gitme ne olur.

Ah! Yine öksürdü. Canım Bal gözlü kocam hiç bu kadar yakından görmemiştim gözlerini, neden gizledin o kadar yıl sanki. Nede güzelmiş kocaman gözleri, bir tanem biliyormusun, bu gün işten sevk almak için gittiğimde müdür yine sorun çıkardı. Oysa senin için sevk aldığımı ve beyninde lanet olası bir timör olduğunu biliyor, biliyor ama insafsızlık yapıyor işte, hastalığın süresince seninle birbirimize ne kadar uzak kaldığımızı anladım. İçim cız etti. Ama olsun dedim. Şimdi hasta olsan da benimsin artık. O incecik ellerin koskocaman gözlerin sen benimsin ya artık. Biliyorum sürekli yattığın için sırtın yara oldu. Ama zeytinyağı çok iyi geliyormuş. Sürünce bir şeyciğin kalmayacak.
Ah! Hüseyinim, meleğim, canım, dün içeriği girdiğimde bana ?seni seviyormuşum? dedinya ben de sana kim söyletti. Hüseyin dedimde sen kızımızı gösterdin. Peki Hüseyin beni seviyormusun dediğimde, yarın söyleyeceğim dedin ve her gün bir yarın çıktı ağzından, yok hayır küsmedim. Sen iyileşince diyeceksin biliyorum.
Her gece nefesini dinliyorum. Ne bileyim. Benimki korku galiba, sonra yanına girip sırtına sımsıkı sarılıp uyuyorum. Koca göbeğin nasıl da erimiş yüzyirmi kilo idin, şimdi ise 60 gibisin, iyileşince yine aynı yüz yirmi kiloluk bir doksanlık koca çınar olacaksın, canım, yarın doktor günümüz umarım iyi şeyler söyler. Korkuyorum biliyormusun, çünkü bir iki haftadır kusuyorsun ve krizlerin sıklaştı. Allahım yardım et ne olur. Hüseyin'im, canımın içi, doktor bence yanıldı. Sen iyi olacaksın ben de kızlar da oğlanlar da biliyoruz. Beyninde yeni timürler çıkmış, canım yandı. Niye böyle direk söylerlerki, yanılmış olamazlarmı, kusmaların krizlerin bu yüzdenmiş ve sıklaşacakmış ama korkma, kemoterapiye başlayacağız önümüzdeki Salı, hemşirenin biri bugün kendisine iğne vurduğu için teşekkür ederken, aaa.... Ben sizi hatırladım dedi. Siz eşine çok iyi davranan bayansınız. Ama ben sana her zaman böyle davrandım. Değil mi Hüseyin'in. Canım birtanem ne güzel kaşların var. Ne de güzel yakışıyor o koskocaman gözlerine, bu gün kandil, kızlar ellerine dua kitaplarını almışlar ve senin için dua edip namaz kılıyorlar. Ah! O küçük yüreklerine neleri sığdırıyorlar. Bir bilsen, Berke de her gün senin için dua edip namaz kılıyor. Canım yavrum, daha on iki yaşında sensiz kalmaktan çok korkuyor. Hüseyin'im ben de çok korkuyorum nefesini ve iniltilerini duyamamaktan, seni görememekten, altını değişmekten bile mutlu olurken ben....
Canım dün Melisa'ya öğretmeni yıllık ödev vermiş ve birkaç konu sıralamış, konuların içinde kanser varmış. Melisa ben kanser konusunu alabilirmiyim demiş. Benim babam beyin kanseri bu konuda bilgim var ve bir çok bilgi de edinebilirim demiş. Öğretmeni bu senin için zor olmazmı, ölümcül bir hastalık demiş. Melisa şaşkınlıkla uzunca bir süre ağlamaya başlamış. Neden ağladın kızım dedim. Anneciğim ben hastalığın ölüm boyutunu hiç düşünmemiştim ki dedi.
Tabiî ki ölmeyecek baban bizim sevgimiz onu yaşatacak. Canım annen aradı bugün. Rüyasında seni görmüş. Hüseyin yürüyordu. Konuşuyordu dedi. Peki yürüyor mu, konuyor mu dedi. Ne deseydim bilmiyorum ki. Ne demeliyim. İnşallah, inşallah Allahım emanetine iyi bakmaya çalışıyorum. Ne olur senden hiçbir şeyin karşılığını istemezken şimdi eşimin can yoldaşımın sağlığını istiyorum. Ne olur yardım et Allahım.
