Düşünüyorum


(Perde açılır ve ışıklar yanar. Genç bir adam bankta oturmaktadır ve yaşlı bir adam gelir yanına oturur)

Ömer(yaşlı adam): hayrola genç napıyon burda tek başına

remzi: düşünüyorum

Ömer: senin ismin ne genç adam

remzi: remzi

Ömer: neyi düşünüyorsun remzi

remzi: düşünüyorum

Ömer: iyi düşün bakalım

(sahneye bir çift kavga ederek girer)

kadın: ya kaç kere söylicem sana, beni insanlar içinde küçük düşürme diye.

adam: çok fazla olmadı

kadın: ya bırak hala dalga geçiyo.

adam: kadınlar komik erkeklerden hoşlanırlardı hani

kadın: Gelme peşimden ben gidiyom

(der ve sahneden ayrılır adam arkasından bağırır)

adam: defot git ne gelcem peşinden iki gün sonra köpek gibi döneceksin zaten

(der ve ters yöne gider)

Ömer: bu gençler de çok çabuk vazgeçiyorlar be remzi. Bi kadın gelme peşimden ben gidiyorum diyorsa peşinden gelmesini istiyordur.

Remzi: o zaman neden öyle demedi ki

Ömer: çünkü öyle denmez remzi.

Remzi: benim bu işlere hiç aklım ermiyo

Ömer: bu işin akılla bi alakası yok ki. Kimsenin aklı aşkı anlamaya yetmez.

Remzi: sen aşık oldun mu hiç

Ömer: hem de nasıl. Müjgandı ismi. Müjgan, mahalleden geçti mi herkes camlara çıkardı. Ben de beğenirdim tabi. O zamanlar taksicilikle geçimimi sağlarım daha onurluydum, haliyle kendime de bi hayli güvenirdim. Kasabada da beni çok severlerdi. Beyefendi, temiz yüzlü, çalışkan bi gençtim. O zamanlar cesaretimi toplamam zaman alırdı. Yusuf diye bir arkadaşım vardı duraktan. Beni gazladı; ağasın, paşasın dedi. Kafaya koydum müjganla konuşacaktım. Bi gün baktım müjgan yalnız yürüyo kestim hemen önünü, direkt konuya girdim “bak güzelim durum böyle böyle”

remzi: eee o ne dedi

Ömer: hani derler ya aşk aslında çok saf, masum ve temiz bir şeydir, halbü ki aşk aynı anda çok sert ve acımasızdır da. Müjgan hep benden daha iyilerini hak ettiğini bilirdim, insan kaç para ettiğini bilir. Müjgan çok güzel bir kadındı. İlk bakışta albenisini ve zekasının parıltısını görürdüm gözlerinde sonra o gözler bütün alımıyla başka hikayeler anlatmaya başlardı. Hiç bir hikayede bana yer vermedi ama ben de ısrarcıydım, genç olduğumdan da hayal kurmayı seviyorum tabi. Bi gün gene mujganı yalnız yürürken gördüm.

(ışıklar kapanır sahneye mujgan ve ömerin gençliği gelir. Müjganın ellerinde su bidonları vardır)

Ömerin gençliği: şişt nereye kız.

Müjgan: kör müsün çeşmeden geliyorum.

Ömer G: o güzel kolların yorulmasın, bi sokak öteye yadigarı park ettim. Götüreyim evine kadar

Müjgan: istemez.

Ömerin G: aaa ama öyle deme yadigar çok misafirperverdir.

Mujgan: istemez dedim ya

Ömerin G: geçen gün seni sokağın köşesinde bi herifle gördüm

Müjgan: Uğur mu

Ömerin G: kim bu uğur.

Müjgan: öylesine mahalleden biri

Ömerin G: bana oyun oynama o lavuğa nasıl baktığını gördüm

Müjgan: seni ilgilendirmez, çekil önümden işim gücüm var.

(hızla sahneden çıkar, az sonra yusuf girer sahneye)

Yusuf: yüz vermiyo mu

Ömerin G: naz yapıyo ama uğur diye bi herif varmış kimmiş bi öğrenmek lazım.

