Hüzün


Amel Defteri’nden

Bölüm 18

Yine o döneme ilişkin aklımda kalan unutamayacağım olaylardan biri de şuydu:

Okula çoğunlukla mahalleden arkadaşlarla yürüyerek giderdik. O günlerden birinde, karşı komşunun benim yaşımda olan oğlu ile yolda sohbet ederek okula doğru yürüyorduk. Arkadaşım o gün diğer günlerden daha mutlu ve daha heyecanlı görünüyordu. Ona “Hayırdır?..” diye merakla sordum. “Oğlum, dün akşam babamla unutulmaz bir akşam geçirdik! Karşılıklı rakı kadehi tokuşturduk! Babam bana, ‘Artık büyüdün, yavaş yavaş erkek adam olacaksın, gel bir kadeh beraber içelim!’ dedi. Annem mırın kırın etse de aynı akşam sofrasında babamla rakı içtik! Muhteşem bir akşamdı!” demişti. O an belli etmedim ama içten içe dünyam çalkalanıyordu. Koca bir hüzün her yanımı yavaş yavaş sarıyordu. Ben böyle bir şeyi asla ama asla yaşayamayacaktım!

Okula vardığımızda, arkadaşım benim babamın olmadığını hatırlamış olacak ki, buna içerlendiğimi sezdiğinden olsa gerek, “Yok la, o kadar da matah değildi! Birkaç yudum içtim, kalktım masadan valla! Hem annem de hem bana hem de babama söylendi durdu…” deme yalanına sığınmıştı.

İkinci ders sonrası okuldan kaçıp çarşıya doğru yürüdüm. O gün diğer derslere de girmedim. Amaçsız ve anlamsızca dolaıyordum. Hep ama hep yürüyordum. Okul ile çarşı arası nereden baksan yedi sekiz kilometre vardı. Çarşıdaki hemen hemen her vitrine bakmışımdır!

Bir ara Hükümet Konağı’nın oradaki çay bahçesine oturdum. Çevreme öylesine amaçsız bakınırken, bir çocuğun çığlığını duydum. Sanırım oyun oynarken düşmüştü. Birden arkamdan iki kişinin ona doğru hızla koştuğunu gördüm. Annesi ve babasıydılar büyük ihtimalle. Kadın hemen çocuğu kucağına alıp onu susturmaya çalışıyordu, adam da hem çocuğa hem de kadına söylenip duruyordu. Hemen yanımdan beraberce yürüyerek geçtiler. Arkalarından öylece bakakaldım. Küçük çocuk annesinin omuzuna başını koymuş, hâlâ mızmızlanıyordu. Bir eliyle de annesinin saçlarıyla oynuyordu. Onlar uzaklaşırken birden onunla göz göze geldik. Bana bakıyordu iri gözleriyle. Annesinin saçıyla oynamayı bırakıp bana “bay bay” der gibi el işareti yaparak hafiften gülümsemeye devam ederek uzaklaşıyorlardı. Ona ne tepki verdiğimi hatırlamıyorum.

Oradan çıktım. Yürümeye devam ettim. Neler düşünüyordum, neleri istiyordum, içimden neler konuşuyordum, hiçbir fikrim yoktu o güne dair. Sadece o olaydan sonra, sokaktaki çocukların yalnız mı yoksa anne veya babalarıyla mı olduklarını tek tek adeta sayıyor, kontrol ettiğimi hatırlıyorum.

Devam edecek..

11 Ekim 2025 2-3 dakika 38 öyküsü var.
Yorumlar