Hayata Dair
Ne dersem o diyordu..ne dersem o..Bir insan nasıl bu kadar gamsız,kendine başına buyruk olabilir.diye düşündüm..neydi onu bu kadar çileden çıkartan şey..hayatın kendisi mi yoksa kendisine sunulan bu hayat mı.pervasızca önüne gelene bağıran,hakaret eden küfürler savuran bu adamı anlamaya çalışıyordum.bir püf noktası olmalıydı oysa neticede bir insan..şuurunu kaybetse de çoğu zaman duyguları ve gözyaşları var işte..hayatında bir şeyler eksikti belliki..belki aşk belki anlaşılır olmak kim bilir..birileri farkında olsun istiyordur belki,ellerinden bir tutan yada ruhunu okşayan bir ses eksikti hayatında belki..kim bilir!..bu dünyada her şeyin bir nedeni olduğunu savanlardanım..evet her şeyin bir nedeni var..esen rüzgarın,gecenin, gündüzün,gök kuşağının oluşmasının bir nedeni olduğu gibi..bir insanın hayada dair bu kadar agresif olmasını da bir neden var elbet,sadece o şey her neyse onu bulup çıkarmak lazım işte senin sorunu bu arkadaş demek lazım..aslında biraz dokunmak lazım bam teline hepsi bu..ve nihayet bu adamla konuşmaya karar verdim..evet konuşmalıydım sırrını çözmeliydim..derdini bilmeliydim.yıllardır tam karşımdaki dairede oturan bu adamı tanımalıydım..bir akşam anide çaldım kapısını..içeriden gelen ses biraz telaşlıydı- KİM O..ben ben karşı komşunuz Ahmet, açarmısın kapıyı..kapı açılmamıştı ama içeriden cevap gecikmedi.-.ne istiyorsun akşamın bu saatinde.sadece biraz konuşmak istiyorum aç dedim..kapı aralığından sen kimsin dedi aç diye yineledim.kapı açldı..iyi akşamlar kaç yıldır komşuyuz ama bir türlü tanışamadık dedim.şaşırmıştı ama davet etmekten de geri kalmadı .oldukça eskimiş sarı bir koltuğu gösterdi ve oturmamı söyledi..sonra dar ve karanlık bie koridora doğru yöneldi..biraz sonra döndüğünde elinde iki şişe bira vardı..aslında bira sevmem ama içmemin doğru olacağını düşündüm..-al bakalım dedi iç şunu.sanki o birayı içmessem onu daha baştan kaybedecektim. ilk yudumu ben aldım..bu tavrım hoşuma gitmiş olmalı ki sohbete başladı.".seni daha önce görmedim" dedi..genelde seyahat halindeyim pek nadir gelirim ben dedim.derin bir sohbete başlamıştık anlatıyor küfürler savuruyor hayatın kendisine ne kadar acımasız davrandığını söylüyordu..kimi zaman ağlıyor kızıyor ve içiyordu..ben ise sadece dinliyordum..ve artık sabahın ilk ışıkları pencereye vuruyordu.konuşmaktan kadar yorulmuştu ki sızmıştı işte nihayet..ama sızmadan kullandığı son cümle aslında sorunun çözümü gibiydi."anlaşılmamak o kadar berbat bir şey ki"