Gün

Sabaha karşı uyandım  ve yorgun bacaklarımı yıllardır kükürdeyip duran sağ dizimi düşündüm yazlık halının ılıklığına sarılmış ayaklarımı seyre dalarken. Mutfak taşında kahvem üşümüştür zaten üşüdüğü içinde soğumuştur ama yine de içmem ve o kahveyi iki sarma sigarayla bitirmem gerekli. Sorumluluk denen şey bu olmalı.

Kalktım artık. Hiç bir kadınla sevişmediğim için üstümdeki bu pelteleşmiş yalnızlığımla kaşına kaşına mutfağa yürürken koridorun duvarına yapışmış ayakkabılığın kenarına kalçamı çarptım hayrettir canımın yanması bile bana ayrı bir zevk verdi. Akordiyon kapının minik kolunu tutarak ittim ve yine aradaki kolunu tutarak kapattım.

Gün ışığının beyaz tüllerden sanki tüm bunların; senin kendini harcayışlarının onca nedeni kusura bakma ama ben değilim der gibi süzüldüğünü hatta üzüldüğünü hissettim.

Ulan yalnızlığın bile Toki Evlerinin duvarlarına döndü. O evlerin duvarları gibi zayıf o evlerin görünüşleri gibi çatısız-biçimsiz ve işçilik sıfır. Yani depremde ilk sallanacak yıkılacak binaların başında gelen o evlere döndün mü yalnızlığınla?

Tabureme çöktüm. Soğumuş kahveme uzandım ve bir dalga gibi tütünümün dumanını  ciğerlerime çekerken; Yaa işte böyle Fito. Yıllarca çalış-çabala olduk-olmadık tasarımlara damgasızdır damgasını vur sonra da parmaklarımdan üç ay da çıkan deri üstüne gümüş işlemeli kemeri müşterisinin bari şu şahaserinize imzanızı atsaydınız demesine aldırmadan müşterisine anlamsız anlamsız bakarak teslim et.

Neyle anılacağız Fito biz. Sen ki bu meslek uğruna; pirsin uzmansın ve düşlerini gerçeğe döndürensin kafandakini taşa toprağa madene yansıtansın bana bakma ben tenekeci geldim ve bir tenekeci olarak tezgahımı aniden kapattım. Belki de Nazım Hikmet paltolu kalın bıyıklı kominist tipli uzun boylu o adam yüzünden olabilir mi? Şerefsizlik parayla pulla fikirle bıyıkla uzun siyah paltoyla satılmaz lan Fito. Bulamazsın yani arasanda bulamazsın. Şerefsizlik bir insanın yüreğine işlemişse o insan bile artık insanlıktan çıktığının farkında değildir değil mi Fito. Sen ki bu meslek uğruna İzmir de beş kişinin saldırısına uğramış bir emekçisin. Valizindeki ürünlerini çaldırmamak ve vermemek için o göbeğine beş kurşun yemiş adamsın; bana kalırsa gazi sayılırsın çünkü hak eden var etmeyen var değil mi Fito? Ama bize kimse sahip çıkmadı Fito. Onun bunun dernekleri ve onun bunun sendikaları. Her devrin uşaklarıdır onlar. Uşaktan daha da uşaktırlar...

Gelelim asıl olana....

Aylin denen bir kadın tanımadığım bir adama vermem için menşeini bilmediğim bir tomar para verdi. Güya o adam sevgilisimiş ya da bana öyle gelmiş olabilir. Adamı bir masanın başında uyuklarken buluyorum. Emaneti veriyorum. Adam o menşei belirsiz paraları alıyor ve o paraların aslında dümdüz incecik kağıt parçalarına döndüğünü görüyor. Ama bana ne kızıyor ne gülüyor. O kağıtları açtıkça kağıtlar pembe kilotlara dönüşüyor. Sonra bana bakıyor. Sağol diyor bunlar Aylin' in kilotlarıdır diyor. Kokularını alıyor musun? 

23 Ağustos 2022 3-4 dakika 57 öyküsü var.
Beğenenler (2)
Yorumlar