haklıydı. Biz gerçekten dans etmesini bilmiyorduk.

10 Haziran 2010 1-2 dakika 11 öyküsü var.
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    farkedemediğimiz kim bilir neler var yaşadığımız çevrede...her gün önünden geçtiğimiz , bizi farkeden ama bizim farkedemediğimiz...farkındalık ne kadar önemli ...