İşte Böyle Başladı

Yorulmayı göze alamayanlar yükselmeyi hayal etmesin. Yüksekler yorar adamı.
Çok yüksekte olmak mıydı istediğim? Yoksa yalnız kalmamak mı? İşte bu iki ana kıta arasında gidip gelen, bazen de bilinmedik adalara uğrayan bir dalgadır ruhum. Ama yinede hep aynı yere geri dönen.
Soğukluğu, camın arkasından bile insanın içine titreme düşüren bir geceydi anımsadığım. Karın en büyük arkadaşlığı, rengiyle aydınlatmasıydı yolumu. Bunun dışında her şey, o gece benim orda olmama karşıydı galiba. Oysa nerelerden sonra hangi bilinmedik yolları düşüncelerle geçip, artık kayboldum bu yabancı şehirde dediğimde, hep aynı yere çıkarıyordu beni bacaklarım. O virane tren garının güzel hayallerimi taşıyan trenlerine.
Bir boşluğa düşmek mi korkunçtu? Yoksa o büyük boşluğu içinde taşıyor olmak mı? Gençliğimde umulmadık zamanlarda kapıldığım umutsuzluğun bir yerde bitip, yine bana eski mutluluğumun geri döneceğine o kadar emindim ki... Zor anlarda bir sürü çıkış planı yapardı beynim ve ben hep bir çıkış yolu bulurdum. Yaşım ilerledikçe duyularımı köreltecek perdeler yaptım ve kurtuluşumu görmemek için perdeleri kapattım. Çünkü içimde artık her şeyin düzeleceğine dair bir umut kalmamıştı. Ve ben bu umutsuzluklar içinde artık kaçış planımı değil acıların daha çok derinliklerine inmeyi tercih etmiş ve bir müddet sonra bu bende bir alışkanlık haline gelmişti. Yani celladıma aşık olmuştum. Artık mutluluğumdan utanıyordum. İşte böyle başladı o boşluğa düşmeden ama onu içimde var ederek yaşamaya çalışmam.
İşte nice devinimlerden sonra yine buradayım. Şu dörtyüz elli kilometre boyunca eşit aralıklarla uzanan yolun sonunda, beni sevgiyle bekleyen seni anımsıyorum. Yaşamımın hayal kırıcı kesitlerine dair o kadar çok mısra tüketmişim ki, şimdi geriye dönüp baktığımda sanki hiç güzel günler geçirmemiş gibi hissediyorum kendimi. Neden güzelliklere değil de acılara değer verdiğimi bilmiyorum. Seninle geçirdiğim o kadar güzel günden geriye kalan çok az şey var. Ama bu yanılgıya sadece ben düşmemişim. Senin bana gönderdiğin mektupları okudum geçen akşam. Onlarda hep yakınma ve isyan doluydu. Karmakarışıklığımız o kadar belirgin bir gerçekti ki, artık her şey bitti diye biten mektubun seni çok seviyorum diye başlıyordu. O kadar çok düşünce tüketiyorduk ki kısacık zamanlarda, istikrarlı olmayı özlüyorduk.
İnsan ne kadarda çok yol alıyor yılların komutanlığında. O zamanlar sanki yıllar hiç bitmeyecekmiş gibi gelirdi ve yılların egemenliğinde olduğumuzu kabul etmeyip, onların belirlenmesinde tek yetkinin bizde olduğunu bir birbirimize kanıtlayan umut verici konuşmalar yapardık. Şimdi içimde, içinden çıkamadığım o boşluğun içine attığım, bütün hayatımın değerlendirmesinin sonucunda şimdi yalnız olmayabilirdim sonucunu çıkarmamın bana verdiği büyük acı var.
Çok yükseklerde olmalıydım, susamışlığım bunun içindi. Ama ben kararsız bir insan olduğumu bilmiyordum daha, hiç farkında değildim. Hem yüksekte olmak hem de yanımda olmanı, hem herkesten farklı bir hayatı yaşamayı hem de herkesin içinde bir yerde, gizlenmişte olsa, var olan sevgiyi yaşamak istiyordum. Hem yalnızlığımın beni üretken yaptığını düşünüp hem de her telefonda yalnız olduğum için ağlıyordum. Büyük bir çalkalanmaydı adıma ithaf en yazılmış kaderim. Ancak bu boş inanca sığına bilirdim.
Şimdi artık biliyorum bu boş ve beyaz gecede trenleri izlerken... Bu hayatta istediğimi yapabilecek gücüm vardı. Bu bana daha doğarken verilmişti. Ama ben her şeyi kaybetmiştim.
Aslında bu şehirde on iki yıldır yaşıyorum ve benim ruhum hala yabancı buraya. O dört yüz elli kilometre uzaktaki şehirde, şimdi anılarımda kalmış o günleri yaşamakla meşgul hala. Ve ben, hangi gece ağır gelirse ruhuma, onu o uzak şehre uğurlamak için bu eski tren garına gelirim. Ve onu mutluluğu yakalamışken elinden kaçırdığı o Ege şehrine gönderirim ve ardından gözyaşlarımı silerim.

12 Kasım 2009 3-4 dakika 2 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    İnsan ne kadarda çok yol alıyor yılların komutanlığında. O zamanlar sanki yıllar hiç bitmeyecekmiş gibi gelirdi ve yılların egemenliğinde olduğumuzu kabul etmeyip, onların belirlenmesinde tek yetkinin bizde olduğunu bir birbirimize kanıtlayan umut verici konuşmalar yapardık. Şimdi içimde, içinden çıkamadığım o boşluğun içine attığım, bütün hayatımın değerlendirmesinin sonucunda şimdi yalnız olmayabilirdim sonucunu çıkarmamın bana verdiği büyük acı var. en guzel satırlar tebrık ederım👍