(Sahneden ayrılırlar, ışıklar söner ömer ve remzi bankta oturur)

Ömer: sonradan soruşturdum babasının beyaz eşya dükkanını işleten varlıklı biriymiş bu lavuk. Müjganın ona nasıl baktığını gördüm bir kez bile bana öyle bakmadı. Hikayenin kahramanını bulmuştu gözleri. Ben de o masalların kime ait olduğunu anlamıştım. Hazmedemiyordum tabi, dedim ya gencim ve kaybetmek ne bilmiyordum. Bi de kıskandım da piçi neyse ben bir süre elimi ayağımı çektim kızdan sadece uzaktan izledim öyle. Zaten eskisi kadar dışarı da çıkmaz olmuştu artık. Günlerce o güzel yüzüne hasret kalırdım. Direksiyon sallamak da zor gelirdi. Bi kaç ay sonra da askerlik geldi üstüne. Dile kolay 18 ay nasıl dayanıcaktım Müjganı görmeden. Neyse gittik geldik askerden zaten ne olduysa bu 18 ayda olmuş. İnsan askere gittiğinde dışarıda hayat donuyor, saki her şey bıraktığın gibi kalıyor sanıyor.

(ışıklar söner müjgan bankta oturur ömer onun yanına gelir)

Ömer G: şişt kız

Müjgan: ömer? ne zaman döndün askerden

Ömer G: bugün seher vakti.

Müjgan: Hoşgeldin, allah herkese kavuşmayı nasip etsin.

Ömer G: malesef etmedi... Uğur nasıl

Müjgan: işleri iyi, babası merkezden bi dükkan açtı, bir de ev verdi. Beyaz eşyası zaten düzülü. Dükkan da iyi işiliyo uğurda para biriktiriyo tabi, gece gündüz çalışıyo…

Ömer G: niye?

(küçük bir sessizlik)

Ömer G: söz kesmişsiniz

Müjgan: Bak ömer ben hayatımı seçtim sen de öyle yap.

Ömer G: benim hayatımı da sen seçtin zaten müjgan sadece güzel olanını kendine ayırdın.

Müjgan: umarım mutlu olursun ömer. Hoşçakal

(Müjgan sahneyi terk eder ışık söner)

(dış ses)ömer: o günün akşamına dertleşmek için yusufun yanına gittim. Uzun zamandır onu da görmüyordum.

(Işıklar yanar ömerin gençliği ve yusuf beraber içip dertleşirler)

Yusuf: boşver be oğlum memlekette karı mı bitti

Ömer G: yusuf bana boş teselliler verme. Birkaç ucuz yalan dinlemeye gelmedim buraya. Askere gittiğimde iki ay sonra dağlara gönderdiler. Aylarca dağda kaldım. Askerlik zor adamı adam yapar derlerdi büyükler. Dağın ayazı adamı olmadığı biri yapıyo. Hayal kurunca zaman çabuk geçiyor gibi gelirdi. Ben de sürekli hayaller kuran bi adam oldum. Her gün, dönünce Müjganla yapacağım düğünün hayalini kurdum. Müjganla buralardan gideriz diyodum. Merkeze gideriz. Yollar kaldırım taşından, evlerin duvarları boyalı, oraları Müjgan da görsün istiyordum. Ben benim yadigarla taksiye çıkar, Müjgan da evlere temizliğe gider, ev ve düğün masrafları için raşit abi den aldığımız borçları öderiz diyodum. Müjgan görecek oraları ama bensiz. Uğurla merkeze yerleşiyorlarmış. Kayınpederi her şeylerini vermiş. Aslında iyi de oldu evinin hanımı oldu kendi evini temizleyecek artık.

Yusuf: ulan insan hayal kurarken bile borç alır mı be.

(kahkaha atarlar)

Ömer G: Yadigar demişken nerde bizim canavar? kim çıktı ben yokken taksiye.

Yusuf: Halil abinin yeğeni çıktı. Pekte temiz kullandı merak etme

Ömer G: yarın ben başlarım artık

Yusuf: bi dur be kardeşim bir iki gün dinlenseydin.

Ömer G: annemgil bi kız bulmuşlar evlendireceklermiş.

Yusuf: ne ara be kardeşim

Ömer G: herkes askere gitmemi bekliyomuş anasını satayım.Haliyle para lazım.

