Düş Kırıklıklarının Başkenti

Sıkıcı bir günde köyündeki evinin sekmecinde (evin önündeki tümsekde) oturuyordu yaşlı adam, hatıraları kasketinde saklı, gençliği ise sakallarında tutsaktı. Duygu dünyasında kaybolmuş, hisleri bitap olmuş düşünmekten, O ise mutlu oluyordu. Mutluluk denince akla gülümsemek gelir ama, ihtiyar için eskilerden ibaretti. Eşini kaybetmiş, kimsenin gitmediği mezarlığa, her gün karısını ziyaret etmek için gidiyordu. Bu sebeple çalılarla kaplı mezarlıkta tek yol ihtiyarın eşinin mezarına çıkıyordu. 40 yılda bir ziyaret edilen diğer kabirlere ulaşmak için ise, çalıların arasından geçmek gerekiyordu. Köyün ihtiyarlarından, sıradan bir insandı herkes için. Gelip geçtikçe selam verilesi, bayramda ise elleri öpülen rutin ziyaretlerin adreslerindendi.










Bir bayram daha gelmişti. Doğumlarına şahit olduğu köy halkı, 'şehirli, öğrenci' çocuklarıyla ziyaretine geliyordu. O gün de bu ziyaretlerden sadece biri yaşanıyordu. Hasan, İstanbul'da okuyan oğlu Murat (yaklaşık 10 yıldır köye gelmeyen oğlu), diğer çocukları ve eşiyle ihtiyarı ziyarete gitmişti. 5 dakika süren ziyaretin ardından, Hasan diğer evleri de ziyaret etmek için müsade istedi. Ancak Murat bir süre daha ihtiyarla sohbet etmek için kalmak istedi.










Damarları artık göze çarpacak kadar kabarmış, yüzündeki kırışıklıkları çirkinliğe sebebiyet veremediği ihtiyar, genç çocuğu her zamanki yerine, evin sekmecine götürdü. Murat hayallerinden bahsetti hep, ihtiyarın yavaş konuşmalarından dolayı, dinlemek yerine konuşmayı seçiyordu. Oysa unutmuştu Sokrates yaşadığı dönemde konuşarak değil, toplumda fikir belirtme hakkı bulunmayan kölelere soru sorarak filozof olmuştu. Gençti tabi, alnı kırışınca belki anlayacaktı.










İhtiyar hayallerden, planlardan bahseden genç adama güldü. Sık sık "İstanbul'da hayat şöyle", "İstanbul'da biz bunu böyle yaparız", "İlerde şöyle olacağım", "Bu işi yapıp, şöyle bir kızla evleneceğim" sözlerini, sessizliğiyle kesmeyi başardı. "Senin hiç hayallerin olmadı mı?" dedi ihtiyara, genç adam. İhtiyar ise "Şehirler nasıldır pek bilmem evlat. Ama buralar böyledir. Burada gençlere hayal kurmak yasaktır. Bu nedenle ki, burada hep hayallere kaçak katlar çıkılır. Büyüdükçe bu hayaller, kaçak katlar yıkılmaya başlar. Hem de o katlara yerleştirdiğin insanlar tarafından..." dedi. Murat, hayal kırıklıklarının başkentinde olduğunu fark etti, ihtiyar konuşmaya devam ederken... "Dün" dedi ihtiyar "Dün, bütün hayallerimi gözden geçirdim de, sadece yıkılmakla kalmamış kaçak katlar, ben de enkazın altında kalmışım. Bu sebeple hayallerden bahsetme evlat buralarda. Şehir hayatında, farklı masalları yaşa."

13 Ekim 2014 2-3 dakika 1 öyküsü var.
Yorumlar