Gülen Tayın Zaferi

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde hayvanların neşeyle yaşadığı ormanın birinde bir at ailesi de varmış.
Anne atın adı Uçan Kanat, baba atın ise Beyaz İnci'ymiş. Ancak bir zamanların en hızlı atları olan bu anne babanın tayları hiç mi hiç kendilerine çekmemiş. Tayın yüzü hep gülümsediği için anne baba ona Gülen Tay adını vermişler.
Bu Gülen Tay'ın bacakları çok ince, gövdesi de zayıfmış. Uçan Kanat ve Beyaz İnci bir türlü Gülen Tay'ın bacaklarını güçlendirememişler. Yavrularını böyle zayıf olarak her görüşlerinde çok üzülüyorlarmış.
Gülen Tay'ın yaşıtları kırlarda hoplaya zıplaya, oradan oraya koşarken, o ağır aksak yürüyormuş. Nerdeyse ormanın en yavaş hayvanı olan Sert Kabuk isimli kaplumbağası bile onunla yarışacakmış.
Ama Sert Kabuk, Gülen Tay'ın buna çok üzüldüğünü biliyormuş. Bunun için de ona nasıl yardım edeceğini düşünüp durdu. O sırada kendisinin ormanın en hızlı hayvanlarından Kibirli Tavşan'la yaptığı yarış aklına geldi.
O kendisini beğendiği için yarışa hızlı başlamıştı. Ama biraz sonra rakibini küçük görmüştü. Bunun için de bir ağacın altında dinlenmek için uzanmıştı. Dinleneyim derken uyuyakalmıştı. Sert Kabuk ise küçük bacaklarıyla hiç durmadan yürümüş, yürümüş, yürümüştü. Sonunda bitiş çizgisine varmıştı.
İşte tam o sırada Kibirli Tavşan uykusundan uyanmıştı. Fakat arkadaşının çizgiye çok yakın olduğunu görünce üzülmüştü. Çünkü yarışı kaybettiğini anlamıştı.
Kendini beğenmek yarışı kaybettirmişti. Azimle çalışmak ise yarışı kazandırmıştı. Sert Kabuk bu yarıştan şunu öğrenmişti; Usanmadan çalışmak başarıyı sağlar. Kendini beğenerek çalışmayı bırakmak ise başarıdan alıkoyar.
Bu yarışı ormanda çok anlatılmıştı. Sert Kabuk bu yarıştan aldığı dersle Gülen Tay'a yardım edebileceğini düşündü.
Bu sırada Uçan Kanat ile Beyaz İnci Gülen Tay'ı her gördüklerinde azarlıyorlarmış. Uçan Kanat; 'Hiç annene çekmemişsin. Şu haline bak! Senden bir şey olmaz pısırık şey' diye azarlıyormuş.
Gülen Tay ise 'Ama anne' diyerek kendisini savunmaya çalışmış. Uçan Kanat bu savunmaları sert kişnemelerle susturuyormuş.
Beyaz İnci ise onu teselli etmek istiyormuş. Ancak Uçan Kanat'ın sözü boşa gitmesin diye ses çıkartmıyormuş.
Gülen Tay samandan yatağına her yattığında ağlıyormuş. Güzel gözlerinden kocaman kocaman yaşlar akıyormuş. O da güçlü, hızlı ve başarılı olmaya istiyormuş. Ama nasıl başarılı olacağını bilmiyormuş.
O gece ağlayarak uyumuş. Rüyasında arkadaşlarını görmüş. Hepsi derelerden atlayarak geçiyormuş. Kırlarda tozu toprağa katarak koşuyorlarmış. Kendisi ise yaşlı gözlerle onları seyrediyormuş. Arkadaşlarından birisi onunla alay etmiş: 'Hey Gülen Tay haydi sen de bize katıl. Bizimle yarış' diyormuş. Ama kişnemesi çok alaycıymış.
