Güvenin Önemi

Kadın öfke içinde göğsünün sol tarafını yumrukluyordu.Gençliğinde son derece özgür bir yaşam tarzını şimdi başkasının iradesiyle kısıtlayan neredeyse tüm yaşamını sevdiği uğruna değiştiren bu kadın,kendisine olan inancını kaybeden bir erkeğe hayatını adaması artık sabrının son sınırlarını zorluyordu..


Son derece modern yaşam tarzı,bugün gerici bir kafanın ellerine mahkum gibiydi.Neredeyse izinsiz nefes almak gibi zorlaşıyordu yaşamak,yaptığı her hareketinde her eyleminde,bir sebep araması ve sonra her şeyi negatif bir sonuca bağlaması daha da çok çıkmazlara sürüklüyordu kadını,oysa gençliğinde hesap verecek ailesi bile onu bu kadar sıkmaz ve engellemezdi.Sorun nereden kaynaklanıyor diye yıllardır hesaplamaya çalıştığı bu aşk matematiği, artık sağlaması bozuk bir ilişkiye dönüşüyordu.Güvenin korunamadığı,kısıtlamaların bunalttığı,her taşın altında başka bir mazeret arandığı bu sevgi farklı boyutlara sürükleniyordu.



Alt çenesi titrek,hep çocuksu bir tavırla hal alan bu aşk üçgeni kadını oldukça yıpratmıştı.Aslında sırf bu yüzden ipin ucunu kopartması gereken kadın olacakken,tüm suçların kendinde bulunmasını itiraz eden ve hep ondan fedakarlık bekleyen bu erkeği,yıllarca idare eden kadının,onu terk etmesi aslında kurtuluşu olacaktı.Hep kurtuluş gününü hayal etti.Hep bir devrim yaratmak istedi.Lakin sınırlarının tellerle çevrili alanında her şey son derece kısıtlıydı.Çünkü kadın dünya gözüyle ,tek sevdiği ve onun gücüyle mücadele ettiği hayatında kendini güvende hissediyordu.Bu çatının çökmemesi ve altında yığılıp ezilmemek için daha çok direnmeliydi.



Bir gün kadın yine eski haline dönmek , rahat ve şık bir şeyler giyip,eski dostlarıyla buluşup nezih bir yerde,sabah kahvaltısı etmek için hazırlanıyordu.Fakat evden çıkacakken eşine yakalanan kadın,etrafını çevirmiş zırhlı ordu gibi disiplin askerine yakalanmıştı.Duygularını ve düşüncelerini daha fazla kontrol edemedi.İzinsiz dışarı çıkmasının tek açıklaması kendisine güvenmediği için ve izin vermemesinden korktuğu için olduğunu nihayet kavraması gerektiğini düşündü.Lakin sonuç son derece yine katı ve anlayışsız bir kafanın müdahalesiyle sonuçlanacaktı.



Kadın son savunma mekanizmasını yumruğunu salonun ortasındaki ceviz masaya vurarak kullandı.Yıllarca onun kölesi gibi yaşamak ve her yaptığı hareketten sonra çocuk gibi sınanmaktan bıkmıştı.Özgür iradesini kullanacağı yaşı çoktan geçmişti.Kendini artık susmakla değil,onun anladığı dille ifade edecekti.Sesini yıllardır bastırmaya çalışan güce karşı bu direnişi ilk devrimiydi kadının.Kendine güven duygusunu kazandırmanın tek yolu ve tek çaresi bu diye düşündü.Yumruğundaki sertlik,sesindeki tını adamın kalbine atılan bir ok kadar sivri ve dikenliydi.Battıkça kanatacak gibiydi.Kadın bir hamleyle adım attı,sokak kapısındaki kirişten.


_Ya bana güvenirsin,ben gönül rahatlığıyla çıkarım ve buluşurum eski dostlarımla....

_Ya da güvenmezsin,ben gönülsüz de olsam,yine çıkarım ve asla dönmem bu eve....



İki seçenek sunmuştu kadın ve adımları oldukça sağlam,kararı ise netti.Yıllarca bu tutumu,zulüm gibi ağırlaşan sabrı taşma noktasına gelmişti.Nihayeti kaybedecek erkeğinden sonra kazanacağı bağımsız hürriyetiydi.Bunca yıl bu cefayı çekeceğine neden bu tepkiyi daha önce vermediği için kendine kızıyordu.Lakin hayatta insanın başına bazı şeyler gelmeden tecrübe kazanılmıyordu..Çünkü yanlışlar yapılmadan doğruyu bulmak zordu.


Kadın emin adımlarla dışarı çıkmıştı,karar adama bağlıydı.Akşam kadının eve dönüş saatinde onu aradı,lakin telefonu kapalıydı,tele sekreter ona mesaj bırakabileceğini söylediğinde,mesajları hiç sevmediğini,çünkü hayat gibi bir daha geri alınıp yanlışları düzeltilmeyeceğini mırıldandı yüksek sesle....Seni seviyorum diyebildi..Çünkü bu ön söz gibi akılda kalıcı tek gerçekti..



Kovalananın değerli olduğu,yanındaki güzelliklerin ise nasılsa kendine ait olduğu için fazla önemsenmediği bu tip ilişkilerde hep bir tereddüt yaşanır,sevme ihtimalini yükseltecek tek çare sevdiğine olan inancını kaybetmemektir aslında.



Kadın,eve dönüp dönmemek konusundaki kararı sevgilisine bırakmamıştı.Hayatında ilk defa doğru ve yerinde karar verdiğini düşünüyordu . Günler sonra mesajı okuyabildi,çünkü yeni hayata sıfırdan başlamak yeniden doğmak kadar zordu.Karadeniz'in kıyısında minik bir kasabada babasından kalan eski ahşap evde,paslanan daktilosunu tamir ettirdikten sonra,yazmaya başladığı satırlarına sığdıracağı oldukça uzun ve derin bir hikayesi vardı..Her mevsimi içine sindiren,her yaprak dökümünü her çiçek açışını zevkle romanına dokuyan bu kadın,özgürlüğünün meyvesini topluyor,kapıdaki sadık köpeğiyle huzur ve sükunet içinde yaşıyordu.

29 Ekim 2013 4-5 dakika 19 öyküsü var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (1)
  • 7 yıl önce

    Keşke tüm kadınlarımız köle etmese kendini erkeğe

    daha aydın daha ilerici ve daha medeni bir toplum olurduk o zaman

    Günün öyküsünü ve yazarımızı kutlarız👑