Gurbette Olmak

...İster miydi..? bu kadar hasret ve yalnızlık yaşayacağını kim bilir kaç gece göz yaşı dökmüş olmalı vatan topraklarına duyduğu özlem ve o güzelim İzmir Karşıyaka sahilleri için.Beraber büyüdüğü arkadaşlarını ailesini çevresini sokaklarını yaşadığı evi.Ah annesini sık sık kokusunu aldığı annesini her zaman istedi yanında her zaman aradı unutması mümkün değildi.Yıllar önce gitmiş bulunduğu Florida eyletinin Orlando şehri kışı geç gelen iklimi ile çoğu zaman memleketi İzmir havasını hatırlatıyordu. Nelerle karşılaştığı ve hangi acılarla yoğrularak her şeye rağmen ayakta kalmayı başarmış olması ona bu uzaklığı bu yalnızlığı unutturmuyordu öylesine ki kendini vurduğu işlerin ağırlığı ve yoğunluğu vız geliyordu.Kesmiyordu ama bu çalışma trafiği ne kadar zor olsa da yetmiyordu işte bu yürek bu his bu daha yaşanmamış heyecan ve duygu fırtınalarını dindirmeye.Ne demekti haftalık 60 saati bulan bir koşuşturma buraların iş disiplini ve acımasız sistem vahşi kapitalizm durmayı affetmiyor zayıf düşmeye aciz kalmaya merhamet vermiyordu tek biricik moral kaynağı oğlu ve kızıydı cennet kokusu iki çocuğuyla geçirdiği anlar en doyumsuz zamanlar olarak görüyor onlar için veriyordu mücadelesini.En iyi şekilde yetişmeleri ruh ve beden sağlıklarının en üst düzeyde olması için ne gerekirse yapıyordu tüm yorgunluğunu yalnızlığını ve beraberindeki yaşanmamış özel sevinçlerini dahi unutup bebekleriyle olması yetiyordu.Biri ilk diğeri lise öğrencisi bir kız bir erkek işte hayatını sürekli bahar yapan gerçeği.İş gereği akşama kadar gülümsemek zorunda kalışının zor olmadığının arkasındaki neden buydu hayatını adadığı çocukları.Aklına yavrularının hayalini kaç kere getirmişti de dayanma gücünü ve her zaman gülümseme moralini tekrar böylece yakalıyordu evet kendi iç yapısı duygu yönü de buna müsait ancak çocuklarının kendisine yaşattığı hazzı hiç bir şeyle değişemezdi onlara ayırdığı vakit o kadar dolu dolu geçiyordu ki çocukların hatıralarından hiç çıkmayacaktı.Çocukların uyuma saatlerinden sonra az vakit kala pc.nin başında oyalanmak biraz ruh iklimine esintiler taşımak arzusuyla oturuyordu bir ara aynaya gözü takıldı koyu kahve saçlarının altındaki gözleri saçlarıyla uyumluydu sıcak kahve renginde gülen yüzüne ne kadar anlamlı düşüyordu bakışları farkında olmadan saçlarında dolaştı elleri bir tarak aradı bir iki hamle yaptı gözleri nemlendi boğazı düğümlendi kalbi sıkıştı ah derin çok derin bir rengi fark etti sonra uzun zamandır yaşamadığı.Sevilmeyi evet sevilmeyi istedi severken karşılığını istediği sadece güzel sevilmeyi.Ah o gülümserken yaşadığı acı ve yalnızlığı saklamayı çok güzel başaran beyaz tenine kahve damlası gibi etkileyici düşen gözleri her şeyi gören,hisseden,yaşayan,anlatan onlardı.Aklına İzmir günleri geldi çok severdi vapura binmeyi keşke mümkün olsa da bunu yaşasa şimdi ama hayal etmek zor değildi.Şimdi iskeleye yanaşan bir gemiyi düşündü.Karşıyaka iskelesinden kalkıyor ve yerinde duramayan çocuklar gibi belki elinde bir kağıt helva saçlarını salıyor İzmir rüzgarına..'bekle beni İzmir sahili tut saçlarımı hadi'..dercesine ve oturmayıp denizi,çevreyi seyretmek o keskin yosun kokusunu dönüp duran martıları seyre koyulmak.Güzelim İzmir koyunu egeye açılan engin mavi denizi doya doya içine çekiyor burada yine gözleri doldu işte..ah neyse...