Üzülme bir tanem kemoterapiye cevap vermiyorsun diye artık eve götürün dediler. Boş konuşuyorlar işte. Umut her zaman var derdin. Biz de umuda sarıldık seninle dayan bir tanem dayan ki gücüm artsın, Tarık'lar geldi. Buket geldi. Alper'de geldi. Bir tek Alper'i seviyormuşsun anladım. Alper amca, amcacığım, seni çok özledim deyip anlını öpünce, ılık ılık yaşlar boşaldı gözlerinden, üç ay sonra ilk defa konuştun, tutuk tutuk ?amcalar sevsin seni? dedin, canım yarim, beni bile yanındayken ilk kez ağlattın. Seni çok seviyorum. Güzel günler çabucak geçti ve Tarık'lar gitti. Yine biz bize kaldık. İşe gittiğimde aklım hep sende kalıyor diye ağabeyimi getirdim yanıma, bir şey olduğunda yanında biri olsun diye, bir şey olduğunda derken de kriz, kusma gibi yoksa.....ne olacak ben de boş boğaz oldum işte. Neyse şimdi traş zamanı sakalların çok uzadı. Traş olunca ne kadar yakışıklı olduğunu bir bilsen meleğim, sana neden aşık olduğumu anlardın. Ayaklarını gıdıklıyorum çünkü hep uyuyorsun, ben de tepkini ölçmeye çalışıyorum. İyi de ediyorum. Hoşuna gidiyor. Hoşuna giden bir şey daha var. Yüzünü elimin dışı ile okşamam. Ben hep varım bir tanem yeter ki sen uzandığım yerde ol. Koca yürekli sevgilim benim. Bugün sevk almak ve hastaneden sevk yaptırmak için gittiğimde doktora senin durumun hakkında bilgi verince ah! Dedi. Sizin işiniz çok zor. Çok zor bir hastanız var. Nasıl kalkabiliyorsunuz üstesinden. Dediğinde gözyaşlarına boğuldum tıkandım. Konuşamadım. Hiç böyle bir tepki almamıştım. Ya da zorluğunu biliyordum da kimse beni anlayamamıştı. Melisa'yı şimdi daha iyi anlıyorum. İnsan kocaman bir alevin kalbini yaktığını hissediyor. Artık karanlıktan ve yalnızlıktan korkar oldum. Dün gece uyandım ve elektriğin olmadığını görünce avazım çıktığı kadar bağırmışım. Senin iniltilerin beni kendime getirdi. Korkularım su üstüne çıkmaya başladı. Çocuklar etkilenmese bari, doktorlarla görüştüm. Ne yapabiliriz dedim. Çünkü eşim sürekli inliyor. Morfin gibi bir ağrı kesici önerdiler. Sayende hemşire oldum. İğneyi yapınca rahatlıyor gibisin ama ancak beş on saat sürüyor etkisi, günde iki tane yapmam gerekiyor. Acı çekiyorsun, elimden gelse alırım acını, canım, canımın içi ömrüm, bu gün iyice kötüledin, iki kriz üst üste, dayan koca gözlüm, balım, canım, dayan gücüm artsın, dizlerim tutsun dayan, bana sizinkileri aramamı söylediler. Her an kötü şeyler olabilirmiş diye, ben nasıl diyebilirim. Nasıl dayanırım. Can, can, canan derdinya hani, aradım Buket'i her an kötü bir haber verebilirim dedim. O da hemen geleceğiz dedi. Hüseyin'im sağ elin şişmiş ve morarmış, boncuk boncuk da terlemiş, acaba neden Allahım doktoru mu arasam, nefesin göğsünde sanki kısık kısık, doktoru aradım, ambülans çağırmamı söyledi. Neler oluyor yarabbim. Hüseyin, Hüseyin gözlerini açtın inanamıyorum. Uzun zamandır ilk defa uzun uzun gözlerini açtın. Hüseyin niye böyle kısık kısık nefes alıyorsun, ilk nefesinden on saniye geçti. Hah yine aldın, ne olur nefes al. Kocaman gözlerini neden iyice açtın tavana diktin, gitme, gitme, Hüseyin ölme kocaman gözlü sevgilim. Beni terk etme. Gitme. Ölme...

06 Ekim 2008 6-7 dakika 5 öyküsü var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (11)
  • 15 yıl önce

    İçim, içim işte...

  • cok farklı bır uslup.sizı tanımıyorum ama bunu ancak yasamıs olan ya da çevresındekı olaydan etkılenmıs bırı yazabılır diye düsünüyorum.nsıl bır sevgidır bu duru sıcacık ic ısıtıcı... ben de farklı duygular uyandırdın,begendım hıkayenı,

    hıkayelerınin devamını dılerım.

  • 15 yıl önce

    ellbetteki ancak yaşayan biri yazabilir ...ben hazal buket karadağ

  • 15 yıl önce

    O kadar güzel yazmışsınız ki sanki bir adım ötemde yaşanmış bütün bunlar gibi hissettim .. 😥😥😥 Bunları yaşamış olmamanızı umut ediyorum.. Bu acıyı Yaşayanlara sabır versin rabbim.

  • 15 yıl önce

    hazalcım:) harika olmuş:)başarılarının devamını diliyorum...