Git
Sisli bir bahar akşamıydı, yine dışardaki sis gibi içimde sisli ve kararmış bir vaziyetde dalgın dalgın yürüyordum...Sigaradan çekdigim her nefesde agzımdan çıkan duman sislerin arasında kaybolup gidiyordu...Aynı senin gibi içimde oldugunu bildigim halde yok olmana engel olamadıgım gibi,sigaranın dumanıda o koyu sislerin arasında sanki hiç olmamış,sanki hiç yokmuş gibi kayboluyordu...Varlıgını bildigim halde,göremiyordum...Bu dalgınlık ve bu düşünceyle ayaklarım beni ormana dogru götürüyordu,aslında gidip gitmemek arasında bocalıyordum...Çünkü ne zaman ormana gitsem,hayalin hep yanımda oluyor,oluyor ama sigaranın dumanı gibi görüyor fakat tutamıyordum..Bu yüzdende oraya gitmeyi istemiyordum...Ama dedigim gibi ayaklarım beni oraya sürüklüyor ve ayaklarıma engel olamıyordum...Aynı gönlüme söz geçiremedigim gibi ayaklarımada söz geçiremedim...Gidip gitmeme kararını veremeden bakdımki ormanın kıyısındayım,gelmişim bile...İçimde bir ürpertiyle birlikde ormana girdim,agır ve yavaş adımlarla ormanın derinliklerine dogru yürümeye başladım...Her bu ormana girdigimde göz yaşlarıma hakim olamıyordum ve gözlerimden yanaklarıma,oradanda çeneme dogru yaşlar akmaya başlamışdı bile... Aslında göz yaşlarımıda sana benzetiyorum...Çünkü göz yaşlarım yanaklarımdan aşagıya akarak yerdeki çiçeklerin üstüne damlıyor,sense gözlerimden içeriye kalbime dogru akıp,kalbimde sana ait gönül bahçemdeki çiçeklerin dibine damlıyorsun...Her damlamanda o rengarenk çiçekler dahada canlanıyor hemde hiç solmamacasına...Nerdeyse artık sisden önümü göremez bir hale gelmişdim...İçimde yine o tatlı ürperti ve hafif bir titremeyle birlikde yürümeye devam ediyordum...O esnada önümde yüksekçe bir karartı gördüm...Yavaşca o karartıya dogru yaklaşmaya başladım,iyice yaklaşdıgımda o karartı dahada büyümüş ve sanki bir dag olmuşdu...Kafamı kaldırıp bakdıgımda sisden belli belirsiz bu karartının yüksekçe bir kayalık oldugunu fark ettim...Kayalıgın bir tarafı çıkılması imkansız gibi görünüyordu...Aynı sana ulaşılması gibi, zordu...Bende yavaşca kayalıgın etrafından dolanmaya başladım,bakdım kayalıgın üstüne çıkılabilecek bir yol var ve tereddüt etmeden tırmanmaya başladım...Aynı sana ulaşılması için olan yol gibi(senin kapatdıgın yol)...Fakat sis rahatça çıkmamı engelliyor ve ayaklarım arada otlara yada ufak taşlara takılıyor düşecek gibi oluyordum,arada dizlerimin üstüne düşsemde yinede tırmanıyordum...Aradan 1veya 2 saat kadar geçdiki ben nihayet kayalıgın ucuna gelmişdim...Gözlerime inanamadım,az önce sisden önümü bile göremedigim o kütle adeta bir bulut olmuş ve ayaklarımın altına inmişdi...Sis agaçları yutmuşdu ama agaçların uç kısımları sis tabakasını adeta delerek el sallarcasına bizde buradayız der gibiydiler...Aynı seninde kalbimi delerek verdigin acı gibi ben buradayım dedigin gibi...Harika bir doga olayıyla başbaşaydım..Bunun tadını çıkarmam lazımdı,çünkü birdaha böyle birşeye tanık olmam çok zordu...Yavaşca bir kayanın üstüne oturdum,sonrada bir sigara yakdım,sigaradan derin bir nefes içime çekdim,aynı seni içime çekdigim gibi...Ama sigarayla senin arandaki fark sigarayı çekdigimde dumanını çıkarabiliyordum...Oysa seni içime bir çekdim birdaha çıkaramadım...Yanlız zehir olarak aynısınız ikinizde yavaş yavaş öldürüyorsunuz...İçime çekdigim sigaranın dumanını yavaşca dışarı bırakdıgımda hafifçe esen rüzgar alıp götürüyordu...Rüzgara ne var bu dumanı alıp götürdügün gibi içimdekinide alıp götürsen dedim,sanki rüzgar ne demek istedigimi anlarcasına yüzüme tatlı bir şekilde vurdu,sanki bana gülümseyerek benden imkansız olan bir şeyi isteme dercesine gülüp geçdi...Bu doga harikası görüntü adeta başımı döndürmüşdü...İçimde tarifi imkansız bir duygu oluşmuşdu...Böyle bir güzellik olabilirmi dedim,sen hariç tabiki sen,başkasın,hatda bambaşkasın...Yer yüzüne inmiş en büyük güzelliksin,zehirli orkide misali...Ama olsun her güzelin bir kusuru vardır...O an sanki yeryüzündeki tek canlı varlık bendim,çünkü dedigim gibi bulutların üstündeydim adeta,bazen üstüne dogru atlamak bile geliyordu içimden...O kadar gerçekdi,o kadar büyüleyiciydi ama bir okadarda tehlikeliydi,gerçek sanıpda bir adım atsam üstüne çıkıcam diye kendimi uçurumun dibinde bulabilirdim...Bu güzellikde aynı senin gibi tehlikeliydi,buna inanıp adım atsam uçurumun dibine düşerim,sana güvenip adımımı atsam dipsiz bir boşluga düşerim...Ama olsun sana deger,karınca misali en azından o yolda ölmek güzel.
