Deli Metin

Yine alleben kenarındaydı.

Neden soruları devamlı beynini kemiriyordu, Çözecekti cevaplarını bulacaktı, ama önce buraya nasıl geldiğini hatırlaması gerekiyordu.

Su nasıl akıyordu böyle bir yere yetişecekmiş gibi. Neresi aşağı neresi yukarıydı. Su bunu nasıl biliyordu. Neden gelmişti buraya nasıl geldiğini hatırlasa onu da çözecekti.

Kurbağalar neden pırtlak gözleriyle ona bakıyorlardı. Dereden aldığı avuç avuç suyla kafasından yanağına inen kanı yıkadı.

Ah çocuklar ah, onları çok sevdiğini nasıl anlatabilirdi. Onlara hiçbir şey yapmıyordu hâlbuki. Çok istediği halde kızarlar diye top oyunlarına bile girmiyordu. Çocukların attığı taşlar başına yağarken sadece kaçıyordu. Kendisi onlara şimdiye kadar bir taş bile atmamıştı o zaman neden kendisini taşlıyorlardı. Deli metin diye bağırıp duruyorlardı bunu da anlamıyordu, neden olduğunu çözemiyordu. Başının sol tarafına bıçaklar saplanıyordu.

Bu nedenleri çözecekti ama önce buraya nasıl geldiğini, neden geldiğini bulmalıydı. Beynine bıçaklar saplanıyordu.

Balık mı tutacaktı, yoksa yıkanmak için mi gelmişti.

Elif kovalamıştı evden avluya koyduğu leğende yıkanmak için soyunduğunda. Anlayamamıştı. Elbiseyle yıkanılmazdı ki çocukları da gülmüştü. Kendi çocuklarıydı o babaydı, elif karısıydı, nasıl evlenmişti ne zamandı bir hatırlayabilse.

Hatırlayamıyordu başının sol tarafına bıçaklar saplanıyordu. Yer kayıyor, bulutlar daire çizip duruyor, o zaman batıya ufka bakıyor esas duruşa geçiyor saatlerce heykel gibi duruyordu.

Gömleğini çıkarttı, kollarını tersten giydi uçlarını tuttu, kepçe haline getirdiği gömleğiyle balık tutmaya başladı. Akşama elif yemek yapardı. Bunları canlı canlı götürecekti eve.

Keçi ölsünü eve getirip avluya bıraktığında, yemek getirdiği için kendisini seveceklerine, abisi doğan dövmüştü kendisini, Anlayamıyordu

Dereden çıktığında akşam oluyordu bıçak saplanmıyordu başının sol tarafına. Şimdi biliyordu eve gitmeliydi, bunu biliyordu. Bir gece eve gitmeyip bostanda marul yerken polisler gelmişti. Onlara marul vermek istemişti, ama çok dövmüşlerdi kendisini. Yine anlamamıştı. Evine götürdüklerinde, abisi doğanda çok dövmüştü. Canı yanıyordu ama bu bıçaklar daha çok acı veriyordu.

Delisin diyorlardı. Anlamıyordu neden dövdüklerini, bir çözebilse. Bostan havuzlarının yanından yürüdü. Anlamıyordu her gece niye bu eve gidiyordu, elif neden hep kapıda kendisini bekliyordu, çocuklar ne zaman bu eve gelmişlerdi. Çözemiyordu, olmuyordu bir çözebilse. Bazen, abisi hatırlıyor musun diye söze başlıyordu, yok hatırlamıyordu.

Ama hatırlamıyorum demiyordu uzaklara bakıp gülüyordu sadece. Ama bir şeyler vardı hatırladığı. Her tarafı kapalı, penceresiz, demir kapılı bir yer, karanlık, soğuk ve idrar kokuları. Birde polisler vardı kendisini döven. Sonra o adamı hatırlıyordu, ne kadar iriydi onu da polisler getirdi. Adamın yüzü hep aklındaydı bir onu hiç unutmuyordu.

Demek o sensin, ben bıçakladığın Kazımın kardeşiyim demişti. Çok korkmuştu. Oda ,ne kadar karanlıktı her şey soğuktu, kafasının sol tarafına bıçaklar saplanıyordu.

Yokuştan inmeye başladı. Elinde ipe dizilmiş yirmiye yakın küçük balık vardı. Sıçan hasanın evine yaklaştığında, sırtında bir acı hissetti Yere yuvarlandı. Balıklar toza çamura bulandı. Balıkları topladı. Kalktı koşmaya başladı. Kulağında deli metin sesleri, her taraftan taş yağıyordu.

Eve girerken ayağı eşik taşına takıldı yüz üstü yere kapaklandı. Balıklar avluya saçıldı. Abisi Doğan oturduğu kürsüden kalktı,

Bıçaklar yine batmaya başlamıştı, anlamıyordu. Dışarı çıktı, batıya, ufka döndü, heykel donukluğunda hazır ola geçti.

Deli metindi o, mahallemizin üç delisinden biri, sessiz kendi halinde zararsız. Nedenini hiç kimse bilmezdi bazen batıya döner ufka gözlerini diker heykel gibi dururdu. Bazen eğik başını hafif sallayarak sanki bir şeyleri hatırlamış ya da başka bir boyutta birileriyle komik bir şeyler konuşuyormuş gibi kıs kıs gülerdi. Bazen da gördüğü bir komşuya, geçmişlerde kalan yaşanmış bir olayı ya da çok kişinin adını bile unuttuğu birilerini sorardı.

Çocukların yaramazlıkları dışında ne o mahalleliye nede mahalleli ona zarar verdi. Mahallenin bir parçasıydı aynı zamanda çok uzaklarda bilemediğimiz bir alem de yaşayan biriydi.

Son gördüğümde, eski bir ermeni yapısı olan evlerinin balkonunda heykel gibi esas duruşta duruyordu.

Sokaktan muhacirlerden ali rızanın ağız armonikasının sesi geliyordu.

15 Aralık 2021 4-5 dakika 16 öyküsü var.
Yorumlar