Dokuz Numaralı Oda

"Yapamayacağım"
On dakikadır oda kapısının önünde,ideler savaşına komutanlık ediyordu.Her yeni taaruzda,kaçmayı istiyor ama yapamıyordu.
"Ölüyüm ben"
Böyle düşünürdü hep,hep değil aslında bu odaya son gelişinden beri,havada kanatları büklüm büklüm kırılmış kelebekler,yarım bileklerinden kan sızan şiirler,leşi yere serilmiş kar taneleri kadar ölü.

Kapı tokmağına bir kez daha uzandı.Morga giren,her girişinde de aynı duyguları hisseden bir tıp öğrencisi gibiydi.Karşısında duran oda üzerinde çalışması gereken kadavra,kapı tokmağı ise,her an,kadavranın açılacakmış ürküntüsü veren gözleri.

"Tanrım"
Bütün cesaretini topladı,bu cesaret;bir kadına açılmak,ellerini gidondan ayırıp bisiklet kullanmak,acemi bir sirk sakinin ip üstünde yürümek için gereksinim duyduklarından farklıydı.Bu daha çok,bir yarasanın gün ışığına çıkma cesaretiydi.Yahut,eski bir anının,tozlarını üfleyebilme cesareti.

Tokmağı çevirdi,kapıdan gelen kilit açılma sesi,iliklerine doldu.Ağır bir gıcırtı eşliğinde,önünde upuzun bir yoksunluk duygusu belirdi.

"İronik"
Normal biri gibi duruyordu,hatta fazlasıyla normal.Dökük saçlarıyla,kemik çerçeveli gözlükleriyle,yarım kollu ekose gömleği ve kumaş pantolonu ile tamamen farkına varılmayacak biri.Buna rağmen o,ne denli normal görünüyor ise,burada bulunması da o denli normal değildi.

"Her şey aynı"
Odaya girdi,tam karşısında dikdörtgen bir masa,pencere kenarında menekşeler,otuz yedi ekran bir televizyon ve çarşafları henüz değişmemiş çift kişilik bir yatak,belirgin,tekdüze bu motel odasını tasvir etmeye yeterdi.

Lakin,adam için odanın durumu bu şekilde basit değildi.Bu yer,bu tahta döşemeler,bu boğucu havasızlık sıradan bir odaya ait değil,dokuz numaralı odaya aitti.Yani karısının,normal bir adamın,normal eşinin,aynı ölçüde normal bir motelin,normal olmayan bir biçimde öldüğü odaya.

Resepsiyona gelip,dokuz numaralı odayı tutmak istediğinde,resepsiyonist büyük bir ihtimalle onu tanımış,bu işe bir anlam verememişti.Yine de,kendisine normal prosedürleri uygulayıp tek soru dahi sormamıştı.Adam da,yutkunup,terleyen bedeni ile nefesi arasında geçen münakaşayı yatıştırmaya çalışarak sırt çantasını alıp,odaya çıkmıştı.

Şimdi yatağın köşesine oturmuş,evreni düşünüyordu.Şu doğum ve ölüm olaylarını.Acaba karısı ölürken kaç çocuk doğmuştu?Kaç ölüm bir yaşam ederdi?Kaç yaşam tek bir ölüm?

Odayı son kez gördüğü zamanı anımsadı.Biraz yürümek için dışarı çıkmıştı o gece.Yalnızdı...Karısıyla beraber ufak bir seyahetteydiler.Bu seyahate çıkmayı kendisi teklif etmişti.Uzun zamandır birlikte vakit geçirmedikleri bir gerçekti.Adam:"Fena mı,değişiklik olur." diye ikna etmişti kadını.

Sahiden büyük bir değişiklik olmuştu.

Odaya dönmeye karar verdiğinde,karısına ufak bir şaka yapmak geldi içinden.Motelin yangın merdivenlerine çıktı,oradan odanın penceresine ilerledi.Pencerenin önüne geldiğinde,karısını çok net görebilmekteydi.Amacı onu biraz korkutmaktı.

Adam ürperdi,bir korku kapladı içini.Karısı,oda kapısına doğru ilerliyordu...

Kadının kapıyı açmasıyla,yere,oda sınırlarının içerisine yığılması bir olmuştu.Tahta döşemelerin dudakları,kanla boyanmıştı.Adam,daha önce hiç bu kadar kan görmemişti.Donup kalmıştı öylece,birileri onu bulup yardım edene dek.

Sonra anlattıklarına göre,genç bir hırsız odaları yoklarken boş sandığı bir odaya girmiş,orada birileri olduğunu görünce paniğe kapılmış,kaçmaya başlamış.Odadan çığlıklar yükselmiş,kendisinin sevgili eşi ise,bu çığlıklara uyanıp kapıya yönelmiş.Gerisini biliyordu zaten.Boynunun yanından,tek el vurulmasını gözleriyle görmüştü.Bam...

Adam sırt çantasından,ufak bir tabanca aldı,gülümseyerek yatağa uzandı.Tabancayı çenesine dayadı,gözleri sevgiyle doldu ve...

Birden irkildi,elini dokuz numaralı oda kapısının tokmağından bir kez daha çekti.

Yarım saat kadar daha mücadele etti,sonunda odaya girdiğinde oda kapısı ardından büyük bir ortaçağ dehşetiyle kapandı.

05 Nisan 2010 3-4 dakika 40 öyküsü var.
Beğenenler (6)
Yorumlar