Ekmek Kırıntıları

Bu yer neredeydi?nasıl gelmiştim? Hiç bilmiyorum.ama geldikten sonra hissettiklerimi şu anmış gibi hatırlıyorum.

Bambaşkaydı.büyülüydü sanki.ve içine gireni kendi büyüsüne çekiyordu adeta.hissettiklerim karmakarışıktı.daha önce hiç hissetmediğim duygulardı bunlar.mutluluk değildi ama hüzünde değildi.daha önce yaşadığın mutlulukları küçümsetici ama yaşadığın hüzünleri unutturan duygulardı bunlar.

Bunu bana mekan yaşatıyordu. Sonbahar yapraklarıyla yolun kenarını süsleyen ağaçların tam ortasında yağmurdan kalan bir ıslaklık vardı.tıpkı gözlerimdeki yaşlar gibi.ama yaşlar zamanla kurumuştu.sıkıntılarım uçup gitmişti.attığım her adımda sıkıntıları yol kenarına bırakıyordum.ama içim buna elvermiyordu.bu büyülü sokağa sıkıntılarımı bırakıp gitmek istemiyordum.ama eminim ki o benden daha çabuk atlatırdı.

Adımlarımı yavaş yavaş atıyordum. Yolun hiç bitmesini istemiyordum.

Ama yolun sonu göründü.büyü sona erecekti birkaç adım sonra.ve... Yol bitti.yolun bittiği yerde aceleyle ilerleyen terk ettiği yerde egzoz dumanını bırakan arabalar karşıladı beni.ezilme tehlikesiyle karşı kaldırıma geçtim.

Bir daha o yolu hiç bulamadım.keşke hiç ayrılmasaydım oradan.ya da masallardan esinlenip ekmek kırıntıları bıraksaydım ardımda.ama yaşadıklarım masallardan esinlemezdi. Çünkü ben o yolda kendi masalımı yazmıştım.

23 Haziran 2009 1-2 dakika 3 öyküsü var.
Yorumlar