Yusuf: Raşit Abiden borç alırsın

(kahkaha atarlar)

(Ömer G belinden silahı alır masaya koyar)

Yusuf: bu ne ömer silah taşımaya mı başladın

Ömer G: taksici adam boş gezmemeli yusuf bence sen de taşımalısın.

(yusuf arkadaşı için endişeli bir şekilde başını önüne eğer)

Ömer G: sende durumlar nasıl.

Yusuf: bende de aynı vaziyet. Anamlar bi kız bulmuş pederinin hali vakti yerindeymiş. Merkezde çorbacısı mı ne varmış.

Ömer G: iyi ya olum bırakırsın taksiye çıkmayı.

Yusuf: yeşilçam artistleri gibi ateşin başına da oturur bi de pro yakarım.

Ömer: (alaycı bir tavırla) ona şömine diyorlar yeşilçam artistleri.

Yusuf: bırakta azıcık da ben hayal kurayım be

(kahlaha atarlar ve kadeh tokuştururlar, ışıklar söner)(ışıklar yanar ömer ve remzi bankta oturur)

Ömer: görücü usulu, ayselle imam nikahı kıydık. Bir haftaya kalmadan merkeze taşındık. Aysel evlere temizliğe gidiyordu, ben de taksiye çıkıyordum. Yollar parke taşlıydı çakıl sesi hiç gelmiyordu, arabada radyo çekiyordu hem de bir sürü kanal vardı hangi birini dinleyeceğimi şaşırırdım. Yusuf kayınpederinin çorbacısını işletiyordu artık. Halinden memnun gibiydi, zaten şoförlüğü de beş para etmezdi (remziyle beraber gülerler). Zaman geçiyordu, müjganı o günden sonra hiç görmemiştim. Ayselle evleneli neredeyse 1 yıl olmuştu ama ona elimi bile sürmedim. Yabancı biri gibi gelirdi bana. Ben mujgana aşıktım. Nasıl bakabilirdim ki gözlerine henüz müjganınkileri unutmamışken. Ayselle bi gün bir sebepten kavga ettik. Sık kavga etmezdik. Kasabaya babasının yanına döndü. Ben aldırış etmedim işime devam ettim. Bi gün gene işten eve geldim.

(Işıklar söner ömerin gençliği eve girer)

Ömerin G: hayır paran yoksa neden biniyorsun, bizim de ekmek paramız. Bu ne böyle yav her yer her yerde. Bi temizlikçi falan mı çağırsam.

(zil çalar)

Ömer G: allah allah aysel mi geldi ki.

(kapıya yönelir)

Ömer G: ben sana demedim mi geri dö…… Müjgan?

Müjgan: girebilir miyim?

Ömer G: buyur geç.

(dış ses)Ömer: bi süre hiçbir şey konuşmadık. İkimiz de sadece yere baktık. Müjganı ilk başta tanıyamaz oldum. Zayıflamış, çökmüş ve gözleri eskisi gibi bambaşka hikayeler anlatmıyor.

Ömer G: (titrek bi sesle) neden geldin?

Müjgan: sevinmedin mi

Ömer G: hayır

Müjgan: yapamadım. Uğur başlarda çok iyiydi ama sonradan çok değişti. Eve haftalarca gelmediği oldu. Çocuğum öldü benim ömer, bebeğim öldü. Hong kong gribi dediler.

Ömer G: bi tedavisi yok muymuş

Müjgan: Hayır.

Ömer G: geçmiş olsun.

Müjgan: uğur her geçen gün daha kötüye gitti zararlı alışkanlıkları, kötü arkadaşları, eğlenceleri derken….

Ömer G: Parası bitti, sen de buraya mı geldin. Bu adresi nerden buldun

Müjgan: yusuftan istedim. Bak ömer ben sadece birkaç günlük kalacak yer arıyorum. Düzenini bozmaya gelmedim.