Saatine baktı beş dakikaya kadar çıkmalıydı işe geç kalmak istemiyordu önünde giden bir aile dikkatini çekti.Anıları canlandı ailesini düşündü yeniden ah o güzel günler İzmir günleri çocukluğu abi-kardeş-ablası gözlerinin önüne geldi.Zatürüyeden daha henüz dokuz aylıkken ölen abisini rahmet saygıyla andı ablası nilgün'ü düşündü fedakar ve her zaman abla kalan ve sırayla kardeşleri Meriç,Fırat,Pınar.En küçük kardeşi pınar'a duyduğu özel sevgisi hiç dinmedi ona hem anne hem abla olma duygusu sorumluluğu ayrı bir zevk veriyordu semt arkadaşları ve Karşıyaka İzmir arası kaçamakları ve gençlik günleri cesaret güzellikleri yüzüne tebessüm yayıldı birden.Neden mi? babasına kaçan annesini ve anlattıkları ne kadar ilginçti balıkçılıkla uğraşan babasına aşık annesinin asil-kibar ?şefkatli oluşu, kendisine mi geçmişti? .Bir an çocukları ile olan sevgi bağlarını düşününce üzerine almıştı bunu ama kaçma konusunu aklına getirince doğrusu kendisi de bu cesareti bulabilir miydi? .Yine gülümsedi kendi yaptıklarını düşündü sonra film şeridi gibi hayatında neleri doğru yapmıştı neleri hatalı.Şu birkaç saniyede ne kadar hızlı hayalinde geçirmişti tüm bunları hüzünlendi gülümsemesi durdu hayatının zor anları geldi gözlerinin önüne ve her zaman peşini bırakmayan zor anlar.Zorluklar hiç gitmeyecek gibi hissetti birden önünden geçtiği bir vitrin camından görüntüsüne şöyle bir baktı güzeldi evet gerçekten güzeldi birden tekrar yüzü yumuşadı ve anlamlı bakan iki zeytin gözü ile gökyüzüne baktı bu bir mutlu olma başkaldırışıydı.Babasının sarışın olması annesinin esmerliği arasındaki kumral saçlarını uzatmak istiyordu artık bir ucu mısır'a bir ucu bosna'ya uzanan aile ağacının zenginliği, içine öyle huzur dolduruyordu ki gülümsüyordu bunları düşündükçe ah şimdi insanlara da işi icabı kredi kartı almalarını sağlamak için tatlı dil, güler yüz göstermek için çaba harcayacaktı.Bazen öyle oluyor ki akşam olsa da eve koşsam çocuklarımla salonda uzun koltuğa geçip sonra aynı battaniye altına geçip saatlerce tv.seyretmek veya onlara yemek yapmak elinden birlikte her şeyi paylaşmak neler yaptıklarını anlatmak..şakalaşmak..bilgiler..öğütler..sevgi akışı içinde daha bir kaynaşmak.Ne güzel bir mutluluk hep bir arada olmak..tv.de bir film..dalıp gitmişti gözleri uzaklara..her şeye katlandı çocuklarına karşılık çocukları için verdiği savaşı düşündü çektiği korku dolu geceleri.Yıl 1999 bir başına yola devam etmek zorunda kalışı film küçük bir kitapçı dükkanı ile büyük bir kitapevinin genişlemeci acımasız gelişmesi karşısında çalışanların konumu kadın oyuncu mag rayn erkek oyuncu tom hanks genç bayan her akşam sanal konuştuğu pc.arkadaşına olanları anlatır oysa konuştuğu kişi rakip şirketin patronudur ve bunu hiç fark edemez film sürükleyici tatlı hoş bir sonla erecektir film.Ah filmi seyrederken içinde bir yerlerde saplanıp kalan hançerin kanattığı yara acı veriyordu.Yalnızlığını ve daha sevilmeyi bekleyen duygularının diriliği ara sıra hoş esintiler serpmiyor değildi ruhuna..bir yanı kış bir yanı bahar duygularını kontrol etmeyi hep başarabilmişti..otobüsü fazla beklemedi boş bir yer bulup oturmuştu hayat hızla akıp gidiyordu ve arkasından koşarak geçiyordu ömür bir işten diğerine koşturuyordu.Daha iyi bir iş edinmek için belki iki yıl üniveriste okusa olacaktı bunu aklından geçirmiyor değildi çocuklarının en iyi en ideal ve en doğru şekilde yetişmeleri ekonomik konumunun iyi olması ile bağlantılıydı yılmayacak bir gün arzu ettiği o zirveyi zorlayacaktı.Meşru-temiz-helal çizgiyi gözeterek..genç bir kızın mavi gözlük camları ona cam kavanozdaki mavi balığı hatırlattı arada bir yem atıyor onun yeme doğru hamlesini çok seviyordu .Ağız hareketlerine bakıp hayata sarılma mücadelesini düşündü ne sevimliydi rengarenk tüyleri olan kuşlarının da eve dönüşünü fark edişlerine hayret etmiyor değildi.İş yerine yaklaşıyordu toparlanıp kapıya yöneldi....

01 Ağustos 2011 7-8 dakika 44 öyküsü var.
Yorumlar