İki Mendil

Sefa bunca yorgunluktan sonra içini saran birçok duyguyla beraber evine doğru yol aldı. Düşünceler beynini kemirdi bir süre. Aklına gelen şeyler hep arkadaşı vefayı üzecek şeylerdi, hep kendini haklı çıkarma vefanında haksız olmasını sağlama girişimiydi. Halbuki iki dost arasında zaman zaman kırgınlık çekememezlik gibi birçok iç duygu olabilirdi. Ama sefa bir katil gibi vicdansızca içinden defalarca arkadaşını dövüyor, sövüyor, tek başına başarılı olmak istiyordu. Olabilir miydi böylesine vicdansızlık, olabilir miydi böylesine bencillik. Belki de sefa için olabilirdi.

Vefa ise gönül ferahlığı ile bu geceyi bitirmenin hazzıyla tenha köşesine doğru yavaş adımlarla ilerledi. İçinden ne kadar şanslıyım ki böyle bir dostum var, arkadaşım var diye iç geçirdi. O mutluydu, çünkü mutsuz olması için hiçbir sebebi yoktu. Mutluluk onun için sevdiği işi yapmak, sevilen biri olmak kadar basitti. Düşündüğü şey belliydi, insan mutlu olmak için basit şeyleri seçmeli büyük sorunlarla uğraşmamalı ve herkesi sevmeli gibi duyguları barındırırdı vefa. O yüzden mutluydu yaşamaktan.

Sabah olduğunda sefa ile vefa provaların olduğu stüdyoya geldiler. İki genç yetenek birlikte akşamki konserlerine hazırlandılar. Provalar uzun bir süreyi kapsıyordu. Ve bir hayli de yorucuydu. Sefa bir ara çok bunaldı ve dışarı çıkmak istedi. Ama konsere az bir zaman kaldığından ortalıktan kaybolmaması gerekti. Bu yüzden vefa bir yere gitmemesini istedi. Bunu sakince dile getirdi. Fakat sefa olmaz diyerek bağırmaya başladı. Yeter dedi. Yeter, sen ne hakla bana bunları söyleyebilirsin sen kimsin ki ses bende yetenek bende öyle yanımda saf saf duruyorsun ve bir işe yaramıyorsun, doğru düzgün şarkı bile söyleyemiyorsun diyerek kızgınlığını ifade etti. Vefa ürkmüştü. Vefa kırılgan bir yapıdaydı, saf temiz kalpli, kimsenin üzülmesini istemeyen, sakin mizaçlı bir insandı. Ve sakince sefaya, peki sefa ben gidiyorum o zaman belki de söylediklerin doğrudur. Belki de sen haklısındır, bundan sonra seni rahat bırakıyorum. Bu sahnenin tek hakimi sensin artık dedi ve içlenerek ayrıldı oradan. Sefa ise üstünden yük kalkmış gibi yüzüne bir tebessüm oturdu. Konser saati yaklaşınca da sahneye çıktı. Şarkısını söylemeye başladı. Başladı başlamasına ama seyirciler birden vefa diye bağırmaya başladılar. Vefayı isteriz diye yakarış kopardılar. Sefa da sinirlenip indi sahneden. Ağlayarak uzaklaştı oda oradan. Ağlayarak vardı evine, sessizlik yöresine.

Eve geldiğinde içinde binbir his dolaşıyordu. Acaba yanlış mı yaptım diyerek eski günlerini aklına getirdi. Ve birden o gün aklına geldi. O gün tam yirmi yıl önce parkta oyun oynuyordu. Annesi eğer terlerse diye ona bir mendil veriyordu mendile de sefa yazıyordu ki mendili kaybetmesin. Salıncaktan düştüğünde mendille ellerini silip, koşarak eve gidiyordu o sırada da mendili cebinden düşüyordu. Aynı gün vefada o parktaydı ve aynı şeyler onun da başına geliyordu vefa da düşürüyordu mendilini. Anneleri ikisine de gidip mendilleri almaları gerektiğini söylüyordu. Sefa ve vefa aynı yerlerden aynı zamanda o parkta mendilleri aynı yerde buluyorlardı. Ve birbirlerinin mendilleri ellerindeydi ardından değiş tokuş yaptılar ve birbirleriyle tanıştılar. O gün bugündür hiç ayrılmadılar ve hep beraber geleceklerini kurdular.

Fakat şimdi sefa vefanın üzülmesine sebep oldu. Bu aklına geldi ama çok geç geldi. O da hüzünlenerek vefanın evine gitti, kapısını çaldı, vefa açtı kapıyı, sefa girdi içeri. İki büklüm şekilde vefadan özür diledi, kibirinin esiri olduğunu söyledi. Vefa gerçekten iyi bir insan olduğu içinde hemen kabul etti. İki dost kucaklaşarak barıştılar ve koşarak konsere tekrar gittiler.

İnsanların çığlıkları hala oradaydı. Ve sefa ile vefa birlikte yine eskisi gibi mendilleri ceplerinde şarkı söylemeye devam ettiler...






01.02.12

01 Şubat 2012 3-4 dakika 17 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (3)
  • 12 yıl önce

    Tebrikler değerli yazar...akıcı ve alıcı bir öyküydü...Aldı götürdü uzaklara...Vefa artık bir semt ismi ya İstanbulda...Sefa tek başına sürülen bir hayat ya bu günün dünyasında...Ne kadar güzel anlatmışsınız...tebrikler👍😙

  • 12 yıl önce

    Sefa, benliğinin sefasında .. Vefa, dostluğun mihrabında ..

    sıcak ve de samimi bir öykü .. anlatımla beraber amacına ulaşmıştır.. lakin biraz daha karakterlerin dünyasına girip, öykü uzatılabilir miydi bilemiyorum ama başarılı bir çalışma hepsinden önce.. tebrik ve teşekkürler ..

  • 12 yıl önce

    Dostluklar kolay kurulmuyor ama isteyerek veya istemeyerek hemencecik bozulabiliyor. Öyküde tema olarak dostluk işlenmiş ve sonu hayırlı bitmiş. Hayatta ölçülü olmak kaydıyla biraz vefakar ve cefakar olmak gerekiyor. Kutlarım sizi, konu güzeldi ve ne güzelde işlemişsiniz. Sevgilerimle..