Hayatım İşte Böyle Yok Oldu Kalpsiz Vijdansızdı

Küçük bir sahil kasabasın da yalnız yaşıyordum annemle babam ben küçükken vefat etmişti. Hayatta hiç kimsem yoktu kasabalılar bana sahip çıkmış adeta ailem olmuşlardı. Balıkçı arkadaşlarımla balıkçılık yapıyor bakkallara yardım ediyordum çok güzel bir kızdım herkesin dilindeydi güzelliğim. Çok fazla talibim vardı ama bir türlü hiç birini sevemiyor istemiyordum kendi halimde yaşayıp gidiyordum. Suzan ablam vardı çok samimi olduğum sevdiğim oda beni yeğeniyle evlendirmek istiyordu ama onada olmaz dedim. Aradığımı bulamıyordum bir türlü balık tutarken denizde yaralı birini bulduk kanlar içideydi hemen alıp karaya çıkardık. Kasaba küççük olduğu için hastane yoktu kendimiz pansuman yaptık kasabada doktor bir komşu vardı ona emanet ettik yaralı adamı. Her gün gidip bakıyordum iyileştimi diye denizde hafif şekilde başına vurup denize atılmıştı. ve durumu da ciddi değildi. Çok geçmeden iyileşti ve bize çok minnettar olduğunu söyleyerek gitti çok sevinmiştik iyi olduğuna. At binmeyi çok seviyordum bir gün at binerken bir dere kenarında durdum ve çevremi izlerken onu gördüm. Okadar yakışıklıydı ki sanki prens gibi aklım başımdan gitmişti oda aynı haldeydi. Aşık olmuştum ona ilk görüşte
ama nerden gelip nereye gittiğini hiç bilmiyordum. Yanıma geldi ve biraz sohbet ettik sonra gülümseyerek yine görüşelim diyerek gitti. Kasabaya misafir gelmişti hemen atıma binip suzan ablama gittim ve ona aşık olduğumu söyledim çok mutluyum çok diyerek. Suzan abla dur deli kız dur daha tanııyoruz araştıralım bi dedi. Ama ben kim olursa olsun ne olursa olsun sevmiştim onu. Bir gün yanıma geldi ve bana buraları gezdirirmisin dedi fırsat bu fırsat deyip kabul ettim. Ve başladık kasabayı gezmeye oda bana aşık olmuştu çok mutluydum yüksek bir tepeye çıktık burası kasabamızın en güzel yeridir dedim ve manzarayı izlettim. Birden yere diz çöktü ve seni seviyorum benimle evlenirmisin meleğim dedi. Şok olmuştum mutluluktan havalara uçtum ama tabii ona belli etmeden. Hemen gelip beni kasabalı halkından istedi ve evlendik hemen. Ozan çalışmamı istemiyordu artık evde geçiyordu tüm günüm çok mutluyduk. Ozan kasabamızı çok sevmiş ve buraya yerleşmişti kasabada kahve hane işletiyordu. Aradan böyle 1 sene geçti hamileydim ve çok mutluydum. Bir gün kasabaya eşkiya tipli dört kişi gelmiş ve ozanı sormuş muhtara. Muhtarda zavallı bilmeden burda evet neden aradınız demiş. Sonradan durumdan şüphelenip bana geldi ve herşeyi anlattı. Kasaba çok küççüktü ve ozanı bulmaları an meselesiydi. Hemen koşup kasabanın moteline gittim ve buldum onları. Kim olduklarını sordum gelenler ozanın kan davalılarıydı. Yapmayın affedin onları evlendik biz çocuğumuz olcak diye yalvardım. Gülerek seni kocanmı yolladı deyip güldüler ve sen karışma erkek işine kocan ölcek başka yolu yok dediler. Çılgına dönmüştüm ve hemen eve koştum ozanın silahını kapıp koştum yine. Acele etmem lazımdı ozanı anında bulur vururlardı çünkü. Sonkez yalvarıyorum yapmayın acıyın bize dedim git işine be kadın kocan ölecek işte okadar dediler. O an çıldırmışım sinirden ozanı öldürceklerinden. Çektim silahımı vurdum onları öldürdüm. Jandarmalar gelip tutukladı beni ve alıp götürdüler hemen dört kişinin katiliydim artık. Ozan kahrolmuştu üzüntüden ben sebep oldum kendimi hiç affetmicem dedi ama olan olmuştu. Hakim bana 20 yıl verdi yirmi yıl bu dile kolay nasıl biterdi. Ozan beni seni beklicem ne olursun affet beni seni seviyorum diyerek uğurladı. Beklemesi de gerekirdi ben onun yüzünden katil olmuştum. Ozan bana sık sık mektup yazıyor hiç yalnız bırakmıyordu çok seviniyordum hep böyle devam edecek zannederek. Bir gün ozandan haber gelmemeye başladı ve çok merak ettim acaba başına bişeymi geldi diye. Köyün muhtarı geldi ziyaretime ona sordum. Unut onu sil dedi o seni hak etmiyor dedi anlat herşeyi bana ne oldu diye sordum. Ahlaksız kasabadan gitti istanbula yerleşmiş bir kadınla yaşıyormuş dedi. Aklım başımdan gitmişti nasıl yapardı bana bunu ben onun yüzünden burdaydım olamazzzzzz diye bağırarak sinir krizi geçirmişim ve bebeğimi düşürmüştüm kahırdan. Şimdi ozandan daha çok nefret ediyordum o sadece benim değil daha doğmamış bebeğimizin de katili olmuştu. Aradan o kahrolası yirmi yıl geçti ve cezam bitmişti artık özgürdüm. Hemen kasabaya koştum muhtardan ozanın adresini aldım. Suzan abla geldi ve ahhh be kızım mahvettin kendini yazık oldu dedi ne yapayım abla çok sevdim onu dedim ve hemen istanbula gittim. Ozanın adresini buldum ve evinin önünde beklemeye başladım kapı açıldı ve ozan çıktı dışarıya tam ozanı vurmak üzereyken kızı çıktı dışarıya baba baba diyerek. Allahım kahrolmuştum iyice evlenmiş çocukları vardı sonra eşi çıktı dışarıya karnı burnundaydı hamileydi. Yapamazdım nekadar hak etsede ozanı öldüremezdim ozanın iki tane çocuğu vardı artık. Ozan beni gördü ve hadi vur der gibi baktı gözlerime ama yapamazdım attım silahımı yere ve hızla uzaklaştım ordan gözlerimde ki yaşlarla yüreğimdeki acılarla artık hayat bitmişti benim için kasabaya geri döndüm ve acıyla kahırla yaşamaya devam etim. Tabiii nekadar yaşamak denirse buna 12 EKİM 2010

12 Ekim 2010 5-6 dakika 13 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar