Haydi Beyler Voltran'ı Oluşturuyoruz

Sabah uyandığımda bana arkası dönük yatmış olan sevgilimin, muhteşem güzellikteki sırtını gördüğümde onunla birlikte olma isteğim tavan yaptı. Elimi uzatıp usulca okşadım sırtını, uyku halinde biraz daha sokuldu bana. Arkasından sarılıp bir süre o anın tadını çıkarmaya karar verdim. Belgin ile tanışalı çok uzun süre geçmemişti ama birbirimizi her anlamda tamamlıyorduk. Kırk yaşında başından tatsız bir evlilik geçmiş ve altı yıldır bekârlığın tadını çıkarmış bir adam olarak, Belgin gibi bir kadına sahip olabilmek için hangi iyiliği yaptığımı ve mükâfat olarak yanımda yatan bu mükemmel kadına sahip olduğumu düşünmeden edemiyordum çoğu zaman.
Dün gece onu çok yorduğumu düşünüp, bu sabah ona güzel bir kahvaltı hazırlayarak biraz şımartmaya karar verdim. Mutfaktaki yarım saat süren hummalı bir çalışma sonucu nihayet Belgin'e layık bir sofra hazırladığıma karar vererek onu uyandırmak için yatak odasına gittim. Sere serpe yatan Belgin'in düzgün bacaklarını gördüğümde kasıklarıma yayılan ateşe engel olamadım.
'Hov! Sakin ol olum, aç ayı oynamaz' diye libidomu dizginlemeye çalıştıktan sonra, usulca kadınımın yanına sokuldum. Çıplak sırtına dudaklarımı dokundurdum.
'Uyandırma servisi, kahvaltı hazır.'
'Beş dakika sonra tekrar deneyiniz.'
'Beş dakika daha yatakta kalırsan sonraki en az yarım saat bu yatağa mahkûm yaşayacağınızı bildiririz.'
'Rahmetli dedem malı mal gibi kullan her zaman kullan derdi, dikkat etmezsen yalama olacağım.'
'Belli ki deden bunu altmışlı yaşlarında söylemiş ben henüz kırklı yaşlarımın başındayım. Yalama konusuna gelince dün gece bu eylemi gerçekleştirdiğimde şikâyet etmiyordun.'
'Ahlaksız aşçı seni' derken kafama fırlattığı yastıktan son anda kaçabildim.
Birlikte keyifle kahvaltı ederken kapı çaldı, kalkıp baktığımda alt kattaki kuaför arkadaşımın panik halindeki yüzüyle karşılaştım.
'Ne o sabah sabah şeytan mı kovalıyor?'
'Belgin burada mı?'
'Ziya, aramızdaki samimiyet tavanda anladık da seks hayatımı takibe başlamandaki amaç ne?'
'Adi alçak, ben aşağıda senin eski yavuklun Zeynep'i oyalamak için ona bedava dip boya yapayım, senin yaptığın muameleye bak. Sana geleceğim diye tutturdu son anda kaptım kolundan manikür, pedikür, ağda, dip boya ne bok varsa hepsini yapıyorlar. Ocağıma incir ağacı diktin seninle olan arkadaşlığımı bir daha gözden geçirmem lazım.'
'Belgin burada!'
'Bundan bana ne, senin seks hayatını takip etmemi istemendeki amaç ne?'
'Oğlum Belgin ile karşı karşıya gelirse o zır delinin neler saçmalayacağını düşünebiliyor musun? Ben Belgin'i evden çıkarmadan binadan içeri girmemesi lazım, eğer girerse Belgin beni terk eder bu durumda da sen benim yeni sevgilim olursun haberin ola.'
'Dur ben kaynak yapayım şuna, kısa saç ona yakışmıyor zaten.'
'Kaynak mı yapıyorsun, lehimle mi tutturuyorsun ne halt edersen et onu Belgin'den uzak tut.'
'Ulan sende ne var ki bu kadın sana musallat oldu, anlamadım ki bir türlü kurtulamadın şu Zeynep'ten.'
'Çok konuşma yarım saatten önce senin oradan çıkmasın.'
