Hayatın İçinde Olmak

Uzun yorucu bir günden sonra nihayet eve varmıştı. Lambası bozulmuş bu dar koridorda ilerleyerek evin kapısına ulaştı. Bu karanlıkta zor olsa da alıştığından olmalı ki kapıyı açmakta zorlanmadı. İçeri girdikten anahtarı kapının yanındaki küçük ayakkabılığın üzerine attı. Yorgunluktan olmalı ki anahtar ayakkabılığın arkasına düştü. Kendini halsiz hissettiği için anahtarı boş verip, kapıyı kapattı ve içeri yöneldi. Hafif olmasına rağmen omzunda ağırlık yapmaya başlayan sırt çantasını çıkarıp ağır bir şekilde oflayarak kanepeye bıraktı. Bir süre sonra kendisi de karşı kanepeye yıkıldı. Yapması gereken bir şey var mı diye düşündükten sonra. Kanepeye iyice uzandı. Yorulan gözlerini kapatıp hayaller kurmaya başladı.

Dönüp dolaşıp hep aynı şeyi hayal ediyordu. Belki bunlara hayal bile demek zor çünkü kurduğu bir şeyi değil geçmişindeki bir döneme takılıp kalmıştı hep oralarda yaşıyordu. Hemen hemen her zor günün bir hediyesiymiş gibi bu durum durmadan tekrar ediyordu. Kısa bir süre sonra tatlı bir uykuya daldı.

Bu tatlı uykusunu irkilmeyle büyük bir patlama böldü. Patlama o kadar yüksekti ki pencere camlarında kırıklar oluşmuştu. Hızlı hareketlerle ayaklanıp önce ışığı açmak istedi ama olmadı çünkü muhtemelen elektrikler patlamanın etkisiyle kesilmişti. Telefonunu çıkarıp saatine baktı. Saat 21 civarlarındaydı. Bir süre sonra çığlık ve haykırışlar duymaya başladı. Pencerenin yanına yaklaşıp tedbirli bir şekilde dışarı doğru baktı. Pencerenin açısı dar olmasına rağmen gördüğü manzara dehşete düşmesine yetmişti. Bir an dönüp televizyonu açmak istedi ama elektriğin kesik olduğunu hatırladı.

Dışarı çıkmaya karar verdi ama anahtarı almalıydı. Karanlıkta telefonun ışığıyla anahtarı aramaya koyuldu. Sonra anahtarın ayakkabılığın arkasına düştüğü hatırladı. Kapıya yönelip telefon ışığıyla aydınlattığı dar yerden anahtarı aldı. Kapıyı açıp hemen dışarı fırladı. Bir ara koridorda ayağı takılır gibi oldu ama önemsemedi, daha binadan çıkmamıştı ki siren sesleri duymaya başladı. Bu onu daha derinden etkilemişti. Nihayet sokağa çıktı ve olanlara baktı.

Bir savaş uçağının bir binaya girmiş olduğunu gördü. Sebebini yanındakine sorunca büyük bir tepkiyle karşılaştı. Sorduğu adam "Dünyadan haberin yok mu ?" diye azarlamıştı kendisi bir daha da soramadı. Ama oldukça merak etmişti. Bir ipucu olur diye telefonundan internete bağlanmayı denedi ama olmadı. Ne olmuşsa telefonlarda artık çekmiyordu. Sonra olanları düşününce asıl felaketi fark etti. O artık bu dünyada yaşamıyordu.

Ne yazık ki çevremizde öyle insanlar var ki ancak felaket kapısına dayandığında anlar. Sadece kendi hayatını dalıp gidenler belki de en büyük suçlular. İnsanlar ne sorunu olursa olsun uzun süre dünyadan bağını koparması bence tam bir hastalık halidir. Toplumsal olaylara duyarlı olmalıyız.

05 Temmuz 2012 2-3 dakika 2 öyküsü var.
Yorumlar