Erhan Gündere Deli Şair Kimdir


Öncelikle Şairin "Dili lal olanın kalemi konuşur" sözüyle başlamak istiyorum. Çünkü bu 5 kelimeden oluşan basit sandığınız kısa söz

Büyük bir anlam barındırıyor aslında

11.01.2001 tarihinde Iğdır’ın tacirli köyünde dünyaya gelen şair hayatın zorluklarıyla daha küçük yaşlarda tanışmıştır. Ailesinin çiftçilik ve hayvancılıkla geçimini sağlaması şairin okul hayatını büyük derecede etkilemiştir bir yandan hayvanlara bakıp bir yandan da okuluna devam etmiştir bu zor şartlar altında okumasına rağmen derslerinde daima başarılı olmuştur öğretmenlerine ve arkadaşlarına olan sevgi ve saygısı toplum içinde bu kadar çok sevilmesinin başlıca nedenlerinden biridir

ilk okul ve ortaokulu başarılı bir şekilde bitiren Şair eğitim hayatına IĞDIR ATATÜRK ANADOLU Lisesinde devam etmiştir 9. Sınıf sıralarında aynı sınıfta olduğu nur adında bir kıza nasıl geliştiğini anlamadığı bir tutkuyla bağlanıp derin duygular beslemiştir lakin bu duygularını kıza söylemeye çekinmiştir hep içinde severek şiirler yazmaya başlamıştır gel zaman git zaman derken bir gün cesaretini toplayıp Nur’a onu sevdiğini söyler ve nurda onu seviyormuş meğer birbirlerinden habersiz aynı duyguları yaşamışlardır ve sonunda bu aşkı itiraf etmişlerdi böylelikle gizli aşk şiirlerinin yerini mutluluk şiirleri almıştı 9. Sınıf boyunca beraber gülüp beraber ağlayan beraber mutluluğu ve hüznü yaşayan bu iki aşık bir elmanın iki yarısı gibi bağlanmıştı birbirine taki 9. Sınıf bitene kadar.

Yaz tatili boyunca sevdiğinden hiç bir haber alamayan Şair psikolojik bunalıma girer bu dönemde yazdığı şiirler aşk acısı, ayrılık gibi konular içermektedir tamamen hissettiklerini ve yaşadığı durumu yazmaktadır

Yaz tatili bitip okullar açılınca aklındaki soruların cevabını bulmak için okula giden Şair sevdiği kızın yakın bir arkadaşından öğrenir ki

Kızın babası bu ilişkiyi öğrenip kızının okul hayatını bitirmiştir bu durum şairi bir kere daha yıkmıştır bir daha onu görememe ihtimali yüreğindeki ateşi harlayıp yakmıştır

Bu duruma alışamayan daha doğrusu kabullenemeyen Şairin okul hayatını derslerini arkadaşlarıyla olan ilişkilerini sosyal hayatını çok derinden etkilemiş ve derin bir yalnızlık uçurumuna itmiştir. Yine bir gün ders arasında sınıfta dalgın dalgın otururken sevdiği kızın kuzeni elinde bir mektupla sınıfa gelir. Şair mektubu görünce sevdiği kızdan olduğunu anlayıp mutluluktan yerinde duramaz .

Elinde tuttuğu zarfı yırtmamaya özen göstererek açar ve mektubun arasına sıkıştırılmış kırmızı bir gül birde şu satırlar vardır

"sevgili Erhan biliyorum bana çok kızgınsın hiç bir şey söylemeden öylece gitmek zorunda bırakıldım senden . Seni çok özledim bu gülü sakla bir gün gelip alacağım senden ona iyi bak o bizim solan aşkımızın simgesidir" deyip sözlerini noktalamıştır. O günden sonra aradan epey bir zaman geçer ve içinde bir umutla bekleyen Şair okuduğu okuldan yürüdüğü yoldan her gün sevdiği kızla olan anılarının gözünde canlanmasından herkesi ona benzetmekten yorulmuş sıkılmış ve anılarla sürekli geçmişinin gözünde canlanmasıyla bu uçsuz bucaksız bekleyişin ona sadece acı çektirdiğini anlayıp başka bir okula nakil istemiştir, bir hafta sonra nakil sonucu belli olan Şair yeni okuluna yepyeni bir sayfa açıp geçmişini unutup hayatına devam etmek istesede ara sıra yoklamaya gelen hatıralar buna izin vermez, kimi sevmeye çalışsa başaramaz ve hiç kimse unutturamaz sevdiği kızı. Bunun farkına varan Şair aşk hayatına noktayı koyup hayatın aşkını yaşamaya başlar artık aşka şiir yazmayı bırakıp hayata dair yazmaya başlar. Youtube , instagram ve facebook gibi sosyal mecralarda sesini duyuran şair herkes tarafından sevilerek ve beğenilerek okunup dinlenir. IĞDIR Anadolu lisesindeki hayatı, konumundan dolayı önceki okulundan farklı bir ortamla buluşturur onu, çarşının göbeğinde olan okulda kavga gürültü patırtı eksik olmaz ve Şair ortamın şartlarından etkilenerek lise ortamı adında rap tarzı bir şarkı yapar , youtubta ve instagramda herkes tarafından dinlenip beğenilerek paylaşılan şarkı kısa bir sürede öğrenciler başta olmak üzere herkesin diline düşer bu sayede Hatırı sayılır bir kitleye ulaşan şair yazdığı şiirlerini elindeki imkanlarla amatör bir şekilde seslendirip amatör videolar çekerek sosyal medyada paylaşmaya başlar kısa zaman içerisinde çoğu kişi tarafından tanınan ve konuşulan çocukların gençlerin örnek aldığı bir karakter ortaya çıkar ve bu durum şairin hayatını inanılmaz derecede etkiler hayatı ve insanları sevmeye başlar okul iş güç hayat böyle devam ederken bir gün IĞDIR gençlik ve spor merkezinden bir telefon gelir " Bir şiir bir nefes " başlığı altında anne ve baba sevgisi üzerine yazılmış şiirlerin okunacağı il genelindeki şiir yarışması etkinliğine davet edilir Bu güzel daveti memnuniyetle kabul eden Şair zamanında derin duygularla annesine yazdığı "üşüyorum anne" şiiriyle yarışmaya katılmaya karar verir daha önce bir kaç kes düğünlerde yoğun istek üzerine sahneye çıkıp küçük çaplı da olsa sahne tecrübesini yaşayan şair kendine büyük bir cesaretle güvenir.