'Anlaşıldı, faturayı posta kutuna mı bırakayım yoksa elden mi alacaksın?'
'Defol Ziya.'
Yaklaşık dokuz ay önce bu psikopat kadından kurtulmak için ne gerekiyorsa yapmış olmama rağmen, karabasan gibi ara sıra görünmekten çekinmeyen Zeynep yüzünden Belgin'i kaybetmek istemiyordum. Oturup anlatsam yeterli zamanım yoktu, zaman kazanmak için masum bir yalanın bize ne zararı olacak ki? Belgin'in yanına gittiğimde okuduğu gazeteden başını kaldırıp tatlı tatlı gülümseyerek bana kimin geldiğini sordu. Doğruyu söyleyecek olsam bile o an bundan vazgeçerdim onu kaybedecek hiçbir şey yapamazdım.
'Üst kattaki komşu tornavida istedi.'
'Benim bildiğim çay, kahve, şeker falan istenir, sabah sabah tornavida isteyen de ilk defa senin komşunu gördüm.'
'Ben yalnız yaşayan bir adamım bir erkekten şeker istenmez, çekiç tornavida matkap falan istenir.'
'Delici ve vurucu aletler ha.'
Biraz şakalaştıktan sonra cep telefonumun çalmasıyla yerimden zıplayıverdim. Garip hal ve davranışlarımdan Belgin de işkillenmiş olacak ki iyi olup olmadığımı sordu. Koşturarak telefona bakmaya giderken iyiyim diye geçiştirdim. Bok iyiyim yusufluyorum resmen.
'Ne var Ziya?'
'Son yirmi dakikan.'
'Roket mi fırlatıyorsun manyak geri sayım yapıyorsun orada, germe beni benden haber almadan çıkarma onu o kapıdan.' Bir yandan telefonda konuşurken bir yandan da mutfağa doğru ilerlemeye başladım.
'Tamam, anneciğim geliyorum hemen, sıkma canını ben gelince hallederim.'
'Ne annesi ben Ziya. Şimdi de annen mi oldum Allah belanı versin Çetin.'
'Ben de seni seviyorum anneciğim.'
Telefonu arkadaşımın yüzüne kapatıp yüzüme hiç zorlanmadan sıkıntılı bir ifade oturtuverdim.
'Sabahları ne kadar hareketlisin ne kapın ne de telefonun susmuyor maşallah.'
'Her zaman böyle olmaz, annem aradı şimdi çamaşır makinesi bozulmuş sanki dünyanın sonu gelmiş gibi davranıyor. Hemen gidip halledeceğimi söyledim.'
'Yani kalk git diyorsun.'
'Sevgilim acil bir durum bu, yoksa ben kibar adamımdır biliyorsun, kalk git demektense seni yatağa atıp yalama yapmayı tercih ederim.'
'Peki, hazırlanıp çıkarız beraber.'
'Yok, yok sen çık ben evi toparlayıp öyle çıkarım.' Allah kahretsin çok hızlı cevap verdim ve Belgin suratıma şüpheyle bakmaya başladı işte. Her ne kadar anlayışla 'Peki' dese de Belgin'in yüreğine şüphe tohumlarını kendi ellerimle ektiğimin farkındaydım.
Belgin'i kapıdan uğurladıktan sonra telefona sarılıp kadim dostum Ziya'yı aradım.
'Ne yapıyor orada mı hala o manyak kadın.'
'Aaa! Çetin sen misin? Bizde Zeynep ile senin dedikodunu yapıyoruz. Neredesin, evde misin, aşağı insene.'
'Allah belanı versin Ziya niye ben olduğumu söylüyorsun.'
'Ben de seni özledim yahu, hadi hadi kalk gel hasret giderelim.'
'Ben şimdi sana bir geleceğim hayatın boyunca unutamayacaksın, kapat telefonu kapat.'
Ne olursa olsun bu sefer Zeynep delisinden temelli kurtulmam gerekiyordu. Hızla aşağı inip çözüm odaklı çalışmalarıma başlamalıydım. Freni patlamış bir kamyon gibi kuaförden içeri girdiğimde Ziya,
'Oha! Yavaş olsana sığır o kapıya ben ne kadar para verdim biliyor musun sen?' diye çığlık atmaya başladı.
