Hüküm Giymiş Hayaller

-Hanım bu Halil ağa kızı sorup durur beşik kertmesi askerden geldi mi everelim der.
-Hele bir askerden gelsin de kolay hepsi olur gider bey...
-Benim demem o ki artık göze gelir çeşmeye su almaya da yollama söz olur.
-Peki ya suyu kim alacak sen çalışıyorsun ben kovaları kaldıramıyorum oğlanda gurbette.
-Bak ben sana deyim, sonra demedi deme...

-Anne suyu getirdim başka lazım mı?
-Hayır, lazım değil kızım ama sen hele bir yanıma gel de sana diyeceklerim var.
-Evet, geldim anne ne diyorsun?
-Bak kızım sen artık büyüdün baban çeşmeye gidip su almanı istemiyor.
-Ne var bunda anne?
-Beşik kertmen askerde, babası oğlum askerden gelince baş göz edelim dermiş, bir laf olur diye çeşmeye gitmesin der.
-Hem okul arkadaşlarınla konuşman artık ayıp onlar delikanlı oldu sen genç kızsın.
-Anne ben o beşik kertmesiyle evlenmek istemem.
-Kızım sen ne diyorsun töre böyle...

Zeynep bu sözleri duyunca rengi solar neşesi kaçar.
Zeynep okul sıralarında beraber oturduğu sınıf arkadaşı Rıfat'tan hoşlandığı gibi çeşmeye giderken arkadaşlıkları devam etmiştir.
Kimseye fark ettirmeden fısıldaşırlar çocukluk aşkları gerçek aşka dönüşür.

Babası her ne kadar Zeynep'in çeşmeye gitmesini istemese de mecburen gönderiyorlardı.
Rıfat fırsatını buldukça bilhassa çeşme başında su doldurma manasıyla Zeynep'in yanına yanaşıyordu.
-Zeynep neyin var?
-Yok, bir şey
-Sen böyle değildin neşen yok, yoksa hasta mısın?
-Yok, hasta filan değilim...
-Peki ya nedir bu halin ben seni hiç böyle görmedim.
-Rıfat git bir gören olacak sonra babam beni öldürür.
-Ne olduğunu söylemezsen ölsem gitmem, hadi söyle.
-Babam beni beşik kertmem Halil ağanın oğlu Ali'ye verecekmiş.
Rıfat ve Zeynep her ikisi de birbirlerine âşık olmalarına rağmen daha açılamamışlardı.
Rıfat bunu duyunca toyluğuyla ne diyeceğini nasıl bir söz söyleyeceğini bilemedi.
Daha aşkını ilan etmeden ağzından çıkan kelimelerle farkına varmadan sesli bir şekilde haykırmaya başladı.
-Hayır, olmaz, seni Ali'ye veremezler ben buna izin vermem.
Zaten kendisi de Rıfat'a ilgi duyan Zeynep Rıfat'la karşılaştığında bunu belli etmek istemese de tavırlarıyla ona âşık olduğunu ifade ediyordu.
Zeynep su almaya gidişlerinde Rıfat'la birbirlerine iyice açılmışlardı.
Çeşme başı haricinde tenha yerlerde, geceleri bahçede buluşuyorlardı.
Ali'ninse askerliği bitmek üzereydi.
Zeynep'le Rıfat umutsuzluk içinde olmayasıya hayaller kuruyorlardı.
Beraber kaçmayı düşündüler ama bu onların mutlaka sonu olurdu.

Teskeresini alan askerler bir bir dönmeye başlamış Ali'nin gelmesi de an meselesiydi.
Zeynep Rıfat'la en fazla daha birkaç kere buluşup ondan ayrılacağını biliyordu.
Gece Zeynep'in yastığı gözyaşlarıyla ıslatıyordu.
Ali askerden gelir gelmez gelin olacaktı ve buna itiraz dahi edemezdi.
Oysa o sevdiğinle evlenmek isterdi, hatta evlenmesi için daha erkendi yaşı biraz daha ilerlemeliydi.

Ali askerliğini bitirip yola koyulmuştu memleket özlemiyle bindiği otobüs sanki yerinde sayıyordu.
Ali bir yandan da memlekete döndüğünde yapacaklarının hayallerini kuruyordu.
Ailesiyle yazıştığı mektuplarda döndüğünde beşik kertmesiyle evleneceği için de heyecanlıydı.
Zeynep'i uzun zamandır görmemişti onu merak ediyordu.
Gecenin karanlığında ilerleyen otobüs bir anda savrulmaya başladı yolcular ne olduğunu anlayamadan kimi hayatını kaybetmiş kimi yaralanmıştı.
Ali aldığı darbelerle bayılmış ağır yaralı vaziyette yerde yatıyordu.
Hastaneye kaldırılan yaralılar arasında olan Ali'nin ailesine haber ulaştı.
Hastanede uzun bir tedavi gören Ali'nin felç olduğu anlaşılmıştı, ailesi Ali'yi alıp eve götürdü.
Haber artık etrafa yayılmıştı.
Bu haberi duyan Rıfat ve Zeynep olay üzücü de olsa Ali'nin bu durumundan dolayı kavuşabilecekleri konusunda umutlanmaya başlamışlar ve yine gizlice buluşuyorlardı.
Aradan geçen uzun zamanda bu durumdan dolayı kavuşabileceklerini ümit ediyor gelecek hayalleri kuruyorlardı.
Ali'nin ailesi oğullarının durumundan dolayı mutsuz bir ihtimal iyi olmasını ümit ediyorlardı.
Ve Ali bu durumdayken onu evlendirmek akıllarına dahi gelmiyordu.

Rıfat yine buluştukları bir gece Zeynep'e fikrini söylemeye karar verdi.
-Zeynep Ali'nin böyle olmasına bende üzüldüm ama bir daha iyi olmayacağını yürüyemeyeceğini söylüyorlar.
-Peki, bizim için ne fark eder ki?
-Yani diyorum ki baban seni Ali'ye vermez artık...
-Vermese de töreler...
-Ben derim ki ailemi göndersem seni Allahın emriyle isteseler ne dersin?
-Hiç ümidim yok...
-Ben aileme söylüyorum tamam mı?
-Zannetmiyorum ama sen bilirsin.

Rıfat ailesini Zeynep'in evine yollar, çaylar kahveler içildikten sonra Rıfat'ın babası Mehmet konuya nasıl gireceğini bilemez, sözler ağzında düğümlenir.
-Hüseyin Efendi benim oğlanı da artık askere yollama zamanı geldi.
-Hayırlı olsun.
-Aslında gitmeden hani bir baş göz etsem derim değimli?
-E, Beşik kertmesi kimdir?
-Biz beşik kertmesi yapmadık Hüseyin Efendi.
-A bak bizim oğlanında kızında beşik kertmesi vardır.
-Oğlan evlenmiştir.
-Kızın beşik kertmesi Halil ağanın oğlu Ali'dir.
-Hüseyin Efendi Ali felç olmadı mı?
-Mehmet ağa, söz sözdür.

Rıfat'ın babası bu durumda böyle bir konuyu açmaya dahi cesaret edemeden geriye dönmüştü.
Haberi alan Rıfat kahrolmuştu ama kararlıydı bu konuyu mutlaka Zeynep'in babasına açmalıydı.
Rıfat'ın babası samimi olduğu Zeynep'in bir akrabasına konuyu açtı ve söylemesini istedi uzun bir süre ikna olmayan Hüseyin Efendi zamanla kızını da düşünerek razı olmuştu,
Fakat töreler böyle demiyordu.
Bunu Ali'nin babasına ve Ali'ye nasıl söyleyeceklerdi...
Zeynep'in babasının yumuşaması Zeynep ve Rıfat'ı iyice umutlandırmıştı her ikisi de artık yuva hayali kuruyorlardı.
Zeynep'in babası yinede cesaret edemiyor zamanı uzatıyordu.
Rıfat'ın askerlik kâğıtları gelmişti.
Oda herkes gibi gidip vatani görevini yaptı bitirip geriye döndü.
Ali'nin durumunda hiçbir değişiklik yoktu.
Rıfat'ın ailesi yapılması gereken şekilde bir kere daha Zeynep'lerin evinin yolunu tutular.
Bu defa konu açıldı.
-Hüseyin Efendi malum oğlan askerden geldi size daha öncede duyurduğumuz gibi bu çocukları baş göz etsek derim.
-Allahın emri peygamberin kavliyle kızı isteriz.
-Söz benim sözüm değildir, Mehmet ağa Halil ağaya sormak lazım gelir o ne derse odur.

Rıfat'ın babası yine bir şey diyemeden kalkıp gider.
Zeynep'in babası da huzursuzdur kızı felçli bir insanla nasıl evlenir, ama Ali'nin ailesinin rızası olmadan kızını bir başkasına veremez.
Ve Halil ağanın yanına gider.
-Halil ağa Ali'nin durumu nasıldır?
-Gördüğün gibi Hüseyin Efendi
-Benim demem beşik kertmesi ne olacak?
-Bizim sözümüz sözdür Hüseyin Efendi, hem şimdi bunu niye sorarsın?
-Zeynep'i isteyenler var Halil ağa!
-Hüseyin Efendi sen töre ne der bilmez misin?
-Bilirim bilirim de Ali iyi olmayacaksa...
-Ben anlamam Hüseyin Efendi töre ne derse odur benden bu kadar.

Zeynep'in babasının yapacağı hiçbir şey yoktur.
Haber Rıfat ve Zeynep'e ulaştırılır.
Her ikisinin de bir ümit kurdukları hayalleri kılıçtan keskin töreden hüküm giymiştir.

09 Aralık 2016 6-7 dakika 30 öyküsü var.
Yorumlar (2)
  • 7 yıl önce

    Acı gerçekler yaşamları söndüren Ne yazık ki hala doğuda var olan gençleri ölüme kadar sürükleyen taşlaşmış boş inançlar

    Paylaşım için teşekkür ederim Mustafa beyud83eudd20

  • 7 yıl önce

    Teşekkür ediyorum Şermin hanım.