Gülümseyebildiğimizce

Son zilin çalması ile birlikte defter ve kitaplarımı hemen toplayıp çantama yerleştirdim , hızlı adımlarla ayrıldım okuldan . Yakındaki kreşe gidip küçük kardeşim Didem ? i alıp eve götürmeliydim . Hem annem ve hem de babam çalıştıkları için , ben de üzerime düşen sorumluluklarımı yerine getiriyordum . Bu da o görevimin bir parçasıydı .

Henüz dört yaşındaydı Didem , soruları hiç tükenmiyordu . Birinin yanıtını verirken diğerini soruyordu , ben de o yaşlarda böyleymişim , annemle babam konuşurlarken duymuştum . Bu yönden bakıldığında çabuk büyümesini istiyordum onun , öte yandan da hep böyle kalmasını . Kıvırcık saçları ve iri siyah gözleriyle çok sevimliydi , hele bir de kırmızı yanakları vardı ki ısırmamak için güçlükle tutuyordum kendimi . Bazen birbirimize sarılıp sallanıyorduk olduğumuz yerde onunla , hem de dakikalarca ; üstelik kahkahalar atarak . Bazen de ısırıyorduk birbirimizi , şakalaşarak . Bağırdığımız da oluyordu ara sıra , o da benim ders çalışmamı engellediği zaman . Ya da benimle oyun oynamak için çağırdığında azıcık oynayıp , sonra da oyunbozanlık yapıp kaçarsam .

Özellikle akşam saatlerini çok seviyorduk ikimiz de , çünkü tüm aile evde oluyorduk o zaman . Annem ve babam eve yorgun gelmelerine karşın bize hiç belli etmemeye çalışıyorlardı . Aslında ikimiz de onlarla konuşmaya ve oynamaya doyamıyorduk . Bizimle ilgilenmeleri hem kardeşimi ve hem de beni çok mutlu ediyordu , o zaman diliminin hiç tükenmemesini istiyorduk . Bazen de birbirlerine yardım ettikleri mutfakta öpüşürken yakalıyorduk ikisini de , hem de dudak dudağa . Çaktırmadan sessizce gidiyorduk mutfağa , 'sobe...' yapıyorduk kardeşimle . Babam fazla renk vermiyordu ama annemin yüzü pembeleşiyordu bizi kapıda görünce . O zaman babam kovalıyordu bizi evin içinde , biz ise kaçıp saklanıyorduk gizli köşelerimize . Sonra da yemeğe oturduğumuzda 'Çocuklar , ama olmuyor ki !' diyordu babam , biz ise birbirimize bakıp kahkahalarla gülüyorduk . Daha sonra ben kendi odama gidip ders çalışıyordum , kardeşim ise onlarla kalıyordu . Zaman zaman odama gelip beni oyalamasına annem izin vermemeye çalışıyordu . O gelmeyince bu kez ben dayanamıyor ve onu öpüp koklamaya geliyordum yanlarına .

Bunları düşünüyordum yolda yürürken , kreşten aldım kardeşimi ve eve doğru yürümeye başladık , evimiz çok yakındı . Güneşli çok güzel bir hava vardı ve çocuklar evimizin önündeki parkta oynuyorlardı . Akşamın olmasına epeyce bir süre vardı daha , biz de her zaman olduğu gibi eve gidip okul giysilerimizi değiştirdikten sonra o parka çıktık . Kardeşim başladı bağırmaya .

- Sinem Abla , beni sallar mısın salıncakta ?
- Tamam Didem , dikkat et yalnız , sıkı tutun olur mu ?

Başladım kardeşimi sallamaya , komşumuz olan Göksel Teyze de uzaktan bizi izliyordu . O olmazsa biz de çıkamıyorduk evden , annem bu konuda bizden söz almıştı . Parkta oyun süremiz de yalnızca bir saatti bu günlerde . Annemin gelişi de bu sürenin bitimine rastlıyordu .

Kardeşimi sallarken bir yandan da çevreme bakınıyordum , değişik birileri var mı diye . Az ötede bankta oturan bir amca dikkatimi çekti , yeni taşınmışlardı yanımızdaki eve . Bu onu iki ya da üçüncü görüşümdü daha . Kucağında sarışın tatlı bir kız çocuğu oturuyordu , kardeşimin yaşına yakındı yaşı sanırım . Hiç durmuyordu yerinde kıpır kıpırdı , babası ise yorulmuş olacak ki dinleniyordu sanki . Dün de kızıyla buradaydı akşam üzeri , seslenirken duymuştum , Çisem ? di bu yaramaz kızın adı . Bir yandan da kardeşimle bana bakıp bir şeyler söylemeye çalışıyordu babasına . Hemen yanımızdaki salıncak boşalmıştı , Didem ? i sallanırken bırakıp ona doğru yöneldim .

- Çisem , hadi gel seni de sallayayım , olur mu ? dedim .