Gülen Tay bu sözler üzerine içinde bir canlılık hissetmiş. Olduğu yerde zıplamaya başlamış. Bacakları kendisini kaldırıyormuş. Bunu görünce kendisine daha da güvenmiş. Arkadaşlarının olduğu yere hoplaya zıplaya gitmiş. Arkadaşları onu böyle görünce şaşırmışlar.
Gülen Tay onlara; 'Haydi yarış yapalım mı ne dersiniz?' demiş. Yarışı kabul eden arkadaşlarıyla yarış çizgisine gelmişler. Hayvanların hepsi orada toplanmış kendilerini seyrediyormuş.
Sert Kabuk, Beyaz İnci, Uçan Kanat hepsi oradaymış. Filler, zürafalar, aslanlar, ceylanlar merakla onlara bakıyorlarmış. Ağaçların üstündeki şempanzeler, sincaplar yerlerinde zıplayıp duruyorlarmış. Kuşlar ise kanat çırparak Gülen Tay'ı destekliyorlarmış.
Ormanların kralı haykırarak yarışı başlatmış. Arkadaşları ilk önce hızlı çıkmışlar. Gülen Tay geride kalmış. Annesi ve babasını görünce Gülen Tay biraz daha cesaretlenmiş. Bacaklarını ileriye doğru atmaya başlamış. Biraz sonra arkadaşlarına yetişmiş.
Küçük bir dereye vardıklarında annesi gibi birden sanki kanatlı at olmuştu. Derenin üstünden uçarak geçmiş. Arkadaşları ise dereyi koşarak geçtikleri için geride kalmış. Gülen Tay sevinçten uçuyormuş. En önde kendisi varmış. Yarışı birinci bitirmiş.
Ormandaki tüm hayvanlar sevinçle Gülen Tay'ı kutlamışlar. Bu sevinçle yerinde zıplamaya başlamış. Ama biraz sonra yattığı yerden düşünce kendine gelmiş. Tüm sevincini kaybetmiş.
Daha güneş tam ışıklarını ormana göndermiyormuş. Kocaman bir portakal gibi görünüyormuş. Gülen Tay yatağında kalkıp üzüntülü bir şekilde ormanı dolaşmaya başlamış.
Bu sırada kendisi gibi erken kalkan Sert Kabuk'la karşılaşmış. 'Günaydın Sert Kabuk, nasılsın?' demiş. Sert Kabuk ona sevgiyle karşılık vermiş. 'Günaydın Gülen Tay, ben iyiyim. Sen nasılsın?'
Sert Kabuk onun duruşundan üzgün olduğunu anlamış. 'Niçin böyle üzgün duruyorsun Gülen Tay? Bu surat sana yakışmıyor' demiş.
Gülen Tay; 'Ben ormanın en hızlı iki atının yavrusuyum. Ama bir türlü onlar gibi olamıyorum. Buna çok üzülüyorum'
Sert Kabuk; 'Üzülme arkadaşım ben sana yardım edeceğim'
Gülen Tay ormanın en yavaş hayvanının kendisine nasıl yardım edeceğini merak etmiş. O sırada güneşin ışıkları ağaçların arasından ormana sızmaya başlamıştı.
Sert Kabuk; 'Sen hızlı, başarılı ve güçlü olmak istiyor musun?' demiş.
Gülen Tay bunu çok istiyormuş. Arkadaşına bunun nasıl olacağını sormuş. O da başarılı olmanın yollarını söylemeye başlamış.
'İlk önce kahvaltını güzelce yapacaksın. Sütünü içeceksin. Sonra her sabah erkenden gelip benimle çalışacaksın. Yemek vakitlerine dikkat edeceksin. Akşamları erkenden uyuyacaksın. Bedenini dinlendireceksin' demiş.
Gülen Tay; 'Peki bunları yaparsam başarılı olur muyum?' diye sormuş.
Sert Kabuk; 'Tabi bunlardan önce başarılı olmayı isteyeceksin' demiş.
Bu anlaşma üzerine o günden sonra Gülen Tay sütünü içmiş, kahvaltısını güzelce yapmış. Sabahları erkenden Sert Kabuk'la çalışmalara devam etmiş.