Ömer G: birkaç gün burda kalabilirsin, sonra kendine kalacak başka bi yer bul. Şu ortalığı da bi toparla.(ışıklar söner)

(ışıklar yanar ömer ve remzi bankta oturur)

Ömer:Müjgan çok gururlu bi kadındı eğer benim yanıma sığınmaya geldiyse çok zor durumda olmalıydı. Karşısında güçlü görünmeye çalışıyordum. Müjgan yıllar sonra çıkıp gelmişti ve bana ihtiyacı vardı. Bi süre müjganla dost hayatı yaşadık sonra da hükümet nikahı kıydık. Müjgan evlere temizliğe gidiyordu, ben de taksiye çıkıyordum. Tıpkı hayal ettiğim gibi. Çok mutluyduk. Mutluluğumuzun meyvesi bir de oğlum oldu. Bebek masrafları da gelince geceleri de taksiye çıkar oldum. Tekrardan müjganın yüzüne hasret kalmıştım bir de mahallede müjgan hakkında yalan yanlış dedikodular çıkmaya başlamıştı. Kendimi suçlu buluyordum. O günlerde kasabadan bir telefon geldi. Ayselin babası vefat etmiş. Müjgan'a bi miktar para bıraktım, birazını da yanıma aldım taziye için. Hemen kasabaya gittim ama kasabada hoş karşılanmadım. Sanki hepsi benim suçummuş gibi. Sahi kimin suçuydu bütün bunlar. Babam bana bi hoşgeldin bile demedi. Ben nasıl bir evlattım ki babam yıllar sonra beni gördüğü için sevinmedi. Ayselin adı çıkmış kasabada “kocan başka karılara nikah basmış” demişler. Aysel’in babası da kalp hastası, üzüntüden gitmiş adam. Kasabadan hemen uzaklaşmak istedim. Ait olduğum yere ailemin yanına dönmek istedim. Hemen merkeze döndüm. (Işıklar söner)

(Işıklar yanar, Ömerin gençliği eve girer, müjganla bi adamı yatakda bulur)

Ömer G: ben geldim. Oğlana oyuncak aldım ama bunu oynama yaşına gelene kadar ben oynarım. Her şeye gene zam gelmiş. Benzin ne kadar olmuş haberin var mı... (odaya girer)(uzun bi sessizlik olur)(Ömer G sandalyeye oturur)

Müjgan: bir şey demicemicek misin?

(uzun bi sessizlik)

Müjgan: neden yaptın de, ben sana yetmedim mi de, bişey de

(ömer G kalkar, müjgan ve adama silah doğrultur ışıklar söner)(dört el silah sesi ve bebek ağlama sesi gelir)

(dış ses)Ömer G:şişt nereye kız.

(dış ses)Müjgan: kör müsün çeşmeden geliyorum.

(dış ses)Ömer G: o güzel kolların yorulmasın, bi sokak öteye yadigarı park ettim. Götüreyim evine kadar

(dış ses)Müjgan: istemez.

(dış ses)Ömerin G: aaa ama öyle deme yadigar çok misafirperverdir.

(dış ses)Mujgan: istemez dedim ya

(ışıklar yanar ömer ve remzi bankta oturur)

Ömer: artık hiç bir şeyim kalmamıştı. Uğruna ölürüm dediğim kadını ben öldürmüştüm. oğlumun üstünü örttüm, polisi aradım. Sonrada intihar ettim. Hiç düşünmeden.

Remzi: Oğlunu babana verdi polisler. Cenazen de o hiç beğenmediğin kasabaya geldi. Hani seni hiç sevmeyen baban var ya en çok da o ağlamış cenazede. Ömer: Yadigar? Yadigar nasıl?

Remzi: Yadigar da iyi, sürekli bi sorunu çıkıyo ama hala canavar gibi.

(ömer yavaşça kalkar)

Remzi: Baban, adamcağız ölene kadar sayıklanıp durdu yıllarca “ona merkeze gitme dedim, ona merkeze gitme dedim”. Hep kendini suçladı. Sahi bütün bu olanların suçlusu kimdi

( Ömer hiçbir şey söylemeden yavaşça sahneyi terk eder)

(sahneye adam 2 girer)

Adam 2: Remzi napıyon olum burda tek başına, gelsene

Remzi: düşünüyorum

Adam 2: neyi düşünüyorsun?

Remzi: Babamı...

(ışıklar söner)

20 Ocak 2021 12-13 dakika 1 öyküsü var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (1)