Don Çekmecemi Elleme

Çalar saatin alarmını susturmak için hızla yataktan doğruldum, geceyi birlikte geçirdiğim sevgilim uyanmasın diye resmen yataktan zıplayıp, telefonun üzerine atladım. Seval'in sabahları erken kalkmayı sevmediğini bildiğimden, bende kaldığı zamanlarda mümkün olduğu kadar sesiz evden çıkmaya özen gösteririm. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım, üzerimi giyinmek için tekrar yatak odasına gittiğimde Seval'in üzerindeki battaniyeyi atmış olduğunu gördüm. Şefkatle yeniden üzerini örtüp giyinmeye koyuldum. Yıllardır çoraplarımın olduğu çekmeceyi açtığımda donlarıma bakar halde buldum kendimi. Şiddetle bütün çekmeceleri açıp kapamaya başlarken bir yandan da
'Nerede bu lanet olası çoraplar' diye homurdanıyordum. Seval yattığı yerden doğrulup,
'Çorapların soldaki komedinin alt çekmecesinde.'
'Neden?' diye böğürdüm resmen.
'Ne demek neden orada olmaları daha uygun da ondan.'
Bu kadın ne zaman benim için neyin, nerede, nasıl, uygun olduğunu düşünecek kıvama geldi ki? Geçen hafta banyodaki eşyalarımın yeri değişmişti, ondan önceki hafta mutfakta bir takım değişiklikler olmuştu. Allah'ım evim elden gidiyor!
'Seval neden sürekli düzenimi bozuyorsun?'
'Ne demek neden düzenimi bozuyorsun Sedat. Ben senin hayatını kolaylaştırmak için elimden geleni yapıyorum, sana ilgi gösterdiğim için mi bağırıyorsun şu an bana.'
'Ben sana bağırmıyorum Seval, sadece eğer benimle ilgilenmek istiyorsan evdeki düzenimi bozma, yıllardır ben bu şekilde yaşıyorum. Ne zamandan beri düzen bozmak ilgilenmek anlamına geliyor.'
O sızlanmaya başladığında işe geç kaldığım için hızla giyinip evden çıkmak için acele etmeye başladım. Yolda giderken Seval ile olan ilişkimizi gözden geçirmeden edemedim. Mümkün olduğu kadar onu ihmal etmemeye özen gösteriyordum. Sinema, tiyatro, arkadaşlarla birlikte yapılan etkinlikler, özel günlerde özel atraksiyonlar, sevgi sözleri, romantik sevişme sahneleri onu ihmal etmemek adına ne varsa yapıyordum ve ben bunları yaptıkça o benim alışkanlıklarımı değiştirmeye başlayarak hayatımı istila etmeye başlamıştı.
Bunun önüne geçmeliydim, ne olursa olsun ona benim hayatımın vazgeçilmezi olmadığını bir şekilde anlatmalıydım ama nasıl? Birkaç gün bununla ilgili nasıl bir yol izlemem gerektiğini düşünürken Seval'den gelen mesajla ne yapmam gerektiğini anladım.
'Bu akşam arkadaşlarla bizde toplanacağız eve geç kalma.'
Bizde mi toplanacağız, orası benim evim ne zaman bizim evimiz oldu yahu. Yok yok bu kadın kesinlikle benim yaşam alanımı talan etme çabası içinde, onu bir an önce püskürtmem lazım.
'Ben bu akşam arkadaşlarla maç seyretmeye gideceğim, size gelemem.'
Eh hiç değilse evimi kurtardım galiba diye düşünürken gelen mesajla sarsıldım.
'Bu akşam evde kalmayacaksan nerede kalacaksın, acil cevap ver lütfen?'
O benim karım değil, bir karım olmasını isteseydim muhtemelen Seval karakterinde bir kadınla evli olmazdım. Ben onun kuklasıymışım gibi, aman Allah'ım bir an önce bu kâbustan kurtulmam gerek. Herhangi bir cevap vermeyip sessiz kalarak tepkimi göstermeye karar verdim, bu benim için bu seni ilgilendirmez mayın tarlasına yaklaşıyorsun ve elinde dedektörün yok demekti. Ne yazık ki Seval on dakika sonra aradı ille de cevap istiyordu.
'Neredesin?'
'Ne demek neredesin Seval işteyim nerede olacağım.'
'Neden bu kadar geç açtın telefonu.'
'Tuvaletteydim elimde pipimle cevap vermek zor oluyor, ne var bu kadar acil, ne oluyor?'
'Akşam nerede kalacaksın diye sormuştum.'
'Evde kalacağım nerede kalacağım başka.'
'Ama eve gelmeyeceğini söylemiştin mesajında.'
'Hayır, ben eve geleceğimi ama size gelmeyeceğimi söyledim.' Kısa bir sessizlikten sonra,
'Hayatım yanlış anlattım sanırım bu akşam senin evinde toplanacağız.'
'Kime sordun Seval, ne zamandan beri benim evim senin eğlence toplantılarını yapacağın kulüp haline geldi, neden benim haberim yok, neden sürekli benim hayatıma, benim kararlarıma, benim düzenimi bozmaya odaklanmış durumdasın? Sanırım seninle olan ilişkimizi oturup etraflıca konuşmanın vakti geldi.'
