Giden
8 yıl sonra onu öylece görmek büyük mutluluk vermişti bana. onunla hiç konuşmamıştım. bana hiçbir şeyi hatırlatmıyor ve hiçbir his uyandırmıyordu içimde. yine de mutlu olmuştum. sebebini bilmiyorum. onun bir yerlerde var olduğunu bilmek mutluluğumun kaynağıydı belki de. ona karşı ne hissediyorum? aşk mı? sevgi mi? hayır hayır... bu daha yüce birşey. hiç konuşmadığın bir insanla mutlu olabiliyorsan bu aşk değildir. var olduğunu bilmek yetiyordu. böyle bir hissi daha önce yaşamamıştım ama bana birden tanrıyı hatırlattı. oradaydı, vardı ama duyamıyordum.
neden unutmamıştım onu? neden görünce kalp atışlarım hızlanmıştı? aşık değildim. bir şey vardı beni ona çeken. kaderim onun ellerindeymiş gibiydi. onun yanında olmam gerekiyordu. fakat onunla konuşabileceğim bir bahane dahi bulamamıştım. konuşmalıydım. sesini duymalıydım, tüylerim ürpermeli, kekelemeliydim. korkuyorum sanırım. beni tanımasından korkuyorum. bir daha onu görürsem bana bir yabancı gibi değil de bir düşman gibi bakmasından korkuyordum. farkedilmekten korkuyordum. toplumun içine sinip kalmış ve kendini unutturup yalnız kalmayı becerebilmiş birine böyle birşey çok ağır gelirdi. kaldıramazdım. farkedilemezdim. o yüzden susmalıydım. belki bu onunla konuşabilmek için son fırsatımdı ama konuşamazdım. kendimi yalnızlığa şartlandırmıştım. birini sevemezdim. böyle birşey mümkün değildi. fakat gözleri... bu kadar güzel bir kahverengi olamazdı. toprağın kokusunu içimde hissedebiliyordum. toprak kokuyordu birden kaldırım.
İşte önümden geçti gitti. bu teninin kokusu olmalıydı. bu akasyaydı. en sevdiğim kokuydu. gözlerimi kapattım ve öylece durdum. beni geçip gitmişti. gözlerimi açtım arkasından baktım uzaklaşıyordu. hiçbir yere sapmadan dimdik yürüdü. arkasından gitmeli kolundan tutmalı bir şeyler söylemeliydim. koştum. bir iki metre önüne geçtim. yüzümü ona çevirdim. gülümsedim. gülümsedi. gitti. konuşamamıştım işte. önümden kaderim, geleceğim geçmişti belki ama konuşamamıştım. hala gülümsüyordum. arkasından baktım bağırmak için ağzımı açtım. sonra vazgeçtim. konuşamazdım, sustum ve gitti.
Nazım kardeş, önce iyi bir imla kılavuzu edinmen lazım söyleyeyim. Eğer ben bir Türkçe Öğretmeni olsam yazdığın bu öyküye not dahi vermem. Nokta koymuşsun yine küçük harf ile devam etmişsin yani çok mu zor imla kurallarına uyarak yazı yazmak. Öykünde bir tane BÜYÜK HARF yok böyle yazı olur mu biraz daha dikkatli yaz.👎
büyük harf küçük harf o kadar önemli değil benm için. yazının içeriği hakkında gelecek yorumlara bakmaya çalışıyorum. imla kurallarını ben de biliyorum fakat uymak istemedim. yazı iyiyse sorun yok benim için. gerisi teferruat :)
Bu ne demek şimdi ''imla kurallarına uymak istemedim'' Nerede görülmüş noktadan sonra KÜÇÜK HARF ile başlandığı. Her hangi bir yerde, böyle bir cümle kurarsan sana gülerler. Sen bizim burada dalga geçtiğimizi filan mı zannediyorsun yoksa ?👎