Hırsız Var

Köşe apartmanın yedinci katında, sabaha karşı küçük bir kız çocuğunun feryadı duyuldu.
-Anne, baba çabuk kalkın, evde hırsız var. Annesi yatakta dönerek sesin geldiği yere doğru baktı. Uyku sersemi üzerine eğilmiş küçük kızını görerek, telaşla yataktan kalktı. Kızı onu kolundan tutmuş, avazı çıktığınca evde hırsız var diye bağırıyordu. İlk önce ne olduğunu anlamadı. Şaşkınlığını üzerinden atınca korku içinde bir çığlık attı. Yanında yatan kocasını hızlıca sarsmaya başladı.
-Herif çabuk kalk evde hırsız varmış.
Adam hala gök gürültüsünü andırır vaziyette horlamaya devam ediyordu.
Kadın panik halinde var gücüyle bağırmaya başladı. Mehmet kalk, lan kalksana.
Kadın, kocasının yüzünü tokatlarken, bir yandan da bu şişko top atsan uyanmaz diye bağırıyordu.
Adam yediği tokatlar yüzünden, çapaklı gözlerini zorla açtı.
Kendisine vuran karısına, öküzün trene baktığı gibi bakmaya başladı.
-Mehmet öyle bön bön bakmayı bırak! Şu dozer gibi gövdeni kımıldat, evde hırsız varmış.
Adam ne hırsız mı diye bağırarak, zorla yataktan ayağa kalktı.
-Çabuk tabancamı, getir bana.
-Senin tabancan salondaki dolapta, git de kendin al.
Adam durduğu yerde sendeleyerek, bir iki adım atmaya çalıştı. Birden el freni çekilmiş tır gibi durdu.
Karısına dönerek: Sana tabancamı, çabuk getir diyorum. Sen hala sallanıyorsun diye bağırmaya başladı.
-Ben niye getiriyormuşum, tabanca senin değil mi?
Sıkıyorsa git, kendin al.
Adam sıkıntı içinde, kapıdan salona doğru bakmaya başladı. Gözlerini karanlık salondan ayırmadan, siz bana şaka yapıyorsunuz, orada hırsız falan yok diye söylendi. Babasının bu lafını duyan küçük kız: Baba hırsızı vallahi gördüm. Tuvalete kalkmıştım, keçi sakallı bir adam, beni görünce ablamın odasından, salona doğru kaçtı.
-Keçi sakallı mı?
-He keçi sakallı, hemde uzun saçları vardı.
Adam bu hırsız demek entel dantel takımından diye söylendi.
Durduğu yerden yüksek sesle ulan entel oraya gelirsem senin keçi sakallarını tek tek yolarım, yolunmuş tavuğa dönersin diye bağırdı.
Karısı kocasını arkasından iteleyerek, erkeksen yanına git de söyle dedi.
Adam sinirle kendisini iteleyen karısına döndü.
-Arkamdan iteleyip durma!
Ah tabancam elimde olsaydı, o zaman bu dantele benim evime girmek neymiş gösterirdim.
-Senin silaha ihtiyacın mı var?
Şu ayı gibi gövdeni hırsız görse, korkusundan, kendisini yedinci kattan, billahi aşağıya atar. Sende yürek yok, yürek. Ben sana günde üç öğün yüreği boşuna mı yedirdim?
Yediğin yürekler, haram zıkkım olsun. Gözüne dizine dursun. Bırak ödlekliği, hadi yürü! Ben senin arkandayım.
-Tabancam olmadan, şuradan şuraya şart olsun, kımıldamam.
Altı kişi arkama tam siper saklamışsınız. Erkekseniz önüme geçsenize.
-Mehmet bu evde tek erkek sinek sensin. Hadi koçum, Allah Allah deyipte, şöyle bir saldırıya geçsen.
Ulan garı, ben sana kaç kere, birkaç tane erkek sivrisinek yapalım demedim mi?
Şu dişi sineklerin haline bak! Alayı korkudan tir tir titriyor. Eğer bir erkek sivrisineğim olsaydı. Beni uykumdan bile kaldırmadan, bu hırsızın kanını vampir gibi emerdi.
Ulan ödlek, şimdi de hırsızı bahane edip, beni gece gündüz yataktan çıkarmazsın.
Senin sivrisineğin de, aynı senin gibi ödlek olur.
-Karı boşuna konuşma! Ben korkak değilim, sadece kılı kırk yarıyorum.
Bu tipler çok tehlikeli olurlar, bu hırsız kesin uyuşturucu da almıştır. Yanında tabancası, bıçağı, sallaması vardır. Sen beni kurbanlık koyun mu sandın?
-Hadi baba, kim tutar seni.
-Veletler bırakın gaz vermeyi, hırsız pusuya yatmış, beni bekliyor.
Ben canımı sokakta bulmadım.