Bu güzel ortam beni ansızın hayaller alemine alıp götürmüşdü...O sisden bulutların üzerindeyiz,hadi sende gözlerini kapat,kapat ve bizim şarkımızı dinle,bak ne güzel çalıyor,sende duyuyorsun degilmi...Neden bana öyle bakıyorsun,şuan çalan şarkıyı duymuyormusun...Evet haklısın, sen nasıl duyacaksın,sen hiç benim seni sevdigim gibi, sevmedinki,sen o şarkı her çaldıgında gözlerimin içerisine bakarak,o şarkıya eşlik etmedinki...Neyse şarkıya ben eşlik ederim,sende bana uyarsın,hadi sımsıkı sarıl bana,hiç ayrılmamacasına sarıl,hiç kopmamacasına sarıl...İşde hayat bu,işde mutluluk bu,her nekadar bu çalan şarkı sana yabancı gelsede,arada bir ayagıma bassanda,önemli degil,yanımdasınya,benimlesinya işde buda bana yeter...ALLAH'ım buan hiç bitmesin,saatlerce,günlerce sürsün...Ne oldu neden öyle şaşkın şaşkın bakıyorsun,omu,korkma o hep yanımızdaydı aslında,demek sen yeni gördün...O benim orman perim,herzaman benim yanımdadır...Beni gerçekden anlayan,derdimi benimle paylaşan,iyi günümde oldugu gibi kötü günlerimdede hep yanımda olan,orman perim...Evet sana çok benziyor,tabiiki benziyecek,aşkım bilmiyormusun sen yokken sensizken benim hayallerimde canlandırdıgım ve göz yaşlarımla can verdigim orman perim oldugunu...Zaten sen o sun,tabiiki sana benziyecek,çünkü o senin kalbinin derinliklerinde olan ve gerçek aşkı gerçek sevgiyi bana yaşatansın...sen az sonra beni o bulutların üstünde yanlız başıma bırakıp gidiceksin,az önce dans ederken ayaklarıma basdıgın gibi,kalbimede basıp gideceksin,beni ölüme terk edeceksin,işde orman perim onun için geldi,benim ölmemem için sen bırakdıgında ellerimden tutmak için geldi....Ama o an azda olsa mutlulugu doyasıya yaşayabilmem için bana eşlik ediyor...O senin bırakıp gidecegini çok iyi biliyor...Çünkü o senin kalbinde iyi olan tekyerin ve oda artık benimle...Sen az sonra içindeki tüm kötülüklerle gideceksin ama o kalacak benimle...Neden şimdi ellerimi bırakıyorsun,biliyorsun bırakdıgın anda ben bu boşlukdan aşagıya düşücem ve kalbimle birlikde paramparça olucam...Neyse git hadi ardına bile bakma,nasılsa gideceksin,git nasıl düşdügümü görme,nasıl öldügümü bilme gitt hadi artık git...Hayallerimi aldın ama perimi alamıyacaksın benden,kalbindeki iyi kalan yeri alamıyacaksın benden,hadi sen git bak perim ellerimi tutdu bile...Seni içindeki karamsarlıklarla,seni yüzündeki riyakarlıklarınla başbaşa bırakıyorum...Hadi lütfen git artık git!!!!!
Artık kalbimi kapatıyorum tüm aşklara,kalbimi kapatıyorum tüm riyakarlara,sevin,kendinle ögün,istersen dahada beter yapsaydım keşke,diye dövün...Ama ne olursun git artık git...Beni ayaklarımın altına batan,yere düşdügümde tüm vucudumu paramparça yapan kalbimin kırık parçalarıyla başbaşa bırak ve git artık hadi gitttt....
Bak işde rüzgar çıkdı...Bak bulutları dagıttı...O bembayaz bulutların gitmesiyle beraber hayatın acı yüzü yine ortaya çıkdı...Aynı senin gibi bir anlık mutluluk verdi,yine aynı senin gibi beni acılara hayatın kalleşligiyle,riyakarlıgıyla başbaşa bırakdı...Hadi bebegim git artık gittttt.....Ardına bile bakmadan gitttttt.......
...