Güneş Ağlıyordu

Az bulutlu ve havanın sıkıntılı olduğu bir sonbahar günüydü. Bulutlar zaman zaman güneşin önünden geçiyor, hafif bir gölge sonrası güneş tekrar çıkıyordu.
Ahalinin sırtında yıllardır alışılagelmiş şekilde mezarlığa taşınan bir cenaze ve ardında dünyası yıkılmış anne ve baba vardı.
Yaşamı boyunca yoksullukla mücadele veren babanın tek dileği biricik kızının yoksulluk çekmemesi, rahat yaşayabilmesiydi. Bu yüzden kızının okuması ve bir iş sahibi olması gerekiyordu.

Anne ve baba on sekiz yıl önce evlendiklerinde bir yıl sonra dünyaya gelen bebekleri evlerine güneş gibi doğmuş, yuvayı aydınlatmış, bütün yokluklara rağmen mutluluklarına mutluluk katmıştı.
O küçücük bebek bütün yorgunluğu yokluğu unutturur, yarına umutla bakarlardı.
Gece her ne kadar yorgun olsa da, baba bebeğin sesini duyar duymaz kalkar anneyle birlikte bebekle ilgilenirlerdi. Bebek büyüyor, yarım dille konuşurken daha bir tatlı daha bir sevecen oluyordu. Gündüzleri annesinin etrafında dört dönüyor, gece ise işten eve dönen babasıyla oynaşıyordu. Bu hali tabi ki çok tatlıydı lakin suyun ve zamanın akışı durdurulamazdı. Bebek büyümüş yedi yaşında bir çocuk olmuştu.

Annesiyle birlikte okul yolunu tutan çocuk bu halinden çok mutluydu. Okul yolunu oynaya zıplaya yürürken mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Evin dışında yeni bir ortamla tanışmış, kendi yaşında arkadaşları ve öğretmeni onun daha da mutlu olmasını sağlamıştı.
Arkadaşları da onu çok seviyor etrafında dönüyorlardı. Arkadaş canlısı sevecen bir çocuktu. Derslerinde de çok başarılıydı. Hemen bütün derslerinde en yüksek notu alıyordu.
Sınıfları birer birer başarıyla geçiyordu. Çocuk okuyacaktı onun bu çalışkan durumu istikbal vaat ediyordu.
İlkokulun son yılında öğretmeni de okuması gerektiğini, bunu başarabileceğini ve iyi bir yere gelebileceğini söylüyordu.

Heyecanla aldığı diplomasını rafa koymadan ortaokulun hayalini kurmaya başlamıştı. Yaz tatilini daha henüz tamamlamadan kendine yeni çanta ve okulda kullanacağı malzemeleri hazırlamaya başladı. Kayıtların başladığı ilk gün babasıyla birlikte ortaokulun yolunu tuttu. Onunla birlikte bazı arkadaşları da kayıt yaptırıyordu. Okullar açıldı. İlkokuldaki arkadaşlarından sadece üç kişi sınıfında vardı. İlk zamanlarda sadece onlarla samimi olsa da sonraları sınıftaki diğer öğrencilerle de arkadaş olmuştu. Ortaokuldaki dersleri tabi ki ilkokula göre farlıydı, fakat o bunların üstesinden de rahatlıkla geliyordu. Ortaokulu da başarıyla tamamlamıştı ve artık sırada lise vardı.

Başarı derecesine göre seçtiği bir liseye kaydını yaptılar. Ve yine yeni bir ortam yeni arkadaşları olmuştu. Sınıfındaki yeni arkadaşlarınla da diyalog kurması uzun zaman almamıştı.
Tabi artık çocukluk devresi de sona ermiş, buluğ çağına gelmişti. O artık genç ve güzeller güzeli bir kızdı. Artık etrafında delikanlılar dolaşıyor onunla arkadaşlık kurmak istiyordu. Tabi ki genç kızında karşı cinse ilgi duyması doğaldı, yadsınamazdı. Diğer sınıflardan bir genç ona sürekli ilgi gösteriyor ve arkadaşlık kurmak istiyordu. Bir müddet sonra ısrarla kızın etrafında dönen genç, kızla tanışma fırsatını yakalamıştı. Önceleri okul arkadaşı edasıyla ilerleyen arkadaşlıklarının ciddiye dönüşmesi diğer arkadaşlarını şaşırtmamıştı.
Artık sürekli beraber geziyorlar, okula beraber gidiyorlardı. Arkadaşlıkları her geçen gün biraz daha ilerliyordu birbirlerine deliler gibi âşıktılar.

Yalnız kızın bilmediği tuhaf bir durum vardı ortada. Delikanlı zaman zaman düşünceli ve mutsuz bir hal alıyordu. Aralarında bir sorun olmadığı için kız buna bir anlam veremiyordu.
Oysa delikanlı aile düzeni bozuk mutsuz sorunlu bir kişiydi. Kız, neden düşündüğünü sorsa da bir cevap alamıyordu.
Delikanlı zamanla kötü alışkanlıklarda edinmişti. Ruh sağlığı her geçen gün biraz daha bozuluyordu. Kız bunu fark etmişti fakat yüreğine karşı koyamadığı gibi delikanlının ona olan bağlılığı sonucunda tam bir çıkmaz içindeydi.

Bu durum her geçen gün biraz daha çıkmaz bir hal alıyordu. Kız mutsuz ve umutsuzdu. Geceleri uykuları kaçıyor, ne yapacağını düşünüyordu. Delikanlının bu haliyle, ileride bir araya gelmeleri durumunda mutlu olamayacaklarını biliyordu.
Aşkına rağmen aklıselim düşündü ve delikanlıyla yollarını ayırma kararını verdi. Keza delikanlıda bu durumu hissetmeye başlamıştı. Arkadaşlıkları eskisi gibi iyi yürümüyordu. Zaman zaman tartışmaya başlamışlardı, araları iyiden iyiye bozulmuştu.

Delikanlı adeta bir psikopat olmuştu, zaman zaman kontrolsüz hareketler yapıyor, dengesiz konuşuyordu. Kız bir yandan üniversite planlarını yapmaya başlamıştı. O, okuyup iyi bir yere gelecek bir meslek sahibi olacaktı. Aralarındaki ilişkiyi koparabilmek için okula giderken yolunu değiştiriyor, randevusuna gitmiyordu.
Bir gün delikanlıya arkadaşlıklarına ara vermek istediğini söyledi. Bunu duyan delikanlı çılgına dönmüştü. Zaten sorunlu olan delikanlı tamamen sorun haline gelmişti.
Onu reddeden kıza saçma sapan sözler sarf etmeye başlamıştı. Onu bir filmde seyrettiği sahnelerdeki öldüreceğini söylüyordu. Kız bu halini pek ciddiye almasa da aslında ona bir zarar vermesinden korkmaya başlamıştı.
Delikanlı ısrarla konuşmaları gerektiğini söylüyor, buluşmalarını istiyordu. En sonunda kızı ikna etmeyi başarmıştı. Her zaman yürüdükleri sahil boyuna gittiler. Sahilde yürürlerken delikanlı kızı ikna etmeye çalışıyordu. Kız artık bu ilişkiyi bitirmekte kararlıydı. Kızı ikna edemeyen delikanlı çılgına dönmüştü. Yazın kullanılan, salaş boş bir kefe'nin önündeyken kızı zorla içeriye çekti. Çılgınca bağırıp çağırmaya, tehditler savurmaya başladı. Kızın ona karşı koymasıyla belinden çıkardığı bıçağı acımasızca kızın bedenine sapladı. Cansız bir şekilde yere yığılan kızın cesedine elindeki bıçakla daha zarar verdikten sonra oradan ayrıldı.

Akşam kızın okuldan gelmesi gereken saat geçmişti. Kızın annesi merak etmeye başladı. Arkadaşlarına sorsa da kimse nerede olduğunu bilmiyordu. Baba işten döndü durumu öğrenince hemen dışarıya çıkıp kızını aramaya başladı. Saatler ilerliyordu hiçbir sonuç alınamamıştı. Emniyete haber verildi, emniyet birimlerinin aramalarından da sonuç alınamadı. Anne baba sabaha kadar çaresiz ve korku içinde haber beklediler.
Ertesi sabah gün ışımıştı. Civardaki balıkçılar balıktan dönüyordu. Teknesini bu kefe'nin önüne demirleyen balıkçı lavaboya girdiğinde kanı dondu. Ne yapacağını şaşırmıştı. Hemen emniyet yetkililerine haber verdi. Olay yerine intikal eden emniyet yetkilileri de olay karşısında irkilmişlerdi. Acı haber anne ve babaya tez ulaştı. Harekete geçen savcılık edinilen bilgiler ışığında bir numaralı şüpheli olarak delikanlıya gitti. Yapılan sorgulamalar sonucunda fail olduğu anlaşıldı.

Dünyası yıkılan baba kızını görmek istiyordu. Ama etrafındaki dostları buna izin vermek istemedi. Adli tıpta hazırlanan maktul defnedilmek üzere yola çıkarıldı. Olayı herkes duymuştu. Cenazeye tanıdık tanımadık sayısız insan katılmıştı. Dualar eşliğinde cenaze defnedilirken yere yığılan anne ve babanın durumu ve gencecik bir yavrunun bu hazin sonu cenazeye dışarıdan katılanların dahi yüreğini parçalamıştı.

Herkesin gözünden yaşlar süzülüyordu.
Hava çok az bulutlu olmasına rağmen gökyüzünden ince ince çiseleyen yağmurda adeta güneşin gözyaşlarıydı.

03 Aralık 2012 6-7 dakika 30 öyküsü var.
Beğenenler (4)
Yorumlar (4)
  • Üstadım ne demeliyim neler söylemeliyim bilemedim kelimeler boğazımda düğümlendi Allah hiç bir anne ve Babaya böylesi acıları yaşatmasın ..Gençliğimizin geldiği noktaya bakar mısın bu kadar kolay mı bir canı almak bir cana kıymak hayatının baharında Ölen kızımıza Allah rahmet geride kalanlara baş sağlığı dilerim güzel bir öykü kutlarım hocam ..😙😙😙😙👍👍

  • 11 yıl önce

    Bu tür acı manzaralara günümüzde ne yazık ki artık sıkça rastlar olduk.Bu yüzden güneş de ağlar,yıldızlar da.Okunası öyküydü,tebrikler....

  • 11 yıl önce

    Bu ve buna benzer öyküler çok var güzel yurdumda. İnsan gençlik zamanlarında önüne çıkan her insanı objektif bir gözle değerlendiremiyebiliyor bazen. Hani ''aşkın gözü kördür''derler ya. Ruhsal problemleri olan insanlar çoğu zaman karşısında ki insana maddi manevi sıkıntı yaratır. Bu hikayede de öyle bir durum seziliyor. Hüzünlü bir öykü. Tebrikler içtenlikle...😅

  • 11 yıl önce

    ..üstad öyküleri kolay okunur gayet yalın bir dille güzel yazıyor..girişi sevinci katlayan mutlu sonlara algısı yaratıyor düğümde de düzgün giden hayattan birkaç önemli dersler çıkacak beklentisi yaratıyor okurda ama final trajik bir sonla nihayetlenip şok edip sarsıyor doğrusu bu da kurgunun güzelliği teşekkürler kaleme tebriklerle kutlarım..selamlar