Dinle ve Son Gerçektir

Düştüğünü görmek için geç kalmış sayılmazdı, geçmişte ki düşmelerini hatırladı... Yaşamak elbet direnmek demekti, öğreniyordu...Tutkuların ödünç, yüzeysel olduklarından kaçamazdı, tutkular insanın en büyük düşmanıydı. Irmak sana gel senin susuzluğunu gidereyim demeyecekti sen ona gidecektin...


Başkalarının övgüleri ayaklarını yerden kesiyordu... Unuttuğu bir şey vardı, aynı başkaları diğer başkalarına da bunu yapmaktaydı. Dostlarıyla bağ eğlencesinden dönüş yolunda, arabasının kontrolü onda değildi... O gece bol ışıklar altında ki eğlencesi, karanlık gözlerinde sıradan bir andı...

Yaşamı kendine yaşadığını anlayacağı anlar ona artık çok yakındı... Yıllar önce kavuştuğu servet ona önce yer değişikliği sonra tüm sevdiklerini geride bırakmayı getirdi... Hayata yeniden başladı... Deniz ile dağın arasında ev, araba birde köpeğiyle hayal ettiği yaşama kavuştu...

Her şey yaz aylarının ortasında değişti... İş yerinden eve döndüğünde Babasının cenazesiyle karşılaştı... Bir gece önce tartışma ailenin mallarının bölünmesi üzerineydi..Çok borcu vardı... Kumar tutkusu onu bataklığın ortasına sürüklüyordu... O gece ki kavga sabah sonuç verdi... Cenaze kalabalık bir katılımla uğurlandı...

Arkadaşıyla oynadığı şans oyun kuponunu cüzdanın arasından çıkardı... Telefonun karşısında ki ses,
-Seni unutmadım, ne zaman geleceksin diyordu...
Birasını yudumluyor ölmek için böyle bir günü neden seçtiğine kızıyordu... Eve dönmeliydi... Büyük kızını son bir kere görecekti...

Saat akşam üzerine doğru ilerliyor... Kuponundaki sonuçlar gözlerini açtı... Büyük paraydı. Dün ölüme gideceği yere tekrar döndü. Arabasını çalıştırdı,
uçuruma sürdü... Denize düşen ağır yük dalgaları havaya kaldırdı... Son cigarasını derin çekti...
Cesedi tüm aramalara rağmen bulunamadı... Karısı ikinci mevlit töreninde göz yaşına boğuluyordu...

Bir yıl önce,
Kapıyı açan kadın şaşkın gözlerle karşında duran adama bakıyordu...
Geldim öyle mi dedi...
Yeni evi oldukça lükstü... Havuz boyu geceleri saatlerce süren sarhoş sohbetleriyle geçen renkli dakikalar... Hayat iş böyle bir şey...
Hastane odası hareketli... Yaralının üzerinden çıkan kimlik polislerde şaşkınlık yaratıyor... Telsiz konuşmaları hızlandı...
Günbay Altun sen misin ?
Kadın kazayı duyduğunda yol koyulmuştu. Girit adası açıklarında telefonu çaldı. Günbay Altunu tanıyor musun? Hayır yanıtı alan polis yaralının kendisine gelmesini beklemeye koyuldu.
Banka müdürü hesapları tekrar gözden geçirdi. Bu kadar parayı karşılamamız birkaç saati alır dedi. Yaşadığı adam ölü olduğundan tüm para onun adına bankaya yatmış diğer mülklerde satışa çıkıyordu. Ölü bir adam, canlı bir kadın.
Kızım dedi... Bir hafta sonra gözünü açtı... İfadesini alan polis sonrası hastanenin fatura borcu kendine tebliğ edildi. Ayağa kalktı pantolonda ki kurumuş kan izlerini silmeye çalıştı, olmadı. Hastanede imzaladığı senetle evine döndü. Balkonda filancı emlak tan yazısını gördü.
Banka, bir başkasının hesap bilgilerini kendisine veremeyeceklerini söyledi. Bacağında ki platinle yaşadığı hayat ona kalandı. Küçük barakasını belediye yıktığında köpeğinin onu on gündür yalnız bırakmadığını gördüler. Kızı, karısı ve birkaç dostuyla birlikte gerçek ölüme yolculandı...
Unutulmasın ki,

Ölüm vardır ve seni karşılayacak yegâne dosttur. İçinde biriktirdiğin öfkelerin ise senin vazgeçemediğin düşmanından başka bir şey değildir.

01 Nisan 2013 3-4 dakika 18 öyküsü var.
Yorumlar