Dost

Edebiyatı bir köşeye bırakarak gözlemlediklerimizden yola çıkacak olursak;

Arkandan konuşana,

İşi düşünce arayıp soran,sonra da telefonundan engelleyip unutana,

Destek yerine köstek olana,

Açığını arayana,

Çelme takmak için fırsat kolllayana,

Yüzüne gülüp arkandan dolaplar çevirenlere,

İhtiyacın olmadığında yanından ayrılmayan ancak dara düştüğünde köşe bucak kaçana "dost"denir.


Mahallede herkes Cemal’i sever gibi yapardı. Hani öyle içten, gönülden değil… İşleri düştüğünde bir selam, bir hal hatır sorma, iş bitince de buhar olup kaybolma hâli. Cemal bunu bilirdi ama dillendirmezdi. “Belki bir gün insanlar değişir” diye umut taşırdı.


Bir gün hastalandı Cemal. Üç gün yataktan çıkamadı. Telefonu sessiz, kapısı sessiz. Hani geçen hafta “Bir ihtiyacın olursa ara” diyen dostlar, şimdi ya pikniğe gitmişti ya da başka bahaneler peşindeydi. Aradı, cevap yok. Mesaj attı, okundu, dönülmedi.


Oysa geçen ay Remzi borç istediğinde, Cemal ay sonunu nasıl getireceğini düşünmeden vermişti.

Dört gün sonra mahalle kahvesine indiğinde herkes yine aynı yüzle karşıladı onu. “Aaa Cemal abi nerelerdesin ya!” diyenler, bir hafta önce ortadan kaybolanlardı.


Cemal güldü. Acı bir gülüş… “Kusura bakmayın,” dedi, “geçen hafta hayat sınavı vardı, siz derste yoktunuz ve hepiniz sınıfta kaldınız."

O gün kararını verdi Cemal:

Yılanı, akrebi bildiğin yerde ararsın. Ama dost postuna bürünmüş akreplerden korkacaksın en çok.

Ve her hatırladığında şunu mırıldanıyordu:

 “Dost, sırtını dayadığında güven veren değil; düşeceğin an elini uzatandır.”


Peki ya sizce...

29 Haziran 2025 1-2 dakika 664 öyküsü var.
Yorumlar