Eşekten Kral Olur mu

Eşek kardeş böyle şen şakrak anırarak ve neşeyle çifte atarak, nereye gidiyorsun?
Bay Tilki bugün biliyorsun ki seçim var.
Her vatandaş gibi oyumu kullanmaya gidiyorum.
-Eşek kardeş dur, dur!
Sen on sekiz yaşını doldurdun mu?
On sekizimi devireli iki sene oluyor yani şu gördüğün zati muhterem tam yirmi yaşında,olgun bir merkep.
-Valla ne yalan söyleyeyim.
Benim gözümde, sen hala genç bir sıpa gibi görünüyorsun.
-Tilki Bey sen bu ormanın en centilmen kişisiniz, bir bayana nasıl kompliman yapılacağını sizden iyi bilen, inan ki okyanusun öteki yakasında bile hiç kimse yok.
-Eşek kardeş, Teşekkür ederim.
Güzele bakmak sevapmış, bende sevap kazanmak için, güzele güzel olduğunu söyleme görevimi nezaket içinde yapmaya çalışıyorum.
-Tilki Bey ne kadar güzel konuşuyorsunuz, eğer aynı familyadan olsaydık, size kesin aşık olurdum.
-Eşek kardeş!
Sakıncası yoksa söyler misin?
Oyunu kime vereceksin.
- Bak işte! Bunu söyleyemem.
-Neden söyleyemiyorsun?
Bu balta girmemiş, ormanın sırrı mı?
-Hayır ama yerin kulağı var.
Bak! Şu yerde gezinen karıncaları, çiçeklerin üzerinde ki, kelebekleri ve benim üzerime konmuş, karasinekleri görmüyor musun?
İşte onlar hemen kralımızın kulağına benim kime oy verdiğimi fısıldarlar.
-Eşek kardeş bu ormanda demokrasi var.
Herkes vereceği oyda hür iradesini kullanma hakkına sahip.
-Tilki Bey sen öyle san.
Bayanlara çok güzel iltifat yapmasını biliyorsun ama kusura bakma.
Politika denen, çok bilinmeyen denklemden bihabersin.
Şimdi ben oyumu Krala vermeyeceğimi söylersem, ne olur biliyor musun?
-Eşek kardeş sende bu küçük olayı, Birleşmiş milletlerin bile çözemeyeceği mesele haline getirdin.
-Kral benim kendisine oy vermediğimi duyarsa, bu balta girmemiş ormanda orman kanunlarını uygular.
İlk önce şu gördüğün şırıl, şırıl akan derenin suyunu kurutur.
O zaman su içecek yer bulamayız.
-Peki bunu nasıl yapacak ?
-Bundan kolay ne var.
Hemen kilometrelerce uzağa, kunduzlara bir baraj yaptırır, al işte dere kurudu.
Artık kilometrelerce su içmek için, karda, kışta sıcakta yürü dur.
Baraja gelince de su içmek ücrete tabidir diye karşımıza, bir tabela dikilir.
-Bak! Bunu hiç düşünmemiştim, para kazanmak içinde ilk önce iş bulmamız lazım öyle değil mi?
-İş kral aslanımızın artık ağzında değil, taa!
Midesinde sıkıyorsa gidipte iş iste...
-Yok! Eşek kardeş, benim canım tatlı, ben işsiz gezmeye razıyım.
-Bay Tilki kral benim kendisine oy vermediğimi duyarsa, şu sırtıma beş kişiyi bindirir ve onları bana gece gündüz taşıtır.
-Desene altta kalanın canı çıksın.
-Aynen öyle.
-Daha kızarsa ne yapar biliyor musun?
-Ne Yapar?
-Burayı sit alanı ilan eder ve bizlere de hadi başka kapıda otlayın der.
Bırak! Şu yeşil çimenleri, vallahi kuru saman bile bulamayız.
Resmen bize kış günü ot yoldurur.
Kış değince aklıma geldi.
İstihkak hakkımız olan, yakacak odunlarımızı ya bize parayla satarsa.
-Parayı veren düdüğü çalar yani.
-Aynen öyle!
Parası olanlar düdük değil de piyano eşliğinde yanan ateşin karşısında keyifle dans ederlerken, bizlerde soğuktan kardan eşek veya kardan tilki oluruz.
-Yaa!
Eşek kardeş birde sana cahil derler.
Billahi bu anlattıklarını üç tavuk yiyinceye kadar düşünsem, aklıma gelmezdi.
Hay! Aklınla bin yaşa emi.
Bu kadar bilge olduğuna göre her halde okuma yazma biliyor sundur?
-Üniversite mezunuyum!
-Ne! Üniversite mi?
Ne zamandan beri üniversiteye eşekleri alıyorlar?
-Yok! Beni almadılar da, sahibim üniversitede okuyordu.
Sabah gün ışırken üzerime biner ve sırtımda giderken de, yolda yüksek sesle ders çalışırdı.
