Gün Doğmadan Neler Doğar 2

Mehmet,Fatma ve çocuklar büyük buluşmayla çok mutlu olmuşlardı.
Çocuklar için babasız geçen günler o küçücük yüreklerinde derin yaralar açmıştı.Babalarının geri gelmesiyle o derin yaralarda çiçekler açmıştı.Mis kokulu çiçekler. Fatma şimdiye kadar Mehmet'ten bir gün bile olsun ayrılmamıştı.Mehmet'in kaybolmasıyla beraber hayatında hiç yaşamadığı acıları ,hiç karşılaşmadığı zorlukları yaşamıştı.Onsuz geçen,ondan habersiz geçen günler ona bin yıl gibi gelmişti.Ama o bütün yaşadıklarına rağmen yinede ayakta durmayı başarmıştı.Çünkü bakmakla yükümlü olduğu üç çocuk vardı.O içindeki ümidi hiç yitirmemişti.Mehmet bir gün çıkıp gelecekti içinden bir his böyle söylüyordu.O buna yürekten inanmış ve inandığı o his doğru çıkmıştı.

Çocuklar ve Fatma Mehmet'i soru yağmuruna tutmaya başlamışlardı.Hepsinin kafasındaki soru belliydi.Mehmet o fırtınada azgın sulardan nasıl kurtulmuştu?Bunca zamandır neredeydi?Neler yaşamıştı?Nasıl evine dönmüştü? İşte bütün bu soruların cevabı Mehmet'te saklıydı.Hikayenin geri kalanını Mehmet'in ağzından beraber dinleyelim.

O gün erkenden uyandım.Kimseyi rahatsız etmemek için sessizce lavaboya gittim.Elimi yüzümü yıkadıktan sonra üzerimi giyinip yola koyuldum.Derin düşünceler içerisinde yürümeye başladım.Son günlerdir kafamı kurcalayan sorunlar beni iyice bunaltmıştı.Geçim sıkıntısı yüzünden yüzüm hiç gülmez olmuş,eşime ve çocuklarıma gereken ilgiyi gösteremez olmuştum.Bir çözüm bulmalıyım artık ben eşim ve çocuklarım daha rahat bir yaşam sürmeliyiz.Çocuklarım kimseye özenerek bakmamalı ,eşimin isteklerini yerine getirebilmeliyim diye düşündüm.Bütün bunların hepsi paraya bakıyordu.Para,para,para diye yineledim.Boşuna dememiş Napolyon: "Para Para Para"diye.Yaptığım balıkçılık geçimimi sağlamaya yetmiyordu.Her tarafa borçlarım vardı,üç çocuğu okutmak kolay değildi.O yüzden başka bir işle meşgul olmalıydım ama hangi işle?Diye içimden geçirirken yine balıkçılıktan başka yol yok diye düşündüm.Bu yaştan sonra elimden başka ne iş gelirdi ki? Okumamıştım,başka meslekte bilmiyordum.O yüzden mecburdum aynı işte çalışmaya.

Deniz kenarına doğru yürümeye başladım.O gün içimde tuhaf bir his vardı.Havada bir tuhaftı.Etraf günlük güneşlikti ama ben hiç beğenmemiştim bu havayı.Neyse günümü teknelerin yanında geçirdim.Akşama doğru hazırlıklarımızı tamamlayıp 2 arkadaşım ve ben teknemizle açılmaya başladık.Hava güzel gözüküyordu.Gittikçe uzaklaştık.Artık kıyıdaki evler bir nokta olarak gözüküyor,sadece ışıkları seçiliyordu.Aklımda ev ve parasızlık vardı.İnşallah bu gece iyi balık tutar ve eve biraz olsun para götürebilirdim.Birden hafif bir rüzgar esmeye başladı.Tekne bir oraya bir buraya sallanmaya başladı.Rüzgar gitgide artmaya başlamıştı biz kıyıdan epey uzaktaydık.Hava gittikçe kötüleşmeye başladı.Aniden gelen fırtınayla ne yapıcağımız şaşırmıştık.Hemen can simitleri aklıma geldi ama yerinde yoktu bu tam bir felaketti.Hiç kimse böyle birşey beklemiyordu.Gayet güzel olan hava birden bozmuştu.Fırtına iyice kötüleşmeye başlamıştı,tekne neredeyse devrilecekti.Yağmur ve fırtınadan göz gözü görmüyordu.Ve birden tekne alabora oldu.Üçümüz kendimizi azgın dalgaların arasında bulduk.Dalgalar bizi savurmaya başlamıştı kurtulma ihtimalimiz yoktu.Bütün hayatım,ailem arkadaşlarım gözümün önünden geçti.Artık tamam dedim herşey buraya kadarmış.Sonrasını hatırlamıyorum.

Gözümü açtığımda etrafım insan kaynıyordu.Hepsi birşeyler konuşuyor,ben hiçbirşey anlamıyordum.Çünkü Türkçe konuşmuyorlardı.Gözümü açtığımı gördüklerinde birden sevinç çığlıkları attılar.Ben hayretler içerisindeydim .Buraya nasıl gelmiştim ?Arkadaşlarım neredeydi?Ben nasıl kurtulmuştum?Sorular beynimi kemirirken birden ambulans geldi.Beni alıp bir hastaneye götürdüler.Yabancı olduğumu anlamışlardı.Hastaneye polisler geldi.Ama dillerinden hiçbirşey anlamamıştım.Türk olduğumu söylemeye çalıştım.Sonra Türkçe bilen birisini yanıma getirdiler.Ona yaşadıklarımı anlattım ve fırtınada denize düştükten sonra neler oldugunu bilmediğimi söyledim.İki arkadaşımın daha olduğunu söyledim onları merak ediyordum.Ama bir haber yoktu.

Ben artık düzelmiştim.Artık ülkeme dönme vakti gelmişti.Çok sevinçliydim.Ama ne bulunduğumdan ne de eve döneceğimden ailemin haberi yoktu.Ben öyle istemiştim sürpriz olmalıydı.Kaybolduğum zamandan eve dönene kadar epey zaman geçmişti.Ailemi çok özlemiştim.Onları çok merak etmiştim.Benim yokluğumda nasıl geçinmişlerdi?Beni nasıl merak etmişlerdi kimbilir.Ama artık kavuşma zamanı gelmişti.Türkiye'yi ailemi insanlarımızı ne kadarda özlemiştim.O gün hazırlıkları tamamladıktan sonra uçağa bindim.O kadar heyecanlıydım ki.Artık ülkeme geri dönüyordum.Bu gece çok mutlu olacaktık.Sonra ülkeme ayak bastım.Evime doğru ilerlemeye başladım.Belki bu gece onlar için sıradan bir geceydi ama beni gördükleri zaman herşey değişmişti.Zili çaldığımda kalbim yerinden çıkacak gibi çarpıyordu.Beni kapıda gördüklerinde ne yapacaklarını şaşırdılar.Yüzlerindeki o mutlu ,o şaşkın ifadeyi hayatımın sonuna kadar unutmayacağım.Onları o kadar çok özlemişim ki.Birbirimize sarıldık.Hasret giderdik.Artık her şey başka olacaktı.Bu arada diğer 2 arkadaşımda o gece kurtarılmış o kadar çok sevindim ki.Bu uzun ayrılık ,başıma gelen bu felaket her şeyi değiştirmişti.Artık geçim sıkıntısını düşünmüyordum.Çünkü sağlıklıydım elimden her işin geleceğini düşünüyordum,artık eskisi gibi ümitsizliğe kapılmayacak işlerime dört elle sarılacaktım.Ailemle beni mutlu günler bekliyordu.

İşte benim hikayem bu Gün Doğmadan Neler doğar....

04 Kasım 2009 5-6 dakika 2 öyküsü var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (3)
  • 14 yıl önce

    fakir olmadan zenginliğin , hasta olmadan sağlığın ,mutsus olmadan

    mutluluğun kıymatini ne yazıkki anlıyamıyoruz

    mezarlığa baktığımızda hiçte açlıktan ve yoksullukta öldü diye

    bir nota rastlamayız bizi yaratan tanrımız elbetteki bizim rızkımızı verecektir tabiki kalbi bütün çalışırsak

    en büyük zenginliğin varlık deği düşünce inanç zenginliği oduğuna

    inanmamız gerekli olduğunu kabul etmamiz gerekli

    çünkü bir sürü serveti olmasına rağmen cehnnem azabı içerisinde yaşayan nice insnlar tanırım

    önce kanaat ve huzur derim her zaman bütün mutluluk ve yaşamanın anahtarı budur derim

    zamanında alacağım bir paranın yerine çok çok güzel bir araba almıştım inan evimin önüne park etmeğe çekinirdim çünkü

    zenginlikten yoksulluğa düşmüş bir komşum vardı görünce üzülür diye hep bir sokak arkaya bırakırdım ayrıldığım eşimle bile bu konuda tartişmıştim ben varlıkla övünmeyi ve yoklukla üzülmeyi çoktan geride birakmıştım çünkü en sonunda arabayı satıp kurtuldum ondan elbette insan ne olduğunu değil ne olcağını düşünmelidi

    kutlarım limit bitti galiba

  • 14 yıl önce

    Hakikaten de gün doğmadan neler doğar..

    Rabbim her şeyin hayırlısını versin bizlere..

    Öyküde de geçtiği gibi her şeyin başı sağlık..

    Bu akıcı öyküyü paylaştığın için çok teşekkürler..

    Yüreğine sağlık Elif..

  • Bu öyküde açıkca gösteriyor ki.. İnsanın ailesiyle birlikte olması onlarla üzülüp, onlarla sevinmesi ve de en önemlisi sağlık ve sıhhatin yerinde olmasından daha güzel bir şey olabilir mi? Tebrikler Elif Hanım..👍ud83cudfbbud83cudfbbud83cudfbbud83cudfbbud83cudfbbud83cudfbb