Guguklu Saat

Geçmişteki kareler hayat albümünün fotoğraflarıydı.
Paylaşmıştı bunlardan birini çok sevdiği can dostlarıyla.
Bir gün evlerine ' muhakkak gel, bekliyoruz ' diye bir ısrarlı davet.
Yürekte biraz merak biraz heyecanla gidildi dostların yuvasına. Herkes bir anda salonda toplandı ve kocaman bir kutu kondu önüne , kocaman bir hediye kutusuydu.Doğum günü filan değildi, neyin kutlamasıydı, nerden çıkmıştı bu hediye.' Lütfen aç ' dedi gönül dostları gülümseyen bakışlarla.Şaşkın ve heyecan dolu bakışlarla açtı kutuyu.Tutamadı kendini yanaklarından süzülüverdi mutluluk gözyaşları.Hayatında aldığı en anlamlı hediyeydi.O kadar mutluydu ki , sarıldı gönül dostlarına ve işte o fotoğraf karesi çıkıverdi hayat albümünden dışarı.
Eline aldığında kutudan çıkan hayalini, bir de ne görsün!
Seyret dedi yüreği ;
Sessizce açılıyor demir kapısı bahçenin .Çalıyor kapıyı yarı ürkek yarı endişeli .Fark edince kapının aralık olduğunu usulcacık giriyor içeri.Hemen sağa dönüyor salona. İçinde bir şömine kırmızı tuğlalardan örülmüş.
Farketmemek ne mümkün;
İşte tam orada asılı duruyor. Hayranlıkla bakıyor.Simsiyah gözlerini kırpmadan uzun kirpikleriyle.Truvakar kollu kısacık siyah beyaz pötikareli bir elbisenin içinde ,saçları arkadan tepeden toplanmış, elbisesinin aynısından bir kurdela ile .Açık kalan saçları düşmüş o minicik omuzlarının üstüne lüle lüle .Ayaklarında siyah fiyonklu pabuçları ,kenarı incecik dantelalı beyaz soket çorapları.
Bekliyor sessiz ve meraklı ama bir o kadar da ürkek .Elleri arkasında , parmakları birbirleriyle konuşuyor.
' Sakın yaklaşma daha fazla , sakın dokunma kozalaklarının bir tanesine bile.' Pür dikkat beklerken duvarda asılı o büyülü saatin akreple yelkovanının buluşma anını, heyecandan nefesi durmuş , beklemeye devam ediyor.Ne zaman sarılsalar birbirlerine, neşeleniyor ortalık, yankılanıyor ,çıkıyor guguk kuşu,başlıyor şakır şakır ötmeye :
'gugukkk,gugukkk,gugukkkk '
Duyun sesimi diye yankılanıyor dört bir tarafı evin, işte tam o anda ,zaman duruyor.Yüzünde tadına doyum olmayan bir gülümsemeyle.Sabırla beklemenin ödülü ,sonunda geldi diye.Yüreği küt küt atıyor, heyecandan ölesiye.Kaç kere sarılmak isterlerse akreple yelkovan birbirlerine o kadar kez şakıyor guguk kuşu.Sonra kapanıyor penceresi,guguk kuşu uykuya dalıyor.Ta ki buluşma vakti gelene dek.' Biter mi bu bekleyiş, biter mi bu yürek çarpıntısı' diye düşünürken ;
bitiyor , jaluzilerin arasından sızan ışık gözlerini kamaştırıyor.
Birden annesinin sesini duyuyor.
Gitme vakti gelmiş.'Hoşçakal ' diyor .
'Hoşçakal guguklu saat'
'Hoşçakal guguklu kuş'
'Hoşçakal akreple yelkovan'
'Hoşçakal minik kız'
'Hoşçakal çocukluğum '
'Hoşçakal. '
'Beğendin mi? ' sorusuyla gerçek dünyaya tekrar geldiğinde,
Elinde tuttuğunun ,hayal olmaktan çıkıp , taaa çocukluk yıllarından yolculuk ederek gelmiş , ona bakan bir gerçek olduğunu gördü.Artık fotoğraf karesi yaşanılır hale gelmişti.
Ne güzel bir kare kazandırmıştı gelirken ona.Mutluluğun fotoğrafını çekip vermişlerdi eline.Hemde en anlamlı duyguları yükleyerek.Küçük bir kız çocuğunun hayalini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşarken gönül dostları , elinde tuttuğu guguklu saati daha da bir değer kazanmıştı onun için .Çünkü içine yüreklerini koymuşlardı .Onun mutluluğuyla gülümseyen kalplerle birlikte canlanmıştı guguk kuşu bir genç kadının elinde pır pır eden küçük kız yüreğiyle.
Aynur Ateş Aydın 2018

19 Temmuz 2018 3-4 dakika 4 öyküsü var.
Yorumlar