Elveda

Aylardan temmuzdu. Recep hayaline bugün bir adım daha yaklaştığını hissetti.
Ailesinin durumu pek iyi sayılmazdı. Babası o daha on iki yaşındayken hayata gözlerini yummuştu.
O ise daha hiç bir şeyin farkında olmadan aile reisi oluvermişti. Bakmak zorunda olduğu üç kardeş bir de anne vardı. Kendinden bir küçük kardeşi ahmet ise o zaman henüz sekiz yaşındaydı. Ahmet babasının ölümünü kendine yedirememişti. Babasızlık ona öyle koymuştuki, artık kendisinin de hayatta kalmasının bi manası olmadığına karar vermişti, henüz düşünmeyi yeni öğrenmişken.
Geçen altı yıl aradan sonra Recep artık ergin bir aile reisiydi. Annesinin tekrar evlenmesini, başlarına bir üvey baba getirmesi Recep'i pek etkilememişti. Küçük yaşta aile reisliğine o kadar alışmıştıki Recep, üvey babasını pek umursamadan evine ekmeğini gururla getirirdi. Geçen onca yıldan sonra Recep annesinin ev ve tarla işleriyle çok hırpalandığını düşünerek, evine gelin getirmeyi kafasına koydu. Köyün güzel kızlarından biriyle o günlerde konuşmaya başladı. Fakat kızın annesii 'ben çulsuza kız vermem.' deyip dururdu. Kızın ailesi de pek zengin sayılmazdı hani. Maksat daha zengin birini bulup mallarına mal katmak. Kızının mutluluğunu ise hakgetire.
Recep bir gece uzandı yer yatağına ve gözlerini tavana dikti. Derin düşünceler aklını sürekli oyalıyordu. Gece sabaha kadar köyün o güzel kızını düşündü. Onun için yapılabilecek tek bir çare kalmıştı artık. Yarın güzel kız Bahar bostana indiğinde yanına usul usul yaklaşıp onu elinden tuttuğu gibi kaçmaya karar verdi. Dediğini yaptı. Fakat bi sorun vardı. Kaçabilecekleri, saklanabilecekleri hiç bir yer yoktu. Bahar'ın abilerinin yola koyulduğunun farkındaydı Recep. bir yandan koşuyorl, bir yandan da ne yapacağını düşünüyordu. Öyle ya, Recep reşit durumdaydı. Bahar'ı evlenme dairesine götürdü. Evlendiler, fakat bir sorun daha çıktı meydana. Bahar kimliğine göre reşit durumda değildi. Recep bu sefer fena kapana kısılmıştı. Çünkü reşit olmayan bir kızın ailesinden izin almadan evlenmesi yasal değildi. Nikah memuru arkadaşı olduğundan hiç sorgulama yapmadan nikahlarını kıymıştı. Başına geleceğini bile bile...
Haklarında soruşturma başlatılan nikah memurunun işine son verildi, bir hafta sonra. Recep ise kız kaçırmak suçuyla hapse atıldı. Bahar mahkemede Recep'in lehinde konuşunca mahkemeyi bir hafta sonraya erteledi hakim bey. Recep kahrından ölmek üzereydi, bu dört duvar arasında. Bir haftanın nasıl geçeceği daha ilk dakikalardan kendini belli etmişti. Çocukluk arkadaşı Yaşar onu ziyarete geldiğinde ise müjdeli haberi vermişti. Bahar'ın kimlik yaşı henüz reşit olmadığını gösteriyodu. Fakat mahkemede verdiği ifade mahkemenin uzamasına sebep oldu. Tahliller için bir haftalık bir süre verildi. Bahar'ın gerçek yaşı tahliller sayesinde reşit görüldü. Bu haberi duyan Recep sevincinden tüm gece uyuyamadı. Ertesi sabah mahkemede çıkan kararla evliliklerinde bir sakınca görülmedi.
Aylardan temmuz olmuştu. Düğün için gün sayıyordu artık Recep. bugün hayaline bir adım daha yaklaştığını hissetti. Düğününe saatler kalmıştı Recep'in. Sabah erkenden damat traşını oldu. Berberden eve hoplaya zıplaya geliyordu sevincinden. Almış olduğu ikinci el takım elbise onu yakışıklı bir beyefendiye çevirmişti. Heyecandan ütüsünü bozmamak için elbiseyi arkadaşı Yaşar'a taşıtıyordu. Eve geldiğinde düğününe tam üç saat kalmıştı. Evde zaman geçmek bilmiyordu. Heyecandan gömleğinin düğmelerini bile ilikleyemiyordu. Onu da arkadaşına yaptırdı.
Artık düğüne yalnız yarım saat vardı. Bir ara kalbi tekledi Recep'in heyecandan. Olduğu yere oturdu elbisesinin kirlenmemesi için elinden geleni yaparak. Yaşar'dan bir bardak su istedi. Bu onun son arzusuydu, konuşabildiği son cümle. Yaşar akadaşının cansız bedenini görünce ne yapacağını bilemedi. Aklına gelen tek sey gözlerini kapamak oldu. Usul usul ağladı, arkadaşının cansız bedenini kollarında tutarken.
Artık ahali meydana toplamış ve 'nerde kaldı bu damat' diyerek serzenişte bulunuyorlardı. Kapının önüne yığılan kalabalığa ve seslerine aldırmadı Yaşar. Arkadaşının bedenini kollarıyla daha da sıkı sardı.
Genç adam ruhunu Azrail'e erken teslim etmişti. Tam ruhu bedeninden ayrılırken bir yağmur damlası gibi gözyaşı süzüldü pürüzsüz yüzünden. Sevdiğine bir elveda bile diyemeden hayata gözlerini yumdu çaresizce...

10 Ağustos 2008 4-5 dakika 1 öyküsü var.
Yorumlar