Tam o sırada, evin küçük kızı, yıldırım gibi salona doğru koştu. Elinde babasının silahı ile geri döndü.
Adam kızının elindeki tabancasına can simidine sarılır gibi sarıldı. Bir nara patlatarak, Ya Allah bismillah diyerek, salona doğru koşmaya başladı. Salona girince önce ışıkları yaktı. Çık lan ortaya, cibilliyetsiz diye bağırmaya başladı. Görünürde kimse yoktu. Silahın namlusunu hırsızın saklanacağı taraflara tek tek doğrultarak, tekrar bağırmaya başladı. Çık lan ortaya! Yoksa bir delik daha açarım, o naçiz vücudunda. Silahı en son doğrulttuğu koltuğun arkasından, elleri havada birisi ayağa titreyerek kalktı. Evin hanımı ayağa kalkan hırsızı görünce şaşırarak, bir çığlık attı. Mehmet Bey, hırsızı yakalamanın verdiği hava ile çocuklarına dönerek, Bu küpeli züppeden, korkmayın diye bağırdı. Çocukları onun önüne geçtiler ve hırsıza gülerek bakmaya başladılar.
-Önümden çekilin veletler, şimdi yanlışlıkla sizi vuracağım diyerek, onları eli ile arkasına doğru iteledi.
Tekrar hırsıza doğru dönerek:
Ortaya çık şerefsiz, bu eve destursuz nasıl girersin bunun hesabını senden soracağım.
-Mehmet amca ateş etme dur!
Önce beni dinle, sonra vur.

Ulan bu dantel, benim ismimi nereden biliyor diye, Mehmet Bey bir süre şaşkınlık geçirdi.
Demek eve girmeden önce bizi takibe almış diye düşündü.
Hırsızın üzerindeki pijama dikkatini çekti. Bunlar benim bayramlık pijamama benziyor diye içinden geçirdi. Hırsız onun şaşkınlığından faydalanarak tekrar konuşmaya başladı:
-Ben alt katta oturan, Osman Beyin oğlu İsmet'im.
-Ben anlamam İsmet'i filan, gece yarısı bu evde ne arıyorsun?
-Sen onun hesabını ver dallama.
-Mehmet amca müsaade et, izah edeyim.
O mübarek ellerinden öpeyim.
Adam estağfurullah çekerek, buyur seni dinliyorum dedi.
-Ben uyur gezerim, yanlışlıkla sizin eve girmişim.
-Sus lan! Kim yutar bu numaraları, sen beni lavuk mu sandın?
Şimdi sıkacağım şeyine, soranlara da sünnetçi kurbanıyım dersin.
Evin büyük kızı babasının bileğinden tutarak silahın namlusunu aşağıya doğru indirdi.
-Baba şeyine sıkma, ayağına doğru ateş et.
Sen karışma sus! Bu züppeyi hadım yapmazsam, bana da ayı Mehmet demesinler.
-Baba elindeki inşallah kuru sıkıdır. Hanım, benim kafamı bozmayın. Şu kızı ayağımın altından çabuk çek. Kız baba maazallah katil olacan, pisipisine hapis yatacan diye bağırarak, annesinin arkasına saklandı. Öbür kızları hala hırsıza kıkırdayarak bakıp gülüyorlardı.
Adam ulan bu evde bir dönme dolap dönüyor ama aklım ermedi diye içinden geçirdi.
Ulan pezevenk, bu evde bula bula benim bayramlık pijamalarımı buldun diyerek, var gücüyle bağırmaya başladı. Bu sözleri üzerine arkasındaki kalabalıktan kahkahalar yükseldi. Adam onlara kesin lan gülmeyi, burada tiyatro oynamıyor diye sinirli bir sesle çıkıştı.
Karısı onun yanına gelerek, silahı elinden aldı.
-Zübeyde, şu silahımı ver.
Ben bu puşttan huylandım. Bu hırsız değil. Bu düpedüz ırz düşmanı namussuz.
Bu iş ayakkabı köselesi değil, namus meselesi.
Bu züppede, bir delik daha açacağım.

Evin hanımı sevinçle ellerini birbirine vurarak, konuşmaya başladı:

-Bey bey sinirlenme sakin ol.
Dualarımız sonunda kabul oldu.
Kızımız evde kalmaktan kurtuldu.
Kedi olalı ilk defa fare tuttu.
Oğlum hadi öp, babanın elini,
sende nazlanma uzat şu mübarek elini
Mehmet bak! tıpış tıpış gelmiş kısmet,
maşallah damadın olacak İsmet.

15 Aralık 2013 6-7 dakika 67 öyküsü var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (1)
  • 10 yıl önce

    Yer yer mizahi unsurlarla da desteklenmiş güzel bir öykü kotarmışsınız kutluyorum yürekten Cengiz bey...👍