Gecekondu

Nasıl tütüyor burnumda yıkılan gecekondumuzun o demir parmaklı küçük kapısı...
İstimlak edileceği gün içime düşen heyecan ve korkunun bugünlerde yine aynısını duyuyor olmam bir vefanın hatıranın değer kıymet özelliği olmalı o sevimli sıcak mavi ince demir parmaklı kapıyı açarak giriyorsunuz bahçeye kapı açıldığında iki elma bir kiraz bir ayva bir kayısı ve üç çam ağacı sizi karşılıyordu özellikle kiraz ağacının kırmızı ve sarı taneleri insanı büyülüyor bahar mevsimin yemyeşil yaprakların içinde bu şirin ve mini bahçeye bu kadar düzenli hoş görüntünün bu bahçe kapısıyla hemen rastlaşmanız sizi etkiliyor tarifsiz huzur ve ince bir mutluluk hissetmeniz kaçınılmaz oluyordu..

Sağlam yapılı iyi ustalar elinden çıkmış gecekondumuzun çatı pervazlarında kuş yuvaları ve her yıl aynı yuvanın aynı sahipleri ayrı bir zenginlik katıyordu daha sonra kırlangıç yuvası olduğunu öğrendiğim iki yuvanın şekli ve inşası dünyanın en ilginç en harika olayı gibi görmüştüm hiç taranmamış saçlar gibi duran kuş yuvalarının ağaçlar arasındaki görünümleri bahar mevsimin bendeki biricik sevimli doğal güzellikleriydi tüm yorgunluğumu alırdı dinlenmek için kaçıp sığınılacak cennetten bir köşe gibiydi evimizin bahçe içindeki küçük dünyası ayrıca bahçedeki küçük yuvarlak masada okunmaya hazır kitap ve dergiler iki tahta iskemle her zaman hazır beklerdi arka bahçede zaman zaman ev hanesinin tüm fertlerini omuz omuza yan yana getirdiği duvara yaslı vaziyetteki uzun bir bank çektirdiğimiz fotoğrafların yeriydi hafta sonları şehirden gelen tanıdık tanımadık ziyaretçilerin hiç ayrılmak istemedikleri şipşirin bir mekandı akşamın yangınlaştırdığı ortamında serin bahar rüzgarın çay içmeye insanı hazırlayan kokusu bahçenin ve mevsimin kokuları ile ne güzel anılar yaşatmıştı şimdi düşünüyorum da nasıl da bir özlem duymaktayım ne tuhaf değil mi ? en modern gelişmiş bir şehrin en mütena semtlerinden birinde kaldığım halde çok insanın İstanbul gibi bir şehri sahile yakın bir semtte oturmayı hayal ettiği bir demde benim bir gecekondu evini hasretle dile getirmem ...

Sahi insan neden eskiye özlem duyar gibi olur neden kaçar gibidir bugününden ve neden taşlı-tozlu-balçıklı-bakımsız ? derme çatma mahallelerde oturmak gibi bir paradoksu sever hale gelir düzenli temiz teknik donanımlı evler gökdelenler katlar içinde yaşamak varken .Şu modern hayatın ve dayatmaların tacizi altında bunalan insan için çok değişik ve tılsımlı bir hayat olmalı şu anlatmaya çalıştığım hiç eskimeyen taze hatıranın ..

Şimdi nerede görsem bahçesiyle içinde ağaçların arasında kalmış bir kenar mahalle evi cız eder bir yanım belki bu yüzdendir bahçedeki kedilere olan sevgim neredeyse yazarı bir kedi olan bir kitabın sayfalarını okuyor gibi oluyorum gezindikçe hissettiklerim ve duygulanan ruhum ve ıslak gözlerimle ..

Sabah ezanları sonrası güneş doğuncaya kadar başımı uzattığım pencereden seyre koyulduğum bahçenin görünümünden yıllar öncesine uzanan çocukluk gençlik yıllarımın evi gecekondumuzu hatırladım rahmetli babamın ayak seslerini bahçe içinde gezinmelerini ve ağaçlarla toprak ile olan meşguliyetlerini kontrollerini hatırladım gecekondumuzun yerinde şimdi çok katlı bir iş merkezi yükseldiğini öğrendim ankara'nın en işlek ve kavşak yeri olduğunu biliyorum şimdiki aşti olarak bildiğimiz terminal binasının yanı başındaki gecekondu mahallesinin büyük bir kısmı istimlak hali ile yine görülmeye değer bulacağım ilk ziyaret edeceğim yerler arasında..

Sabah sabah kendimi düşüncelere attığım bu nostaljik duygu seliyle gün boyu yaşayacağımı düşünüyorum...

30 Temmuz 2011 3-4 dakika 44 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar