Günlük(4)

Gaziantep/Bir Pazar Gecesi/2008






...Aşkım meydan okur tarihin ocağında
Sevmek yücelmektir hiçliğin kucağında
Dönülmeden varılan kederin sokağında
Dünyaya doymadan bıraktığın yerdeyim...






Yine Istırap kucaklayan bir geceye sarılırken kapandı kirpiklerim. Hatıraların siyah beyaz birer anıya döndüğü bilinçaltında kayboldu yüreğim... Gözlerimin yanından usulca kayan damlalar hatıraların hala taptaze yaşandığını itiraf eden, adresine gönderilememiş birer mektuplardı adeta... Zaman her derdin devası değildi işte... Yoktu bu derdin çaresi... Her geçen gün eriyen ve biraz daha kendine yabancılaşan ben'i tedavi edememişti... Öyle bir yabancı oluş ki bu; sadece onun varlığında anlam bulup kendini bir paçavra gibi değersiz gören... Aşkın bir yücelişti belki de...






Bugün ufacık bir haber aldım, ikimizin ortak bir arkadaşından. Zehra İzmir'deymiş. En son 8 ay önce başka birisi vasıtasıyla kendisine selam göndermiş. Benden hiç bahsetmemiş... Sanki bunu duymak hayatım boyunca bana bahşedilmiş en büyük lütuftu... Yaşadığını bilmek onunla aynı gökyüzünü görmek, aynı yıldızların altında demlenmek, aynı havayı doyasıya çekmek, aynı yağmurların altında ıslanmak ve aynı gecenin koynunda uyumak bile çok güzledi... Kimbilir belki de geceye göz kırpan ateşböcekleri gibi aynı anda nöbetteydik...






Hep kafamı tırmalayan şu sorularla cebelleşiyorum. Ya evlendiyse! Düşünmek, duymak, görmek ve yüzleşmek istemediğim bu... Hakkı değil mi? Ben bırakmadım mı gitme kal diyen sahipsiz elleri? Ben bırakmadım mı bir ömür sevmeye yeminli o mahzun gözleri? Ben bırakmadım mı yalvaran ve külçe haline gelmiş o nazik bedeni?






Bu yara ya beni verem edecek ya da adam edecek... Yaşayarak göreceğim... Artık ne olursa olsun...






Yarın gidiyorum...








...Gitme! Yangını söndüremez gözyaşlarım
Mansur gibi idamdır benim aşklarım
Cemalini taşıyorken kalbimin ortasında
Söyle!... Bu halde!...Yeniden!...Nasıl başlarım...








Zekeriya EFİLOĞLU








............................................................................................................................








Başka bir yerde aynı gün...









İzmir/ Bir Pazar Gecesi/2008








?Aşkım meydan okur geçen zamana
Saçlarımdaki aklar kadar severim seni bil ki...
Kederin çıkmaz bir sokağında suskun bir kadın düşle şimdi
Akıp giden bir ömre gözlerini kapatıp seni bekler sevgili...?






Sevgili günlüğüm,







Yıllardır her sayfana O'na seslenerek başlıyorum. Akıp giden zaman hiç mi kavuşturmayacak bizi bilmiyorum... Ayrılıktan paramparça olan bir yürekle resmine bile bakmaya kıyamıyorum hala. Yıllardır kendi içime eriyorum bir mum misali. O gün Fatoş'la karşılaştığımda nasıl sormak istedim onu... Acaba birini sevdi mi, evlendi mi, çocukları var mı demek istedim... Gözlerindeki hazanı anlayan biri var mı benim gibi. Alacağım cevaplardan korkup soramadım bir türlü...







Her gece ağlarken görüyorum düşlerimde onu. Aynı özlemle ağlar gibi aynı yağmurda ıslanıyoruz sokaklarda. Hiç sabah olmasın isterken kollarımda uyutuyorum yokluğunu. Kirpiklerindeki ıslak mektupları alıp koynumun ıssızlığına basıyorum. Açıp okumaya korktuğum hüzünlerini göğsümde saklıyorum güncem. Kimseye dokunmak gelmiyor içimden biliyorsun. Yüreğimdeki tek dua onun ismi.






Hatırlıyorum da bir dosta ihtiyacı olduğunda hemen beni arardı ?Nerdesin Zehra?? derdi. Sıkıntılarını ve dünyadan kopuk hallerini bildiğimden yalnız hissetmesini istemezdim de ?Buradayım...? derdim.
?Gökkubbenin altında...?







Aynı göğü paylaşıyoruz nerde olursak olalım, aynı güneş ile ısınıp, aynı yıldızları izliyoruz her gece. Belki aynı dilekleri tutarak uzanıyoruz kayan her yıldıza... Lakin görmek istiyorum son nefesimi vermeden. O hüzünlü yüzünü avuçlarımın içine alıp, gözlerinin denizinde ölüme kulaç atarken ?Seni hep sevdim ve hala da seviyorum? deyip canımı teslim etmek istiyorum kirpiklerinin arasından sızan hayata...








?Bir damla gözyaşı kadar yerim varsa sende
Hüzünlü bir buluta dol ve şehrime gel sevgili...
Koca bir ömür yokluğuna sarılarak sadık kaldım bak senli düşlerime
Ah oysa sen... Sen nasıl da bırakıp gittin beni
Şimdi bu sevda yorgunu halime bak
Ve gidebilirsen git yine sevgili...?








Ayşegül TEZCAN

03 Şubat 2009 3-4 dakika 24 öyküsü var.
Yorumlar