Bende pür dikkat onu dinlerdim, okula varınca beni üniversitenin kapısına bağlardı ve akşama kadar, onun çıkmasını beklerken,öğrencilerin kendi aralarında ki konuşmalara kulak misafiri olurdum.
Tam tamına beş senem bu akademik ortamda geçti ve sonunda sahibim üniversite diplomasını alıp, sevinçle dağa, taşa ,havada ki uçan kuşa gösterirken, elinden diplomasını yere düşürdü.
-Eşek kardeş bir eşeklik yapmasaydın.
-Yaptım! Diplomayı saman zannederek, afiyetle yedim.
-Sonra ne oldu?
-Ne olacak sahibim, beni eşek sudan gelinceye kadar dövdü.
-Boş ver! Öğretmenin vurduğu yerde gül bitermiş
-Ben okuyarak değil de, hazmederek diploma sahibi oldum.
-Eşek kardeş merakımı mazur gör, senin gibi üniversite mezunu bu balta girmemiş ormanda niye yaşar, sen büyük kentlere layıksın.
-Yaramı deşme ah, ah!
Diplomayı yeğince sahibim beni dövmüştü ya!
-Evet!
-Dövmesi hadi neyse de,o sözü bana söylemiyecekti,çok zoruma gitti.
-Seni bu kadar üzecek ne söylemiş olabilir ki?
-Bu hatama babamı da karıştırdı ve bana eşekoğlu eşek dedi.
Bende ona hayvan haklarını bir çifte darbesi ile hatırlatmak istedim.
-Adamı yoksa! eşek cennetine mi yolladın?
-Yok! Cennete gitmedi de suratı bendenizden düşmüş,karpuza döndü, bende bu dayağı gurur meselesi yaparak ahırdan kaçtım ve senin anlayacağın, esaret zincirlerini kırıp, özgürlüğümü seçtim.
-Eşek kardeş!
Senin bilge kişiliğinden çok etkilendim, ne olursun oyunu kime vereceğini kulağıma söyle.
O zaman kimse duymaz ve krala söyleyemez.
Sen kime oy vereceksen, bende ona oyumu vermek istiyorum.
-Tilki Bey!
Sen bu eşeğe uyma!
Kendi hür iradenle oyunu kullan.
-Ben oyumu kime vereceğimi buldum!
Oyumu sana vereceğim, eski kral öldü.
Yaşasın yeni kral!
Bütün orman beni duydu mu?
Yaşasın yeni karalımız.
-Tilki Bey, ne yapıyorsunuz?
Bir eşekten, hiç kral olur mu?
Bu ormanda, aslanlar, kaplanlar, ayılar, çakallar var.
Vallahi benim kral olmaya aday olduğumu duyarlarsa, bırak etlerimi, kemiklerimi bile yerler.
-Eşek kralım sen hiç merak etme!
Biliyorsun ben hayvanların içinde kurnazlığım ile tanınırım.
Karga kardeşe şimdi haber yollarım.
O bizim kılavuzumuz olur ve seni bütün ormana tanıtarak oy ister.
-Kılavuzumuz karga mı olacak?
-Evet, evet!
O bed sesiyle ondan iyi propaganda yapan kimseyi bulamayız.
Köstebeğe de haber yollayayım, o da bize yardıma gelsin.
-Tilki kardeş
Kargayı anladım da, köstebek bize nasıl yardımcı olacak.
Ooo!
Eşek kralım, sende bu konularda ne kadar cahilmişsin.
- O da yerin altından labirent gibi tünellerden, rakiplerimizin yanına kadar görünmeden gidecek ve karşı tarafın stratejilerini, bize bildirecek.
Senin anlayacağın adına yakışan, o işi yapacak.
Hadi hadi!
Vakit kaybetmeden, önce seni şöyle güzel bir boyayalım.
Milletin karşısına değişik bir imajla çıkman gerekiyor, yani senin anlayacağın
Eşek olduğunu kimse çakmasın.
Şu andan itibaren, ismini de değiştiriyoruz ve sana kulağa daha hoş gelen, Uzunkulak diyoruz.
-Tilki Bey, bana ister Karakaçan, ister Uzunkulak deyin ama benim eşek olduğumu anlarlarsa, beni o tahta oturtmazlar.
Centilmen beyefendi, sizden istirham ediyorum, lütfen benim aklına karpuz kabuğunu getiripte,
Olmayacak duaya amin demeyelim.
-Oooo!
Sen onları boş ver!
Senin eşek olduğunu onlar, ancak on yıl sonra anlarlar.

23 Kasım 2010 6-7 dakika 67 öyküsü var.
Yorumlar (3)
  • 13 yıl önce

    gerçekten güzel ve anlamlı ama aynı zamanda güldürücü:D Tebrikler

  • 13 yıl önce

    👍 Öykünüz çok güzel elinize sağlık. Sadece yazım hataları okurken dikkati dağıtıyor. İlgilenirseniz "bir haber" bihaber, istihkak ve bağlaç olan "de" ler gibi... Çalışmalarınızda başarılar dileyerek. Slm

  • 13 yıl önce

    cok güzel hem güldüm hem düsündüm evet cok hosuma gitti öykünüz tesekkür ederim hocam👍👍👍