Ve sonunda beklenen gün gelip çatmıştır sahneye davet edilen şair büyük bir özgüvenle ve yaşayarak yazmış olduğu duygu dolu şiirini hissederek ve dinleyen herkese hissettirerek okumaya başlar.

Üşüyorum Anne

Gözyaşlarım dondu al yanağımda

Bedenim titriyor kış soğuğunda

Çok acılar çektim anne ben yokluğunda

Baharlar yazlar uğramaz bana

Hep sonbahar hep kış geçti ömrüm.

Üşüyorum anne üşüyorum ben

Isıtırmı beni bir parça kefen

Üşüyorum anne Üşüyorum ben

Üşürmüydüm anne ben hiç, sen yanımdayken.

Tam On yedi yıldır yanıyor ömrüm

Ne bir gün mutlu oldum nede güldüm

Hep yaşlıydı gözlerim yaslıydı gönlüm

Ben gündüz yaşar akşam ölürdüm.

Karanlığa doğru yürüyorum anne

aydınlıklar ardımda kaldı

köşeye sıkıştım anne dünyam daraldı

kapandı gözlerim anne hayat karardı

yapmak isteyipte başaramadıklarım vardı

onlarıda hiç bir zaman başaramadım zaten

dert oldu hepsi içimde kaldı..!

Şiirini okuduktan sonra büyük alkışlar eşliğinde yerine geçip sonuçları beklemeye başlar

Diğer yarışmacılar şiirlerini okuyup yerlerine geçtikten sonra sonuçlar açıklanacaktır

büyük bir heyecanla birinci olduğunu öğrenen şair, sevincinden gözyaşlarını Tutamaz, istediği olmuştu ve diğer yarışmacılar önceden yazılmış büyük şairlerin şiirlerini okuyup kaybetmişlerdi o ise kendi yazdığı şiirini kendine has tarzıyla sergileyerek kazanmıştı

Ve önünde koca bir yol çizilmişti, insanların arkadaşlarının ve ailesinin onun hakkındaki düşünceleri saygınlığı ve beklentileri her anlamda biraz daha büyümüştü . İl genelinde birinci olduktan sonra bu sefer sıra doğu Anadolu bölge birinciliğindeydi , Erzincan üniversitesinde gerçekleştirilecek olan bölge yarışmasının büyük bir heyecanla ve çalışmayla beklenilen tarihi gelmişti ve sonunda sahne sırası ondaydı bu sefer şiirini daha güzel daha derin duygular içinde sergileyip alkışlar içinde bekleme yerine gelen şair şimdi daha büyük bir heyecanla sonuçların açıklamasını beklerken bu sefer derece yapanlar sıralamasında adı bile okunmayarak yarışmadan diskalifiye edilmiştir bunun üzerine itirazda bulunan Şair öğrenir ki yarışma kurallarına göre yarışmacının kendi yazdığı şiiri okuması okunan şiirin , yayınlanmış kitabı olan tanınmış bir şairin şiiri olması zorunluymuş. Bunu öğrenen şair büyük bir hayal kırıklığına uğrar ve anlar ki kitabı olmayan bir şair, Şair sayılamıyormuş kendini Şair zannedenlerin büyük bir umutla kurduğu hayalleri suya düşmeye mahkummuş . O günden sonra yazdığı ve yazacağı şiirlerini kitap haline çevireceğini söz vermiş kendine.

Ve şimdi okumakta olduğunuz şiir kitabı şairin sadece aşk üzerine sevdiği kıza yazdığı şiirlerinden oluşmaktadır yaşadığı Hayat üzerine farklı konuları ele aldığı şiirlerini ise bir sonraki kitabına yayınlayacağını söyleyen Şair herkese keyifli okumalar diliyor. 2019 eğitim öğretim yılında IĞDIR Anadolu Lisesinden mezun olan Şair bir yandan ekmek parası için çalışarak bir yandan da üniversiteye hazırlanarak geleceğe giden yola parke taşı döşemektedir.

19 Şubat 2020 7-8 dakika 3 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar