Hayat Bir İmtihan Ama

Bahar, ellerinde çiçekler kokular saçıyor, rayihalar damıtıyordu soluduğumuz havaya. Envayi çeşit renk cümbüşü vardı dışarıda, gözyaşlarını akıtıyordu gökyüzü toprağa "yağmur" olarak. İçimizi ısıtma, etrafımızı aydınlatma işini gün içinde güneşi kendine dost edinerek sağlıyordu dünyamız. Yine böylesi güzel bir gündü.

-Oğlum kahvaltını yaptın mı? yine geç kalacağız hadi biraz çabuk ol...

Her sabah Baba-oğul yaşadığımız diyaloğun ilk cümleleridir bunlar; Sonrasında, SBS deneme sınavında kaç yanlışın var? Arkadaşların deneme sınavı nasıl geçti? Derslerinde ki başarın dersi derste dinlemene bağlı, oğlum sınava kadar oyun-moyun yokkk, falan filan hep geleceğimizle ilgili planlar... planlar...planlar.

-Hiç oğlum bu gün ne sıkıntın var? Moralin nasıl? Arkadaşlarınla aran nasıl? İçine düştüğün bu boşluktan nasıl çıkacaksın? diyen yok.

Ha birde babam duymasın, kız arkadaşım var benim de ama çoook güzel,her aklıma geldiğinde kalbim pır pır uçuverecek gibi oluyor. Yedi E'de adı "Elif" onu görmek için her yolu deniyorum. Gerçi geçen gün o'na takılan kendi sınıflarında bir çocuk var; adı "Harun" hiç sevmiyorum şerefsizi. Hani geçen gün babama söylediğim yalan vardı ya; kavgada dudağım patlamıştı da; babama "düştüm" demiştim...İlk yalanımdı o babama karşı söylediğim...

Annemden ayrılalı beri beraber yaşıyoruz babamla, kız kardeşim annemle kalıyor. Babam her şeyime yetişmeye çalışıyor... Allah'ı var beceriyor da hele bir menemen yapıyor, parmaklarınızı yersiniz. Diğerlerini saymıyorum. Makarna, patates kızartması falan, ha az daha unutuyordum bir de hazır çorbayı iyi yapıyor. Gerçi annemin yaptıklarına pek benzemiyor ama yine de iyi sayılır.

-Ahmet oğlum, akşam eve geldiğinde aperatif bir şeyler atıştır. Sonra bir saat test çözüyorsun... Ben geldiğimde yemeği hazırlarım... Bu günlerini iyi değerledirmemiz lazım... Bu günler geri gelmez. Klişe sözünü yine söylemişti ki;

-Söz sana babacığım "Yarından tezi yok dünü yaşamaya başlayacağım" dedim... Biraz durdu ne demek istediğimi anlamaya çalışıyordu. O anlaya dursun ben daha yeni çözmüştüm. Çünkü daha yeni okumuştum masada duran gazeteye yazılı bu cümleyi...

-Vayyy dedi babam...Filozof cümleleri filan...iyi iyi hadi kalk çıkalım.

-Tamam baba!

Yola çıktık... evimizle durak arası yaklaşık beş yüz metre filan var... bu mesafede yürürken ettiğimiz sohbetlerin tadını hiç bir yerde bulamıyorum. Çünkü başka hiç bir mekanda ve evde sohbet etme şansımız yok.

-Baba ?
-Buyur oğlum
-Sana iki soru soracağım ? Birincisi alıştırma sorusu...ikincisini cevaplarken hemen cevap verme olur mu?
-Pazarlık ha...sor bakalım...
-Dediğim gibi ilki zeka sorusu espirili bir şey...Beş yüzden çıktı kaç kaldı?
-Bu nasıl soru oğlum...Beş yüzden ne çıktı?...bilmem baba soru bu...düşün...
-Hımmm üç kağıtçı seni...buldum buldum...doksan beş...
-Evet baba sana kocaman on puan...
Şimdi ikinci soruyu soruyorum iç içe iki soruyu teke düşürüp soruyorum. O yüzden hemen cevap verme derim...
-Sor bakalım bay filozof...
-SBS'yi kazanamazsam ne olur ve Annemle birleşme şansınız yok mu?

Aniden duran babam...bana döndü yüzü kıpkırmızıydı...Ne yapacağını ne diyeceğini bilemedi. Yolunu şaşırmış, alaboraya savrulmuş gemi kaptanı gibiydi.

-Oğlum canın sağolsun SBS'yi kazanamaman o kadar önemli değil dedi...

Beklediğim cevap gelmişti. Babama ani bir çıkışla cevabı yapıştırdım.
-Baba ben SBS'yi kaybettim.
-Nasıl yani? oğlum daha sınava girmedin ki
-Baba ben o sınava girmeyeceğim dolayısıyla sınavı kaybetmiş olacağım...
-Biraz önce kırmızı rengine boyanan babamın yüzü...şimdi mor rengiyle cebelleşiyordu.
-Gayri ihtiyari elini havaya kaldıran babam... korktuğumu ve savunma refleksine kapıldığımı görünce aşağı indirdi.
-Sen... sen... ne de-di-ği-nin farkında mısın ?
-Evet baba...Annemle kardeşim yanımıza gelip bizimle beraber kalmazlarsa o sınava girmeyeceğim... İstersen öldür.
-Böyle bir çıkış beklemeyen babam, ne yapacağını bilemez halde biraz daha yürüdü.
-Tamam oğlum sınava şunun şurasında yirmi gün var yok. Sınava gir-çık sonra bakarız olur mu?
-Hayır baba...ya bu birleşme olur yada ben bu sınava girsem de hiçbir soru yapmayacağım.
Çok kararlı olduğumu anlayınca "Bana iki gün müsaade et tamam mı? Bugün zaten çok yoğun işlerim var...uğraşamam seninle" dedi.

-Evet baba!... bütün işlerin zaten benden daha önemli... hiçbir zaman gündeminde bir numara olamayacağım. Gecelerim nasıl geçiyor?...annesizlik nasıl bir şey? Kardeşimle ayrı evde kalmanın zorluğu ...ağlamaya başlamıştım...Gecelerim azap baba...uykularım bölünüyor...kaç defa annem aklıma gelince sıçrıyorum biliyor musun?
Ya o kardeşim...ben böyleysem o ne haldedir.
Neden hep kendinizi düşünüyorsunuz ? En ufak şeyde birbirinize yaptığınız hakaretler, kavgalar...onları bile özledim. Keşke aynı evde olsak da yine kavga etseniz.
Babamın gözleri dolmuştu... Şimdi de benzi solmuş yüzü kirece dönmüştü sanki...
-Oğlum dedi sarıldı...

10 Mayıs 2013 4-5 dakika 84 öyküsü var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (1)
  • 11 yıl önce

    Çoğu baba ve çocuğu arasında yaşanmış ve yaşanması muhtemel olaylar güzel bir şekilde öyküleştirilmiş, gün sonunda da ödülünü almış. Kutladım Selim bey içtenlikle...👍