Eski Bir Çarşı

Cadde kaldırımı boyunca sıra sıra at arabaları dizilir. Sürücüleri yük taşımak için müşteri beklerdi. Kimileri açıkta güneşin altında sıcaktan yanıp iyice esmerleşirken, beyaz tenli olanlar domates gibi kızarıp al benizli oluyorlardı. Yağmurlu havalarda çatı eteklerine, soğuklarda da en yakın esnaflara sığınırken o esnada müşteri gelebilir düşüncesi ile devamlı arabalarına dönüktü dikkatli bakışları. Oraları gün boyu atların sadır kokusu sarmasına rağmen kimse şikayetçi olmazdı. Çünkü herşey ekmek parası içindi.

O kaldırıma bakan ama biraz içerde kalan toprak zeminli bir avlu içinde sıra sıra küçük ahşap dükkanlar. Sol tarafta caddeden içe doğru köşe başında akşam saatlerinde tamirci çıraklarının yağlanmış, ise pasa bulaşmış ellerini yüzlerini bir güzel sabunlayıp yıkadıkları, nerededeyse yarım banyo yaptıkları bir çeşmesi olan ve kapısı caddeye açılan umumi bir tuvalet. Devamında tahta kepenkleri hep kapalı duran ve ahır olarak kullanılan iki dükkandan sonra devam eden üç adet Nalbant dükkanı.

Sağ iç tarafta yıpranmış ayakkabıların depolandığı akşamları takımların konularak kilitlendiği tahtadan derme çatma bir barakası bulunan eski tamircisi.

Devamında içe cephesi bulunmayan ve yan taraftaki dar caddeye bakan dondurmacı ve bakkalın kerpiç sırt duvarı ve sonrasında iki tarafa da açık bir marangoz dükkanı.

Ve sağ ve sol cenahlarında bunların bulunduğu, dipte ve caddeyi, at arabalarını çeşmeyi cephesinden gören bir düvenci,solunda da bir marangoz ustasının bulunduğu iki küçük dükkan daha..

Sabahları esnaflar gün ağarır ağarmaz besmele ile kepenklerinin üzerindeki asma kilitlerini açar, onları özenle akardion gibi iki yana katlar önlerine taş koyarak veya iple sabitlerler. Akşam içeri aldıkları eski kahve iskemlelerini, uyduruk oturakları ve diğer dışarıda kalması gereken levazımatı çıkarırlar. Yolda iken tembihledikleri paça veya işkembe çorbaları gelir onlar iştahla kaşıklanırken, kimi simitçi fırınından aldığı sıcacık yağlısına yumulur çayını içerken...

Çıraklar hep kendi çocuklarıdır.Yaz tatilinde de olsa,okul zamanlarında da olsa bu hep böyledir.Hem baba kim için çalışırmış,onlar da yardım edecek etmek zorunda.Genel mantık böyledir.Ucuz, masrafsız hazır işçi, el ulağı..

Düvenci güzden kerestesini alıp biçtirdiği dağ gibi yığılı ham düvenleri yan yana alıştırmak, taşlarını çakacağı diş yerlerinin özel iskarpine ile açılmasını sağlamak için kalfa çalıştırırken kendisi de biçimsiz taşları çakılır hale getirmeye uğraşırdı.Gön derisinden önlüğünün altındaki sol dizinde yine özel çekiçleri ile formatına uygun hale getirdiği taşları, yenilerinin ve tamire gelen düvenlerin eski taşlardan temizlettiği yuvalarına çakarak onları nakış gibi işlerdi.
Zaten küçük olan çarşının orta yerine yakılan ateşte, sacayağı üzerindeki teneke kabında kara sakız eritilir, usta arkasında eli ayağı yanmak pahasına oğlu veya kalfası tarafından tutulan işlenmiş düvene, fokurdayan karasakıza kepçesini bandırıp sonra ateşe tutarak alev alev düvene boca eder. Tutucusu da düveni bir sağa,bir sola sallayarak düvende alevi ile süzülüp gezinen sakızı söndürürdü.Ortalık sakız ve is kokusu ile birlikte dumana boğulurdu.