Bir gün ormanda bir duyuru yapılmış. Kral Aslan'ın fermanı fillerin uzun hortumlarıyla ormanda yankılanıyormuş. ' Duyduk duymadık demeyin. Nisan ayında taylar arasında geleneksel koşu yarışı yapılacaktır. Yarışa katılacaklar isimlerini hafta sonuna kadar yarış kuruluna yazdıracaktır'
Bunu duyan Gülen Tay ve Sert Kabuk çok sevinmişler. Bu yarış kendisine daha da güç katmış. Gülen Tay bu yarış duyurusunu anne ve babasına haber vermek için sevinçle zıplayarak arkadaşından uzaklaşmış.
Eve varmadan kendisini biraz yorgun hissetmiş. Bunun için de yavaş yavaş eve gitmiş. Onun yine yorgun geldiğini gören anne babası çok üzülmüşler. Ancak yavrularının söylediği söze ilk önce hayret etmişler.
Gülen Tay yarışa katılmak için izin istiyormuş. Anne bu isteğe çok kızmış. 'Ne yani herkesi bize güldürmek için mi yarışa katılacaksın?' diye onu azarlamış. 'Hayır olmaz! Yarışa katılamazsın' demiş.
Gülen Tay babasına bakmış. O da yüzünü çevirmiş. Yarışa katılmak için anne babadan birisinin yazdırması gerekiyormuş. Annesinin bu sözleri onu çok ama çok üzmüş. Oradan ağlayarak uzaklaşmış.
O geceyi düşünerek geçirmiş. Arkadaşı Sert Kabuk'a verdiği sözden dolayı çalışmayı terk etmemiş. Azimle çalışmaya devam etmiş. Kahvaltılarını güzelce yapmış. Sütünü içmiş. Erkenden uyumuş. Gün geçtikçe Gülen Tay güçleniyormuş.
Yine bir sabah erkenden kalkmış. Arkadaşının yanına gitmiş. Sert Kabuk onu gülen gözlerle karşılamış. 'Hoş geldin uçan tay' diye onu övmüş. Çalışmalar başlamış. Gülen Tay arkadaşının dediği gibi nerdeyse uçan tay olmaya başlamıştı. Annesinin sözü üzerine Gülen Tay daha da hırslanmıştı.
Başaracaktı. Başarmalıydı. Başaranlar da kendisi gibiydi. Onlarla mücadele edecek güce ulaşmıştı.
Bu sırada iki arkadaş kendileriniz izleyen bir çift gözden habersizmiş. Bu bir çift göz kocaman açılmış gözlerle onun koşuşunu seyrediyormuş.
Yarış gününe bir gece kalmıştı. Yarışa katılamayacak diye Gülen Tay'ı çok üzülüyormuş. Yalnız başına oturmuş yarışı düşünüyormuş. Cırcır böceklerin sesi, üzerinden atladığı dere kenarından ormana yayılıyormuş.
Birden Gülen Tay irkilmiş. Babası Beyaz İnci karşısında duruyormuş. 'Yavrucuğum'' demiş. 'Bir süredir seni seyrediyorum. Çok üzgün duruyorsun' diye devam etmiş.
'Babacığım' diye konuşmaya başlamış. 'Ben bu yarışa katılmayı çok istiyordum. Ama siz bana hiç güvenmediniz. Yarışta şansımı deneme fırsatı bile vermediniz. Ben yarışa katılmamaktan çok, sizin bana güvenmeyişinize üzülüyorum' demiş.
'Üzülme yavrucuğum! Yarışa katılacaksın'
Bu ses Gülen Tay'ı çok şaşırtmış. Çünkü babasının sesi kadar tanıdık gelmiş. Konuşan annesi Uçan Kanat'mış. Bu sözleri duyunca Gülen Tay bu sefer sevinçten ağlamaya başlamış. Yerinden zıplayarak başını annesine sürmeye, basına sevgi göstermeye başlamış.
'Ama zaman geçti. Nasıl yarışa katılacağız?' demiş.
