Elmalı Poğaçalar

Erkenden kalktı. Geceden kafasında tasarladığı işlerini yapmaya koyuldu. Hem çalışıyor hem de 'benim bu işlerim hiç bitmeyecek mi?' diye söylenip duruyordu. En son elmalı poğaçalarını da yapıp fırına verdi
Ama poğaçaların hepsi ayrı telden çalıyordu. Sanki her bir poğaça başka birinin elinden çıkmıştı.

Poğaçaları bir süre fırının camından seyretti. Pişen bir poğaçayı aldı eline. "Bu aynı bana benziyor; benim gibi tonton.' Dedi gülümseyerek.

Başka bir poğaçayı inceledi. 'Bu da eşime benziyor; kısa ve ince.' dedi, 'Ama kısa da olsa benden uzun. Ne tesadüf ilk baktığım poğaçanın boyu da bundan biraz kısa. Gerçekten tam doğru bir benzetme. Bu ben, bu da eşim. Yan yana koyup bir bakayım.' Bankonun üzerine koydu. 'Aman da pek yakıştılar birbirlerine.' dedi sevinerek. 'Gerçekten de bu kadar yakışıyorlar mı acaba yan yana geldiklerinde.'

Bazı arkadaşlarının ?birbirinize çok yakışıyorsunuz" dediğini hatırladı. Gerçekmiş demek ki! Yan yana konulan poğaçalar bile çok yakıştılar birbirilerine.

Başka bir poğaçayı incelemeye başladı. 'Bu poğaça biraz kamburumsu olmuş.' dedi üzülerek. 'Bir tarafı biraz çıkık. Gerçekten şöyle koyup bakınca kambur bir insanı andırıyor. Bu kız kardeşim olsun.'

Elindeki poğacanın sağına soluna baktı. 'Kambur da olsa bu poğaça da çok sevimli duruyor. Aynı benim kardeşim gibi. O da çok sevimlidir. Onu herkes sever. Herkes tanır. Beni soğuk bulurlar, beni kendimi beğenmişlikle suçlarlar, ?Ayy kardeşine hiç benzemiyorsun o ne kadar neşeli' derler.' dedi.

'Oysa kardeşimin yediği önünde yemediği ardında duruyor. Hiçbir derdi, tasası yok. Para kazanma derdi yok, geçim derdi yok, yemek yapma derdi yok, ev temizleme derdi yok. Çocuk büyütmedi, hasta bakmadı.

O ne isterse alınıyor. Hasta diye herkes üzerine titriyor. Zaten benim hemen arkamdan dünyaya gelmiş. Beni bir köşeye atmışlar, bana kimse bakmamış. O hasta diye herkes ona bakmış." diye kendi kendine konuştu.

İyi ki evde kimse yok. Bir duyan olsa ?Bu kadın deli midir nedir? Kendi kendine konuşuyor.' diyecekler.

Annesi sağken bu düşüncelerini birkaç kere ona söylemeye çalışmıştı. Annesi onu hemen susturmuştu: "Sen kardeşini kıskanıyorsun."

"Hayret bir şey! Neden kıskanayım. Doğruları söylemek suçtur zaten."

?Sus' dedi içinden, ?sus, kimseye bir şey söyleme.' O günden sonra sustu. Bir daha da kimseye böyle şeyler söylememeye yemin etti. ?Kıskanıyor' diyecekler diye ödü koptu. ?Engelli kardeşimi neden kıskanayım ki?' dedi içinden.

Hayret etti düşündüklerine.

Poğaçaları incelemeye devam etti. 'Şu çok uzun olmuş. Uzun poğaça. Uzun Adam gibi. Uzun adam... Tayyip Erdoğan'a mı diyorlardı? Tayyip Erdoğan'ın benim poğaçalarımın arasında ne işi var? Nereden geldi şimdi aklıma? Benzetecek başka birini bulamadın mı?' diyerek kızdı.

Hatta canı sıkıldı...

Vazgeçti poğaçaları birilerine benzetmekten. Her benzettiği poğaça kötü anılar getiriyordu aklına. Annesi yanında olsaydı şimdi. "Nimeti ne demeye olmadık birilerine benzetiyorsun' der bir güzel fırça atardı belki de ona.

Gerçekten de poğaçalar farklı farklı. Kimi uzun, kimi kısa, kimi tonton, kimi kamburumsu, kimisi de uzun adam... Sanki kendisi değil de bir başkası yapmıştı.

Uzun adamı tattı. 'Ama poğaçalarım çok tatlı ve lezzetli.' Dedi. Keyfi yerine gelmişti. 'Elime sağlık benim. Şekilleri farklı da olsa, lezzeti yerinde"

Her şeyi öğrendi de bir poğaçaları aynı boyda yapmayı öğrenemedi. Ne kadar çabalasa da hepsi başka başka oluyorlardı nedense.

29 Aralık 2014 3-4 dakika 92 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 9 yıl önce

    Ufacık bir poğaçadan ne kadar güzel bir öykü çıkmış kutlarım içtenlikle Sıdıka hanım çok güzeldi...👍