Her Şey Seninle Güzeldi

Bir sonbahar günüydü, günlerden pazardı.
Ağaçlardan dökülmüş yapraklar üzerinde, ellerim cebimde renkli bir yolda yürüyordum. Ağaçlar mevsimlik elbiselerini, dallarından bir bir çıkarmaya başlamıştı. On veya on beş gün sonra çırılçıplak kalarak, tabiat ananın sihirli fırçasıyla, doğayı beyaza boyamasını bekliyorlardı. Rüzgârlar şimalden sert esiyordu. Kurumaya yüz tutmuş yapraklar, rüzgârın hışmından kurtulmak için, sağa, sola kaçıyorlardı. Kuşlar artık, birbirlerine serenat yapmayı bırakmışlardı. Beyaz bulutlar hızla meçhul diyarlara doğru mavimtrak gökyüzünde kulaç atıyorlardı. İşte böyle bir gündü. İçimden güz yağmurları yakında başlar diye tam geçirirken, bu gizemli ortamı bozan, telefonum sesi duyuldu.






Arayan kim diye baktım. Numara gözükmüyordu. Telefonumu merakla kulağıma götürdüm. Bir müzik çalıyordu. Çalan müziği hemen tanıdım. Ürpererek dinlemeye başladım. Şarkı bitince, telefonum kendiliğinden kapandı.
Bir kaç kere istemeden, kapalı telefona alo alo diye bağırdım.






Yıllar sonra, her notası bende iz bırakan, bu ortak şarkımızı dinlerken gözlerim dolmuş, dudaklarım titremeye başlamıştı. Eski bir ahşap banka doğru yürüdüm. Bankın üzeri ağaçlardan düşmüş, yapraklarla kaplıydı. Usta bir ressamın üşenmeden rengârenk boyadığı, bu yaprakları temizlemeden, öylece üzerlerine oturdum. Kulaklarımda hala, bizim şarkımız çalıyordu. Şarkı bitiyor. Beynimde bu kim olabilir sorusu. Onun yerini alıyordu. Biraz önce dinlediğim, bizim şarkımızı, ikimizden başka bilen yoktu. Bu şarkıya benimle söyleyen kişi, toprağın altında yatıyordu. Onu oradan, kimse çıkaramazdı. Beynim bu kim olabilir, sorusuna kilitlenmişti. Ben bu soruyla boğuşurken, telefonum tekrar çaldı. Titreyen elimi cebime sokarak telefonu çıkardım. Yine numara gözükmüyordu. Bu işte bir gariplik var diyerek, telefonu kulağıma götürdüm.






Daha ben alo demeye fırsat bulamadan:
Şarkı yeniden çalmaya başladı. Aman Tanrım! Bu olamaz diye, panikle bağırdım. Titreyen ellerim, kulağımda ki telefona daha fazla, hakim olamadı. Telefon ellerimin arasından kayarak, bakır rengi, yaprakların üzerine düştü. Çıldırmış gibi, kulaklarımı kapadım. Telefonda ki ses, bir fare gibi sanki kulaklarımın içine girmiş, beynimi kemiriyordu. Devamlı aynı şarkıyı duyuyordum. Dizlerimin üzerine çöktüm. Korkuyla etrafıma bakındım. Benden başka kimse yoktu.






Ama kulaklarım kapalı olmasına rağmen hala o ses, çok derinden gelircesine, saçımdan, tırnağıma bütün organlarımda yankılanıyordu. Bu imkânsız diye bağırmaya başladım. Bana birisi çok kötü bir şaka yapıyor diye düşünmeye çalıştım. Ellerimi kulaklarımdan çektim. Yaprakların arasındaki telefonumdan ses hala geliyordu. Titreyen ellerimi ona doğru uzattım. Sen kimsin, bana neden böyle acımasız davranıyorsun diye sordum. Telefonun ucundaki gizemli ses: Bu nasıl soru, sesimi tanımadın mı? Diye cevap verdi. Korkumdan sözler dudaklarımın arasında adeta donmuştu. Bu imkânsız diye zorla fısıldayabildim. Derinden gelen ses tekrar duyuldu:

Bu mevsimde, seni burada bulacağımı biliyordum. Seninle son defa konuşmak için, yıllardır her saniye yalvarıyordum. Yalvarmalarıma sonunda dayanamadılar, bu ölümsüz aşkın hatırına, seninle son defa konuşmama izin verdiler. Korkuyla kulaklarımı tekrar kapadım. Kulaklarımı sıkı sıkı kapatmama rağmen, derinlerden gelen sesi içimde duymaya başladım.