Babası Beyaz İnci tebessüm ederek karşılık vermiş. 'Sevgili yavrum, bir sabah erkenden kalmıştım. Ormana gittiğini görünce, seni gizlice izlemiştim. Sert Kabuk'la çalışmanı görünce de çok heyecanlanmıştım. Çalışmanı takdir etmiştim.
Ben de sana bir sürpriz yapmak istemiştim. Yarış kuruluna gidip senin adını yazdırmıştım. Böylece geç kalmamış olduk, demiş.
Bu habere çok sevinen Gülen Tay anne babasından izin istemiş. İzin alınca da doğruca Sert Kabuk'un yanına gitmiş. Ona bu müjdeli haberi vermiş. İki arkadaş mutluluktan uçuyorlarmış.
O gece ay ve yıldızlar ışıl ışıl parlıyormuş. Kaplumbağa Gülen Tay'a: 'Haydi bakalım son çalışmayı da yapalım. Yarın senin için büyük bir gün' demiş. Gülen Tay ise: 'Hayır sevgili arkadaşım ikimiz içinde büyük bir gün. Çünkü bu çalışma ikimizin gayreti ile oldu' demiş.
Gülen Tay ay ışığında koşmaya başlamış. Ağaçların arasından rüzgar gibi geçiyormuş. Derelerin üstünden kuş gibi uçuyormuş. Çalışma bittiği zaman Gülen Tay nefes nefes kalmış. Ama kendisini çok iyi hissediyormuş.
O gece Gülen Tay iyice dinlenmiş. Sabah güneş doğmadan kalkmış. Erkenden son bir defa daha yarış alanında çalışma yapmış. Sonra da arkadaşından izin alıp anne ve babasının yanına gitmiş.
Uçan Kanat ile Beyaz İnci meraklı gözlerle onu bekliyorlarmış. Gülen Tay'ı görünce heyecanla bağırmışlar: 'Nerede kaldın bizi merakta bıraktın.'
'Anneciğim, babacığım' demiş Gülen Tay. 'Bu gece arkadaşımla son bir defa daha çalıştık. Başarı isteyenler sonunda pişman olmak istemiyorlarsa, önceden çalışmayı tamamlamalıdır. Biz de başarı istiyoruz. Bunun için çok çalıştık.'
Uçan Kanat: 'Aferin sana Gülen Tay. Başarılı olmak gayret etmelidir. Sen de bu gayret fazlasıyla var. Başaracağına inanıyorum ' demiş.
Annesinin kendisine ilk defa güvendiğine duyan Gülen Tay çok sevinmiş. Şimdi başaracağına daha çok inanmış.
Beyaz İnci: 'Haydi bakalım çabuk gidelim. Yoksa yarışa geç kalacağız. Çalışmalar da boşa gidecek' demiş.
Üçü birlikte yarış alanına doğru koşmaya başlamışlar. Sanki üçü de havada uçuyorlarmış. O kadar hızlı ilerlemişler. Ama yarış alanına yaklaşınca yavaşlamışlar. Kimsenin Gülen Tay'ı böyle görmesini istemiyorlarmış.
Gülen Tay ile alay eden arkadaşları yarış alanında zıplayıp duruyorlarmış. Kral Aslan tahtına oturmuş yarış alanını seyrediyormuş. Yürüyen Bulut adlı kocaman bir fil yarışı başlatmak için bekliyormuş.
Renkli Kanat adlı papağan Yürüyen Bulut'un üstünde yarışmacıları çağırıyormuş. Yarışmacılar bir bir yerlerini almışlar. Sıra Gülen Tay'a gelmiş. Renkli Kanat, Gülen Tay'ın adını söyleyince meydanda bir kahkaha tufanı koptu. Herkes Gülen Tay'ı çelimsiz, sıska ve güçsüz biliyormuş. Yürümekten bile aciz bir tayın yarışa katılamayacağını sanıyorlarmış.
Gülen Tay kahkahalar arasında yarış alanındaki yerini almış. Yürüyen Bulut hortumunu yarışmacılara çevirmiş. Kral Aslan işaret vermiş. Yürüyen bulut hortumundaki suyu yarışmacılara fışkırtarak yarışı başlatmış.
