Eksiklik Sembolü

Eksiklik Sembolü


Amel Defteri’nden

Bölüm 29

Çok uzak değil yakın bir dönemde “Winnicott Kuramı” ve Jacques Lacan Teorisi’ni okuduğumda kendi kendime yeterince “terbiye” edildiğime kanaat getirdiğime inandım! Artık içimde beni “koruyor”diye taşıdığım o “eksikliği” ifşa etmenin zamanı geldi dedim..

Bu öyküyü yazma amacım, aslında kırk beş yıl öncesine, o eski zamana uzanıyor. O dönemin saflığı, duygusallığı, ergenlik çağındaki ilk romantik uyanışlar ve sonsuz hissettiren olasılıklar… Belki hiç başlamamış, belki yarım kalmış, belki de hiç karşılık bulmamış bir hikâyeyi yeniden hatırlamak istiyorum. O, tam olarak itiraf edilememiş, tek taraflı başlayıp yine tek taraflı bitmiş; ama ruhumun derinliklerinde biyolojik izler bırakmış bir “eksiklik sembolü” olarak kaldı. Zaman içinde içimde, adeta mitolojik bir kahramana dönüşmüş, duygusal bir “mit” hâline geldi. (Sanırım bu noktada Jacques Lacan’ın yorumuna ihtiyacım var!)

Onu unutmak, gençliğimin o altın çağını reddetmek gibi gelmişti hep. Çünkü bu hikâye, içimde bir zihin oyunu olarak yaşamayı sürdürdü. Hep eksik ve tamamlanmamış kaldı. Belki de ben ona değil, onun bende bıraktığı tarifsiz etkiye âşıktım. Belki de sadece bir fikre, bir hayale… Her şey mümkündü.

Devam edecek..

17 Ekim 2025 1-2 dakika 38 öyküsü var.
Yorumlar