Hasta
Hüsamettin Bey aniden fenalaşınca, evdeki herkes bir anda telaşa kapılıp bağırıp çağrışmaya başladı. Hemen sert zemine yatırdılar, yan çevirdiler, yakasını gevşetip kemerini çıkardılar. Pencerenin altındaki serin yerde onu sakinleştirmeye çalışırken biri ambulansı aradı. Evin içinde ağlayışlar ve çığlıklar birbirini izliyordu. Hüsamettin Bey’in karısı ise perişan bir hâlde, başını duvara dayamış, sessiz sessiz iç çekiyordu.
Sağlık ekipleri kısa sürede müdahale etti. Durumun korkulacak bir şey olmadığını, fakat önlem amaçlı birkaç saat hastanede gözlem altında tutulması gerektiğini söylediklerinde, herkes derin bir nefes aldı.
"Ya tansiyondur, ya şekerdir... Bir serum takarlar, kendine gelir," diye birbirlerini ve kadını teselli etmeye çalışırlarken, Hüsamettin Bey’in karısı dalgın ve yorgun bir sesle, gözleri yerdeki halılara takılı şöyle diyordu:
"Ayakkabılarını da çıkarmadılar… Güzelim halılarım mahvoldu."