'Benden kıymetli değil ya, hem sen .....' Sözümü bitiremeden Zeynep'in sarmaşık gibi kollarının bedenime dolandığını hissettim.
'Çetinn... Aşkım.'
'Zeynep biz ayrıldık, Çetin ile aşkım kelimesini aynı cümle içerisinde kullanmayı kes artık.'
'Ama aşkım.' Eh hiç değilse adımı söylemedi, bu da bir gelişme. Zeynep'i üzerimden silkeleyip,
'Ben senin aşkın falan değilim, evleniyorum beni unut kızım.'
'Evleniyor musun?' Ne yazık ki bu çığlığı Zeynep değil Ziya atmıştı.
'Şimdi izninizle benim müstakbel karımla ilgilenmem gerek.' Kuaförden çıkarken kendimi savaş kazanmış kahraman gibi hissediyordum. Keyifle ıslık çalarak markete gidip alışveriş yaptım. Bugünün şanslı günüm olduğunu düşünüp birkaç şans oyunu oynadım. Sallana sallana eve giderken Belgin'in arabası takıldı gözüme. Arabanın içinde oturmuş hiçbir duygu barındırmayan Belgin'in gözleriyle buluştu gözlerim. Ne kadar zamandır ordaydı, ne zaman gelmişti, Allah'ım hiç gitmemiş olamazdı değil mi? Arabadan indi, direk karşıma gelip bir süre inceledi beni.
'Ne o annen makine için servis çağırmaya mı karar verdi?'
'Gel yukarıda konuşalım, böyle sokak ortasında konuşmanın anlamı ne?'
'Bundan bir saat önce beni postaladığın eve mi? Hayır böyle iyiyim ben.'
'O zaman gel şuradaki muhallebiciye gidelim.'
'Canım tatlı bir şey istemiyor.'
'Belgin savunmamı vermem gerek, çıkalım yukarı işte.'
Neyse ki Belgin insafa gelip eve çıkmayı kabul etti. Karşılıklı oturmadan önce aldıklarımı mutfağa bıraktım.
'Neden patlıcan aldın?'
'Neden mi patlıcan aldım?' Mal mal Belgine bakmaya başlamıştım.
'Evet, neden patlıcan aldın? Sen yemek yapmayı bilmezsin ki.'
'Belgin bu nasıl bir soru, annem turşusunu kuracaktı al dedi aldım, başka ne amaçla almış olabilirim ki?
'Ah pardon aklıma gelmedi, bundan yaklaşık bir saat önce yanında olacağını söylediğin annen değil mi?'
Aha zurnanın zırt dediği nokta; patlıcandan girdi anneme konuyu getirdi. Zeki kadın tehlikeli abi ama seviyorum bu kadını ben.
'Yalan söyledim.'
'Bana bilmediğim bir şey söyle Çetin.'
'Sabah gelen komşum değildi.'
'Hımm...'
'Aşağıdan Ziya gelmişti.'
'Hıı... hıı...'
'Eski kız arkadaşım Zeynep gelmiş. Israrla benim yanıma gelip konuşmak istemiş. Ziya da engel olmuş normal olarak. Dokuz ay önce ayrıldık ve aklına estikçe geri dönmek için çabalayıp duruyor. İstemediğimi defalarca söyledim, anlamıyor. Seninle karşılaşmasını istemedim, o densiz seni üzecek ya da ilişkimizi hırpalayacak bir şeyler söyler diye korktum. Aklımca bu işten sıyrılmak için sana yalan söyledim. ' Boğucu bir sessizlik oldu önce.
'Ne dedin ona?'
'Evleneceğim yalanını söyledim.'
'O zaman bunu bir teklif olarak almıyorum.'
'Sen yinede her şeye hazırlıklı ol.'
Bu olaydan iki yıl sonra Belgin ile evlendik ve hala ona beyaz da olsa yalan söylemeye korkuyorum.

03 Ağustos 2018 8-9 dakika 37 öyküsü var.
Yorumlar