Ağlamaya başladı o anda , ellerimi uzattım , ürkek bir biçimde de olsa bana doğru eğilince ellerini sıkıca tutup salıncağa götürdüm onu . Bir yandan da babasına bakıyordu izin istercesine . Bakışlarında çok derin izler vardı ama ben göremiyordum , bir yanı gülümsüyor diğer yanı ağlıyordu sanki . ' Neden acaba ? ' diye düşünmekten alamadım kendimi . Babasından gözlerini ayırmamaya çalışıyordu sallanırken , kardeşime de bakıyordu göz ucuyla . Dudaklarını ısırıyordu arada , buruk bir tatlılığı vardı . Konuşmamasına karşın konuşuyor gibi duruyordu . Babası onun bu ürkekliğini görünce yanımıza doğru geldi . Dayanamayıp sordum bir rahatsızlığı mı var diye .

- Sizin bir anneniz ve babanız var değil mi ?
- Evet ama her ikisi de çalışıyorlar .
- Ne güzel işte ! Keşke Çisem için de aynısı olsaydı .
- Neden ?
- Onun annesi kızımızın doğumundan hemen sonra öldü .

Ne diyeceğimi şaşırmıştım , sözcükler dilime dolandı . Üzüldüğümü anlayınca başımı okşadı . Çisem , babasının bana gösterdiği ilgiden olsa gerek yine ağlamaya başladı hemen . Ne söylediysek susturamadık onu . Babası indirdi salıncaktan ve kucağına aldı , ağlaması kesilmemişti ama bir yandan da teşekkür edercesine bakıyordu bana ve kardeşime doğru . Bize el sallayarak uzaklaştılar yanımızdan . Uzun bir süre ayıramadım gözlerimi onlardan . Önce kızmıştım babasına çok yaramazlık yaptığı için . Şimdi ise kızamıyordum sanki , içimden bir şeyler kopup gitmişti .

Gün perdelerini kapatmaya başlıyordu artık , denize doğru süzülen güneş parlaklığını yitirmeye başlamış ve kızıllığa bürünüyordu . İlk kez o kızıllığın içimi dağladığını duyumsuyordum . Göksel Teyze eliyle ' Haydi artık ! ' diyordu , kardeşimi salıncaktan indirdiğimde şaşırmıştım . Çok sever ve inmek istemezdi çoğu kez , oysa bu kez hiç karşı koymamıştı . Benim üzgün olduğumu anlamıştı ve ' Ne oldu ? ' dercesine bakıyordu yüzüme . Az sonra evimize girecektik ve hemen kısa bir süre sonra da annem gelecekti , daha sonra da babam . Biz onlara yine kim bilir ne yaramazlıklar yapacaktık !

Göksel Teyze'nin yanına gelince yanındakilerle konuşmalarını duydum bir an , Çisem ? in babasından söz ediyorlardı .

' Bir baba , çocuğuna anne sevgisini nasıl verebilir ki , çok güç ! ' diyorlardı .

Kendimi Çisem'in yerine koyup düşündüm bir an , dayanılmaz bir şeydi bu . Üstelik bir daha kardeşi de olmayacaktı Çisem ? in . O an Didem ? in ellerini çok fazla sıkmışım tutarken , acıyla yüzüme bakıp ' Abla ! ' dediğinde anladım . Eğilip öptüm hemen , hem ellerinden hem de yanaklarından . Arada kardeşime kızdığım zaman bağırdıklarım geldi aklıma , bundan böyle onu hiç incitmemeye karar verdim . Eve iyice yaklaşmıştık ki annemi gördüm sokağın başında . Yüzündeki yorgunluğuna karşın hızlı adımlarla koşarak geldi yanımıza ve birlikte girdik içeri . Sarılıp öptük onu kardeşimle , bir yanından kardeşim öte yanından ben . Ayakkabılarını bile çıkarmasına izin vermedik bir süre , öylece kalakalmıştı annem kapının arkasında . Bizi öpüp kokluyordu bir yandan da .

' Ne oldu , bir şey mi var ? ' diye bakıyordu bana .

Söylemek istediysem de beceremedim bir türlü , önce yutkundum sonra da gülümseyerek baktım yüzüne bir süre . Sonra yine sıkı sıkı sarıldığımı anımsıyorum . Çisem ? in annesi yoktu , ona sarılamayacaktı , onunla konuşamayacaktı . Oysa bizim bir annemiz vardı ve biz onu çok seviyorduk . Öyleyse bundan böyle ona daha çok yardımcı olmalı ve sözünden dışarı çıkmamalıydık . Onu çok ama çok sevmeliydik , üstelik bunu daha da belli etmeliydik ona değil mi , haykırmalıydık , hemen .

- Biz seni çok seviyoruz anneciğim .
...

İki yıl boyunca o parkta çok zaman geçirdik Çisem ? le , o da artık benim kardeşim gibiydi ve üstelik Didem ? le de çok iyi anlaşıyorlardı . Bazen dakikalarca koşuyordum arkalarından , benimle oynamaya bayılıyorlardı . Geçen zaman içinde daha bir huzurlu ve güleç yüzlü olmuştu Çisem , hem büyüyor hem de hırçınlığını atıyordu üzerinden . Bizim yanımızdayken annesinin yokluğunu anımsamıyordu belki de . Görenler bizi üç kardeş sanıyorlardı artık . Annem , arada onu eve getirmemize izin veriyor ve evde de kendi aramızda oyunlar oynuyorduk . Ne var ki babasının başka bir yere atanması ile iki yıl süren bu güzel birliktelik de sona ermişti . Gittiğinde uzun bir süre bocaladık bizler de , yokluğuna alışmamız uzun sürdü .

...

Aradan yılllar geçmişti , yüksek öğrenimimi tamamlayıp bir süre yurtdışı deneyimi aldıktan sonra özel bir işyerinde mimarlığa başlamış ve bu arada aynı okulun başka bir bölümünü bitiren bir kişiyle de yakınlığımız evlilikle noktalanmıştı . Eşim ve ben çocukları çok seviyorduk ama bizim çocuğumuz olmuyordu . Kime gittiysek sonuç alamıyorduk ve bu bizleri çok üzüyordu , her şeyimiz var ama çocuğumuz yoktu . Bir akşam eşimle eve girerken üst katımıza yeni komşuların taşındığını gördük , kim olduğunu bilmiyorduk . ' Bir kaç gün geçsin de tanışmaya gidelim ' diye konuştuk aramızda . Komşumuz olan Devrim Hanım aramızda geçen bu konuşmayı duymuş olacak ki ' Çok güzel bir komşumuz olacak , kendisi kadın hastalıklar ve doğum uzmanı bir bayanmış ' deyince eşimle bakıştık birbirimize .

Nereden bilebilirdik ki yıllar önce iki yıl boyu çok güzel günleri paylaştığımız Çisem olacak bu kişi !

Ve nasıl düşünebilirdik ki yıllar sonra o kişi bizim kızımızın dünyaya gelmesine aracı olacak !

Kızımızın isim annesi de olmuştu Çisem ! Kendi doğumunda yitirdiği annesinin adını koydu kızımıza .

Bu süreçte yurtdışında olması nedeniyle bizi uzaktan izleyen Didem ? in kızımızın doğumundan sonra yanımıza geldiğinde Çisem ? le karşılaşmasını anlatmaya sanırım sayfalar yetmez .

Yaşam böyle bir şey , acı ya da tatlı şaşırtılara her zaman hazırlıklı olmalı insan .

Uzun yıllar ... İstenmeyen ayrılıklar ... Çekilen sıkıntılar...

Yaşam , hep çıktığımız çetrefilli basamaklar dizisi ...

Esintiye direnebildiğimizce ...Gülümseyebildiğimizce...

Kesin olan şu ki , her şeyin bir sonu var ...

04 / 2012 SIĞACIK

04 Nisan 2012 9-10 dakika 5 öyküsü var.
Yorumlar (5)
  • 12 yıl önce

    Ne güzel dolu dolu bir öykü olmuş Ayhan abi bir solukta okudum ve bitti. Çocukluk günlerinin kâh zevkli kâh hüzünlü yönlerini ve daha sonra değişik seyirde oluşan olayları akıcı bir biçimde sayfalara aktarmışsın. Hayatın paylaşılmış güzellikleri bunlar bizi biz yapan aslında. Güzel bir öyküydü kutlarım...👍

  • 12 yıl önce

    Çok güzel bir öykü.

    Biri Ayhan beye sürekli yazmasını söylemeli:)

    Kurgu, içerik ve anlatımıyla farklılığını hissettiriyor.

    Kutlarım...

  • 12 yıl önce

    Işın Beye katılıyorum düz yazıda da çok iyisiniz 👑

    öykü baştan sona insanı içine çeken sıcacık bir öykü ; gerek karakterlerle gerek kurgusuyla gerek de mesajlarıyla ... çok beğendim ben tebrikler 😙 sevgiler 🙂

  • Her şeyin bir sonu var...Ve bu sonlar bazen yeni başlangıçlara dönüşüp şaşırtıyor bizi ya da sonsuza alıp götürüyor ruhlarımızı sürpriz dolu güzelliklerle...

    Hayata bu gözle de bakmamız gerektiğini vurgulamış Ayhan öğretmenim.Herhâlukarda gülümsemek ise herkese nasip olmayacak bir güzellik..Gülümsemeyi başardığımız kadar mutluyuz belki de.Kimbilir?

    Teşekürler Ayhan öğretmenim.Güzeldi öykünüz... Kaleminize sağlık . Tekrarını isteriz yeni öykülerde...

  • 12 yıl önce

    ne guzel bir oyku bu,ne naif bir kalemsiniz ayhan bey..

    iclenerek okuyanlara beni de ekleyin...

    saygilarimla