-Seni korkuttuğumu görmek, beni tekrar öldürür. Bir daha ölmemi istemiyorsan, ne olursun benden korkma! Sana veda edemeden, saçlarını okşayamadan, gözlerinin derinliklerine bakamadan, ellerini tutamadan, bir Allah'a ısmarladık diyemeden, o paramparça olmuş arabanın içinden, paramparça olmuş cansız bedenimi çıkardılar. Ne olursun, benden korkma! Diz çöktüğün yerden ayağa kalk. Ben aşkımı bu halde görmeye alışık değilim. Beraber olduğumuz, o her saniyenin hatırına ayağa kalk. Seni böyle yıkılmış, görmek istemiyorum. Aklından geçirdiğin, soruya ben cevap vereyim. Evet, seni görüyorum. Rüzgârda dalgalanan siyah saçlarını, beni korkuyla arayan, o zeytin karası gözlerini, o başımı döndüren kokunu, yılların hasretiyle içime çekiyorum. Kafan karışınca alt dudağını, farkında olmadan, ileriye doğru uzatırdın. Tıpkı şimdi yaptığın gibi.
Biraz önce, sana dinlettiğim, bizim şarkımızı, ilk duyduğumuzda, bu şarkı ikimizi anlatıyor dediğim günü hatırladı mı? Sus konuşma! Sana Allah'a ısmarlamadık demeden önce, ne olursun son kez bizim şarkımızı söyle. Şarkımızı söylerken satır aralarında, bu şarkı bizim şarkımız olsun. Dediğimin nedenlerini bulacaksın.






Titreyen sesimle, yıllar sonra benden istenen şarkımızı söylemeye başladım.








Herşey seninle güzel yolda yürümek bile
Olmayacak düşlerin peşinde koşmak bile
Herşey seninle güzel bu toprak bu taş bile
İçimdeki bu korku gözümdeki bu yaş bile

Beklenmedik bir anda ayrılık gelip çatsa
Seninle paylaştığım tek bir gün yeter bana

Herşey seninle güzel duyduğum bu ses bile
Yalnız içtiğim su değil aldığım nefes bile
Herşey seninle güzel bu yağmur bu kar bile
Yüzümdeki gözyaşının izleri onlar bile

Beklenmedik bir anda ayrılık gelip çatsa
Seninle paylaştığım tek bir gün yeter bana








Şarkıyı bitirmiştim. Gözlerimdeki yaşları silerek, ağaçların dallarında, yaprakların arasında, sert esen rüzgârların sesinde, gökyüzünde hızla üzerimden geçen beyaz bulutlarda, onu aramaya başladım. Ama sadece kulaklarımda derinden gelen bir Allah'a ısmarladık sesini duydum.






(Bu güzel şarkının sözlerini yazan Çiğdem Talu'yu Rahmetle anarım.)

21 Eylül 2013 5-6 dakika 67 öyküsü var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (3)
  • 10 yıl önce

    Öykünüz çok hüzünlüydü.😥Okurken,zihnimden de tıpkı bir film misali geçti dersem asla abartmış olmam.Ayrıca yazının sonunda değerli söz yazarımız Çiğdem Talu'yu rahmetle anmanız gerçekten takdire şayan bir davranıştı.

    En derin selam,saygı ve tebriklerimle değerli yazarım...

    👍

  • 10 yıl önce

    Kutlarım kalemi. Yine güzel bir öykü okudum sayenizde.

  • çok güzeldi öykü severek duygulanarak okudum ve rahmetli çiğdem Talu çocukluğumuzun güzel tınılarının güfte kârı ama ne sözlerdi onlar her biri daha da güzel olan ve Melih Kibarla notalarda hayat bulan ömre bedel şarkılar bir tanesi de burada işte tebrikler çok anlamlıydı👍