Hayvan gübrelerinden oluşan ve kap içinde harç haline getirilen biraz katı biraz sulu mayi yeni düvenlerin ön ve arka kısımlarına birer karışlık ölçü ile mala yardımıyla sıvanır bu çatlamayı önlemek için yapılırdı.Ortalığı gübre kokusu sarardı.

Bitişik marangoz dükkanı planya,şerit, torna ve mengenesinin iliştirildiği kalın kalaslı bir çalışma tezgahından ibaret iri hacimli demirbaşların ancak sığdığı kalan yerlerinde zaten yarısını talaş ve artık parçaların biriktirildiği odunluk işgal ederdi.

Yeni at arabası,tamirleri,Arabalara koşulan atların boyunlarına geçirilen ve hayvanın arabaları çeken kollarla irtibatını sağlayan, saraç ustalarının işlediği hamutun ağacı yapılırdı.

Kahve sandalyesi,tahta masa,tel dolabı,sofra tahtası,ağaç tırmık imalatları da araya sıkıştırılan işlerdi.
Tamir zordu,o tekerleri sağlam parçalarına zarar vermeden dağıtmak, arabanın değişecek parçalarını sökmek için demir aksamlarından ayrıştırmak kolay değildi. Sıkılı ve paslı somunlar henüz çocuk yaşta oğlu tarafından açılmaya çalışılır, somundan kurtulan anahtarı tutan körpe el ağacın köşelerine çarpar parmak eklemlerinin üstü yara bere içinde kalır,can acısı da caba olurdu.

Tekerlerin merkezindeki top denilen parça, oldukça sağlam olan karaağaçtan yapılırdı. Tornada çekilip şekil verildikten sonra parmakların çakılacağı delikleri açılır iskarpine ile düzeltilip tesviye edilirdi.

İki çubuğun dört ucuna eğreti geçirilip ortada kalan aralıktan elle tutulup kaldırılarak ustanın oğlu ile işlenirken çatlamasını önleyecek çember halkaların geçirilmesi için yokuşu da olan oldukça uzak sayılacak yerdeki demirci ustasına gönderilirdi.

Sıkı mı çabuk gidip gelmemek.Yere su dökülür kurumadan gel diye de korku salınırdı peşin peşin O zavallı da, yokuşta bozulan denge yüzünden çubuklardan kurtulan ve sağa sola kaçışan topları defalarca bir araya getirir, adrese götürene kadar da omuzlardan parmak uçlarına kadar bütün eklemlerine kramplar girerdi.

Yorgun düşmesine rağmen koşarak gelir,gelir gelmez de dinlenmeden yine bir işin ucundan tutturulurdu.Hamut ağaçlarını şeritte biçmek deliklerini planyanın matkabında delmek sonra da ustanın keserle aynı numaradakileri birbirine simetrik alıştırdıklarının içini törpülemek, dışını rendelemek, kertikleyip bağlamak ona yüklenen görevlerdi.

Arada bir elini hızarda, planyada kestirdiği olurdu. Epeyce bir mesafede olan hastaneye koşarken düşen kan damlaları kızıl bir gül gibi açılırdı yerlerde. Güzergahını işaretlerdi sanki dikişli, pansumanlı, sargılanmış elle dönüp geleceği adresin..

02 Şubat 2012 5-6 dakika 15 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (3)
  • 12 yıl önce

    Güzel,tatlı telaşlar,güç şartlar altında olsa bile...

    Çoğunlukla sabah erken çıkarım yürümek ve sabahın hareketini görmek için,dükkanını açanlar,önlerini süpürüp temizleyenler,merhabalaşanlar,gevrek,çay hoşlukları içime ılıklık yayılır,eskisi gibi olmasa da bunlar yaşanıyor Hayrettin Bey...

    Meslekler farklı belki...

    Eski meslekler unutulmasın..

    Sevgi ve selamlar..

  • 12 yıl önce

    ..sade anlatımın içinde yaşayan eski bir çarşının tüm dokusunu eylemlerini ve kokusunu hissettirme güçlü çabaları seziliyordu yazarın edebi kaleminde ve cidden başarıyordu bunu..teşekkürler hayrettin bey tebrikler...

  • 12 yıl önce

    çok güzel bir yaşam hikayesi, saf tertemiz hayatlar vardı.

    saygılar selamlar