'Bu da ne demek oluyor şimdi.'
'Bunlar telefonda konuşulacak şeyler değil, akşam kim geliyorsa postala oturup konuşacağız.'
Bu akşam dananın kuyruğu kopmak zorundaydı, aksi halde kendimi nikâh masasında, yanında beyaz elbise giymiş bir kadınla bulmam işten değildi. Yok, arkadaşım kadın milletine azıcık ilgi gösterdin mi tepene çıkıyorlar. Kesin şimdi çocukların adına kadar karar vermiştir geleceğimizin nasıl olacağına. Ben evlenmek istemiyorum ona evliliğe dair tek bir kelime etmedim, o halde neden çoraplarımın olması gereken çekmecede donlarım var. Eve gidene kadar bir yığın şey kafamdan geldi geçti, nihayet eve girdiğimde ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüş kadınla karşı karşıya geldim.
'Ne oldu biri mi öldü?' Seval'in yüzüne baktığımda endişelenmedim dersem yalan olur, ne olmuştu ki bu derece ağlamıştı.
'Yok bir şey.' Aha tehlikeli cevap, birazdan evin içinde elnino çıkacak kesin.
'Peki.'
'Ne demek peki, senin yüzünden düştüğüm şu hale bak senin tek dediğin şey peki mi olacak Sedat.'
'E yok bir şey dedin.'
'Bir şey olduğunu sende biliyorsun, neden biraz ince düşünüp benimle ilgilenmiyorsun.'
'Allah'ım al beni!'
'Neden son zamanlarda bana karşı bu kadar ilgisizsin?'
'Çünkü yaşantımı talan ediyorsun, evet seninle bir ilişkimiz var, sen benim yaşam alanımı kendine göre dizayn etmeye başlayana kadar güzel bir ilişkiydi bu. Sonra sen ne yaptın, mutfağımdaki eşyaların yerini değiştirdin, yetinmedin banyoya el attın, yetti mi hayır tabi ki bu seferde donuma kadar karışıp onların nerede duracağına sen karar verir oldun. Ben senin evine girip sutyenlerinin yerini değişiyor muyum Seval?'
'Senin hayatını kolaylaştırmaya çalışıyorum ben.'
'İyide benim hayatım bu şekilde kolay olduğu için o donları eski yerlerinde geri istiyorum.'
'Donunun yeri değiştiği için mi bu zulmün?'
'Sorun donumun hangi cehennemde durduğu değil, senin benim hayatımdaki yerini değiştirmek için girdiğin çaba beni rahatsız ediyor. Seninle güzel bir ilişkimiz vardı ne gerek var bunu bozmaya.'
'Hep böylemi devam edecek peki.'
'Böylemi devam edecek derken ne demek istiyorsun?'
'Hep ayrı evlerde sevgili olarak mı devam edecek bu ilişki, yaşım geldi geçiyor Sedat.'
'Bak Seval seninle hiçbir zaman evleneceğimi vaat etmedim, bu hiçbir zaman evlenmeyeceğim anlamına da gelmiyor. Gel gör ki beni evliliğe ikna etmeye çalışma şeklin hiç hoşuma gitmedi. Bu bir emir vakiden başka bir şey değil. Seninle geziyorum, tozuyorum, yatıyorum, kalkıyorum benimle evlenmek zorundasın düşüncesi çirkin geliyor bana. Ben senin gibi, karım olacak potansiyele sahip bir insanı bulup onu evlenmeye zorlayan biri değilim, ben bir ilişki zamanla ne getiriyorsa onu yaşarım. Anlaşılan o ki, sen yanında beni değil sana kırmızı kaplı bir defterle bağlanmış birini istiyorsun. Ben bunun için uygun değilim sanırım yollarımızı bir an önce ayırmalıyız.'
'Zora geldiği zaman yollarımızı ayıralım diyerek sıyrılıyorsun işin içinden. Ben senin için emek verdim.'
'Donumun yerini değiştirerek bana emek mi verdin. Hani bunun içinde sevgi, hani benim düşüncelerime saygı, hani benim karar verme özgürlüğüm. Benim hayatıma yön verme yetkisini sana kim verdi bilmiyorum, ama an itibariyle bu yetki elinden alındı bilesin.'
Bir kadının bu kadar gürültülü bir şekilde ağlayabildiğini ilk defa o gün öğrendim. Önemsediğim insanın aslında benim gördüğümden ne kadar farklı olduğunu anlamak beni üzse de, tehlikeye karşı duyularımın açık olması benim için büyük şanstı. Bundan sonraki yaşadığım ilişkilerde donlarımın yeri değiştiği an gardımı almam gerektiğini artık biliyorum.

20 Aralık 2013 7-8 dakika 37 öyküsü var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (1)
  • 10 yıl önce

    keyifle okudum akıcı sıkmıyor lafı gevelemiyor vermek istediği ana fiklri kırk minder altına saklamamış
    tebrik ederim