Alanın etrafındakiler yarışı meraklı gözlerle seyretmeye başlamışlar. Ama hiçbiri kötü söz söylemiyormuş. Sadece kendisinin tuttuğu tayı destekliyormuş.
Yarışmacı taylar rüzgar gibi çıkmışlar. Sanki kanatlanmış gibi koşuyorlarmış. Herkesin gözü Gülen Tay'ın üstündeymiş. Kocaman açılmış gözlerle ona bakıyorlarmış. Hiçbiri onun bu kadar hızlı olacağını tahmin etmiyormuş.
Yarışmacı arkadaşları da şaşkın bakışlarıyla onu süzüyorlarmış. Yarışın birinci turunu başa baş bitirmişler. İkinci tura geçerken önlerinde geçmeleri gereken engeller varmış. Geniş bir dere en büyük engelleriymiş.
Uçan Kanat ve Beyaz İnci'nin ağızları açık kalmış. Kendi evlatlarının bu kadar güçlü olduğunu tahmin etmiyorlarmış. Şimdi ikinci sırayı almış. Taylar son sürat en büyük engellerine varmışlar.
Yarışmacılardan bazıları bu geniş dereyi atlayamamış. Yarışmadan elenmişler. Şimdi sadece iki tay kalmış. Birinci sıradaki hızla atlamış. Dereyi geçmiş. Sıra Gülen Tay'a gelmiş. Herkes merak ve heyecanla onu seyrediyorlarmış.
Gülen Tay daha önceki çalışmalarında olduğu gibi derenin genişliğini gözüne kestirmiş. Tam derenin kenarına geldiğinde ön bacaklarını çekip ileriye doğru zıplamış. Şimdi sanki havada uçuyormuş gibi derenin üstünden atlıyormuş.
Birinci sıradaki tay dereyi geçmiş. Gülen Tay ise onun ardından tam derenin kenarına atlamış. Neredeyse ayağı suya batacakmış. Dereyi geçince başını kaldırmış. Başarmanın mutluluğuyla ileriye doğru fırlamış.
Şimdi birinci sıradaki tay ile arasını kapatmaya az kalmış. Öndeki Kara Yele adlı taymış. Kara Yele bitiş çizgisine varmak için son dönemece girmiş. Ama arkadaki Gülen Tay yarışı bırakmaya hiçte niyetli değilmiş. Bacaklarını daha ileriye atmaya başlamış.
Az sonra tam da annesi gibi sanki kanatlarını açıp uçuyormuşçasına hızlanmış. Bitiş çizgisine varmadan Kara Yele'yi geride bırakmış. Gülen Tay yarışı birinci bitirmiş.
Herkes onun adını bağırıyormuş. Ona sevgi gösteriyormuş. Anne ve babası ise sevinçten havalara uçuyormuş. Biraz sonra ödül töreni için dereceye girenler çağırılmış. Gülen Tay birinci, KaraYele ikinci, Uzun Bacak'ta üçüncü sıradaymış.
Kral Aslan gelip madalyalarını tek tek takmış. Hepsine başarılar dilemiş.
Gülen Tay ise kısa bir konuşma yapmış.
Arkadaşlar ben çok güçsüz biri taydım. Ama arkadaşım Sert Kabuk'la azimli bir şekilde çalışarak bu başarıyı elde ettik. Son olarak şunu söyleyeyim:
Başarısız hiçbir tay yoktur. Çalışmayan ve gayret etmeyen tay vardır. Çalışan başarır. Buradan arkadaşım Sert Kabuk'a çok teşekkür ediyorum, demiş.
Anne ve babası ile tüm hayvanlar sevinç içinde onun başarısını kutlamışlar.
Böylece cılız, güçsüz bir tay olan Gülen Tay zafere ulaşmış. Gökten üç elma düşmüş. Birisi azimle çalışanların başına, diğeri yardım edenlerin başına diğeri de bu masalı okuyanların başınaymış.

03 Mayıs 2010 14-15 dakika 77 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar