İnsanlığın Ölümü
Soğuk bir kış akşamıydı. İnsanın kanını donduracak derecede hava keskindi.
Çelimsiz ve cılız küçük bir kız çocuğu, üzerinde yırtık pırtık bir elbise, ayakkabısından dışarıya çıkmış parkları ve parmaklarını örtebilecek çorabı olmayan bir zavallı.
Karnını doyurmak veya üzerine bir şeyler giyebilmek için açmıştı ellerini.Yanından geçenlerden bir şeyler istiyordu o mahcup ve utangaç haliyle.
Karşı yoldan geçen gayet şık ve bakımlı biri, kızın halini fark etmiş çok üzülmüştü, küçük dilenci kızı utandırmamak için ikinci kez bakamamıştı.
Şık ve bakımlı olan kişi evine vardığında sıcacık ortamda, nezih bir sofra başında eşi ve çocukları onu bekliyordu. Ellerini yıkadı sofraya oturdu ama kızın o hali gözünün önünden bir türlü gitmiyordu. Biran duraksadı bana ne, boş ver dercesine ama aklı ve kalbi bunu bir türlü kabullenemiyordu. Elindeki çatal kaşığı bıraktı , kafasını ellerinin arasına koyup her zaman her şeyimizde yaptığımız gibi kolay olan şeyi yapmaya başladı
-Yüce ALLAH'ım böyle bir şeyin olmasına nasıl müsaade edebiliyorsun.?
-Neden o küçük kız çocuğu için bir şeyler yapmıyorsun.?
Diye kendince, olan olaya karşı isyanını dile getiriyordu.
Sonra ruhunun derinliklerini tüm gücüyle titreten ve o taş kalbini sarsan cevabı aldı.
?YAPTIM... SENİ YARATTIM...?
O kadar harika yazmışsınız.ki harikaydınız..kalbimin girilmemiş yerlerine birkez daha girildi bunu siz başardınız harikasınız..Nereden aklınıza geldi böyle bir öykü yazmak...mükemmeldi..
Daha fazlasını bekliyorum..hayır/hayır istiyorum..